Bildiğiniz gibi biz de bir süredir hazır ofisi anlayışının Türkiye’deki en yeni temsilcilerinden Kolektif House’dayız. Farklı disiplinlerde üretim yapan Kolektifli komşularımızı tanıyacağımız serimizin yeni bölümünde küresel risk sermayesi yatırım fonu ve girişim hızlandırıcı 500 Startups ve Enis Hulli ile birlikteyiz.
Kuruluş hikayenizi anlatır mısın? Emekleme döneminde yaşadığınız zorluklar nelerdi?
Enis: Hala emekleme dönemindeyiz diyebilirim. Hatta Türkiye odaklı ilk fonumuzu kapatıp, pozitif geri dönüşleri alana kadar da kendimizi ayağa kalkmış saymıyorum.
500 İstanbul fonu speeddate.com’un kurucularından Erbil Karaman tarafından kuruldu. Yaklaşık 10 yıldır Silikon Vadisi’nde sayısız Türk girişimciye yardımcı olan Erbil, Dave McClure ile olan yakınlığı ile bu fonu kurmak ve hem kendisi hem de 500’ün Türk girişimciler ile yakaladığı başarıyı ölçeklendirmek istedi. Erhan ile başlayan yolculuğa daha sonra ben ve Rina da katıldı.
Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi-ekonomik durum bir yana, internet ekosistemimizde “yatırımcı başarıları” olarak tanımlanabilecek başarılar olmaması bize fon toplamanın zor olacağını düşündürüyordu. Ancak 500 Startups olarak kuruluşumuzdan beri küresel ölçekte başarılı olmuş Türk girişimcileri destekledik. Udemy, Koding ve Mobile Action bunların en güzel örnekleri. Bu sebeple fonu açıkladığımızdan beri bizim bile beklemediğimiz bir ilgi ile karşılaştık. Birçok kez “Fonu büyütmeli miyiz?” diye tartıştık, ancak her seferinde vazgeçtik. Amacımız Eren’in Udemy başarısı gibi bir çok küresel ölçekte başarılı iş çıkararak İstanbul’u bölgenin girişimcilik merkezi olarak konumlandırmak. Yasal sıkıntılara girmek istemiyorum, sıkıcılaşmasın.
Bugün geldiğiniz noktaya ulaşırken geçtiğiniz en önemli aşamalar, atladığınız temel basamaklar nelerdi?
Enis: Bizim için en büyük soru Türkiye’den küresel ölçekte işler çıkarmak isteyen girişimci sayısıydı. Bildiğiniz gibi Türk ekosisteminde şu an yerel odaklı işler daha rahat yatırım bulduğu gibi, ekosistemimizdeki tüm bilinen başarı hikayeleri de bunlardan oluşuyor. İlk aylarımızda girişimcilerden aldığımız talep miktarı tezimizi kanıtlar nitelikteydi. İstanbul’da San Francisco’ya köprü olacak bir yapıya ihtiyaç vardı. Ve biz şu anda maalesef Türkiye’de aktif olan tek Amerikan fonuyuz.
Fon yapımızı (tüm yasal saçmalıklar ile beraber) Ocak başı kurduktan sonra yatırımcılar ile görüşmeye başladık ve yakın zamanda kapanışı yapacağız. Yatırımcılar ile olan süreç hiç birimizin beklemediği kadar iyi geçti. Sanırım bunun en büyük sebebi: “Küreselde başarılar arayan Türk girişimcilerin Silikon Vadisi’ne kapısı olacağız” tezine sahip tek fonuz. Bu da bizi diğer tüm fonlardan ayırıyor. Hikaye daha yeni başlıyor tabii… Şimdi önümüzde girişimcileri Vadi’ye taşımak, süreç devamı yatırımı almalarını sağlamak, çıkışlar yapmak gibi ana aşamalar var.
Ne zamandır Kolektiflisiniz?
