Çizgi romanlar, kaç yaşında olursak olalım, bizi farklı alemlere götürebilecek güçte. Hala sanat mı değil mi tartışmaları süredursun, benim için en azından, çok ciddi bir yaratım alanı. Çocukluğumda çizgi roman dükkanına gittiğimdeki duygularımı anımsıyorum da. 6 yaşındayım ama çokça uyarıcı almış biri gibi, heyecandan gözbebeklerim büyümüş şekilde etrafıma bakıyorum. Aynı karakterin birçok hikayedeki farklı yanlarını görmek, okumak, o dünyaya ait olmak. Gerçekten zihnin hayalle sınırlarını şeffaflaştıran bir tür.
Rui Tenreiro da Mozambik doğumlu, şimdilerde Stokholm’de yaşayan bir çizgi roman sanatçısı. Hem yazıyor hem de çiziyor. Kalemi her eline aldığında kağıda mürekkep değil yaratıcılık sıçratan Rui Tenreiro ayrıca çok başarılı bir sanat yönetmeni. Farklı farklı kültürleri araştıran, hikayeler toplayan ve bunların üzerine düşleyen Rui Tenreiro’nun 5 yıldır üzerinde çalıştığı Lanterns of Nedzu sonunda raflardaki yerini aldı.
Yengeç Dövüşlerinin Arasında Bir Aşk
Rui Tenreiro, Lanterns of Nedzu’da bizi, Japon korku hikayeleri ile sarmalıyor ve büyük örümcek yengeçlerin dövüştüğü bir dünyaya götürüyor. Bir yengeç bakıcısı, büyük bir sevgiyle bağlı olduğu yengeci ve ansızın tanıştığı kadını anlattığı trajik aşk hikayesi belki 5 yılda yaratıldı ama bir çırpıda okunuyor. Hikayedeki anlatıcı genç kız, bir yengecin kabuğunda taşıdığı saklı yüzü görmek istiyor ve dedesinin yardımıyla kabuğun ardındaki sırrı keşfediyor. Bu sır da yengeç bakıcısı Okoye’nin çok iyi bir dövüşçü olan yengecinin, Okoye’nin aşık olduğu kadın Efe’yi kıskanmasını ve onun yüzüne bürünmeyi denemesini anlatıyor. Aslında hikayenin orijinali Botan Dōrō adındaki bir Japon hayalet hikayesine dayanıyor. Ama Rui Tenreiro bu hikayeyi eskiden Japonya’da yapılan yengeç dövüşleriyle birleştirdiğinden, anlamanıza olanak dahi sağlamıyor.
Detayların Arasında Geçen 5 Yıl
Rui Tenreiro’nun Lanterns of Nedzu için oluşturduğu çizgisel dili de Asya sinemasından etkilenmiş. Sanatçı; Apichatpong Weerasethakul, Ozu ve Ghibli sinemalarının yanı sıra Gekiga kitaplarından da ilham aldığını söylüyor. Özellikle Gekiga yazarlarının hikaye başlangıçlarına hayran olduğunu belirtiyor.
Rui Tenreiro, 108 sayfalık kitabının çinilemesini de geleneksel Japon kaligrafisinden de yararlanarak yapmış. Sumi (mürekkep taşı) ve dolma kalem kullanarak, kalın suluboya kağıtlarına çalışmış. Renklendirmede ise pastel ve suluboyadan kağıt renklendirmesinde yararlanırken çizim tabletinde tamamlamış. Ayrıca renklendirme sürecinde Łukasz Mackiewicz ve Disa Wallander ona asistanlık yapmış. Süreç boyunca iki asistanı da her sahne için yarattığı renk kütüphanesini dikkatlice çalışmış. Çizgi romanı okurken ayrıca dinleyebileceğiniz bir albümü de mevcut. Tiago Correia-Paulo tarafından bestelenen müzikleri Nedzu’nun Bandcamp adresinden dinleyebilir ya da istediğiniz ücreti vererek satın alabilirsiniz.
Rui Tenreiro, genel olarak yaptığı işlerde detayların arasında kaybolan bir sanatçı. Hikayeleri araştırmayı seviyor ve onların arasında kulaç atarken boğulmaktan korkmuyor. Bu yüzden herhalde, siz de kitaplarını okurken çok rahat bir şekilde o dünyanın bir parçası olabiliyorsunuz ve onun kulaç attığı sularda sırt üstü yatıp hikayenin keyfini çıkarıyorsunuz.
Görsel: Rui Tenreiro