Enis: Kolektif House’u ilk açıldığı zamandan beri takip ediyorum ve hatta zamanında Sanayi’nin mekanik tesisat işlerini de üstlendim. 🙂 500 olarak yaklaşık 3 aydır Kolektif’teyiz ve çok keyif aldığımızı söyleyebilirim. Başka bir yere gitmeyi bir kere bile düşünmedik.
500 Startups’ın gelişiminde ve şu anki çalışma dinamiklerinde Kolektif’in yeni ve yaratıcı ofis anlayışının size ne gibi faydaları oldu?
Enis: Günde 18 saat çalışan bir ekibiz ve Kolektif’te olmasak bunu yapamazdık. Sanayi’deki ortak alanın canlılığı, komşularımız ile sohbetler, bitmek bilmeyen etkinlikler büyük enerji kaynağı oluyor. Bunun dışında özellikle Hackquarters Kaan, Ömer Abi ve GBA gibi kişi/kurumların olması da inanılmaz bir bilgi akışı olmasını sağlıyor. Küçücük bir ekosistemin oyuncuları olarak hem yakınlaşmamızı hem de paylaşmamızı artırıyor diyebilirim. Bu atmosferi yakalayabilmiş başka bir ortak çalışma alanı olduğunu sanmıyorum.
500 Startups’ın 2016 hedefleri neler?
Enis: 500 Startups İstanbul özelinde konuşacak olursam, fonumuzu kapattıktan sonra seri olarak yatırım yapmaya başlayacağız. San Francisco’da varolan yapımızı (2 ofis ve 100 çalışan) aktif olarak kullanarak Türk girişimciliğinin Silikon Vadisi’nde daha çok temsil edilmesini sağlayacağız. Diliyorum ki yatırım yaptığımız şirketlerin dünyaca ünlü VC’lerden (Risk Sermayedarlarından) de yatırım alarak yollarına devam ettiğini göreceğiz. 1.500+ portfolyo şirketimizin başarısını göz önünde bulundurursak, 500’de bunu sağlayacak bağlantılar fazlasıyla mevcut. Udemy ve benzeri hikayelerin çoğalması Türkiye’de de girişimciliğin ve global odaklı işlerin artmasını sağlayacak –ekosistemimizi apayrı bir yere götürecek.
Türkiye’de 500 Startups’ın yaptığı işi yapmanın zorlukları ve kolaylıkları var mı? Neler?
Enis: Türkiye’de kolaylık sırf inşaat işlerinde var sanırım. Gerek fon gerek girişimcilikte Türkiye’de bir sürü zorluk var. Legal olarak şirket kurmaktan başlayıp, şirketi kapatmaya, yatırım turlarına her alanda zorluk ve belirsizlikler çıkıyor. Artık öyle bir hal alıyor ki, belirsizlikleri ve hukuksal boşlukları bilmesine rağmen yatırımcılar bunları göz ardı edip yatırımı yapıyor. Tabii global VC fonlar büyük miktarlı turlarda bunları göz ardı etmiyorlar, belki de en büyük sıkıntılardan biri de bu… 50 İstanbul olarak global vizyonu olan işlere yatırım yapacağımız için bunların çoğunun Amerika’da kurulmuş olacağını düşünüyoruz.
Bunun dışında girişimcilik ekosistemimiz çok yeni ve açıkçası olayları tam kavrayabilmiş çok az kişi var. Birçok insana girişim ve VC fonlarını örnekleri ile anlatmaya başladığınızda anlamaları uzun sürüyor ya da error veriyorlar. Ancak bu mini mini ekosistemimizin önemli oyuncuları olarak görevlerimizden biri de bu pastayı büyütmek için herkesi bilinçlendirmek. Son olarak, tabii zor olanı yatırımcı olmak değil, girişimci olmak. Onların başarısı bizim başarımızı belirliyor. Onların Türkiye’de iş yapmanın zorluklarından bahsetmesi, bizim ise bunları çözmek için yollar denememiz gerekiyor.
Görsel: 500 Startups