IKEA ürünleri kadar IKEA ürünlerini farklılaştıran kişiler ve kurumlar da kendinden söz ettiriyor. IKEA da bunu fark etmiş olacak ki markayı hack’leyen Hollandalı stüdyo Scholten & Baijings ile güçlerini birleştiriyor. Ve oradan oraya sıçrayan bir koleksiyon ortaya çıkıyor.
IKEA’nın birçok marka ve yaratıcı yönetmenle birliktelikleri olmuştu. Bunları @ikea.today hesabında da paylaşıyor marka ve takipçilerini sevindiriyor. LEGO’dan Adidas’a, Little Sun’dan Stefan Diez’e, kediler ve köpekler için koleksiyondan sokak stiline uyum sağlayan koleksiyona birçok yere el atıyor marka. Bu yüzden de Scholten & Baijings ile yollarını kesiştirmeleri de çok tatlı bir hareket.
İsveçli mobilya devi, 75. kuruluş yıldönümüne özel bir birliktelik yaşıyor Hollandalı markayla. Bu birlikteliği de “Çalışmalarmızı Hack’ledik” sloganıyla duyuruyorlar. Herman Miller, Maharam ve HAY gibi yerleşik modern markalara kavramsal ve şeker gibi renkli dokunuşlar getirmesiyle tanınan Hollandalı stüdyo Scholten & Baijings ile birlikte çalışan Ikea, dikkat çekici birkaç klasiğini yeniden yarattı.
Klasikler Hack’leniyor
Stüdyonun sınırlı sayıdaki koleksiyonu Lyskaft (İsveçce parlaklık), her yerde bulunan Poang lounge koltuğu ve Klippan divanının yenilenmiş bir düzenini beraberinde getiriyor. Yeni renkli, desenli koltuk kılıfları ve geometrik, vidalı kanepe ayakları içeren özellikler koltukları yeni ve farklı bir noktaya taşıyor.
IKEA’nın tüm dünyada satılan tasarımlarına kolay ve ekonomik bir dokunuş katmak isteyenler için kesinlikle önemli bir pazar var. Bu koleksiyonda aslında böyle dokunuşlar yaratmak isteyen tasarımcılar için güzel bir ilham kaynağı. IKEA’nın Yaratıcı Ekip Şefi Michael, IKEA’nın hack toplulularına hem ilham verdiğini hem de onlardan ilham aldığını belirtiyor. Hacking ve kendin-yap kültürünün büyümeye devam eden trendler olmasını da ekliyor açıklamasına. İnsanların yeniden yarattığı kendini yaratıcı hissetmekten keyif aldığı bir dönemde yaşıyoruz. IKEA da bu akımları besleyen en büyük marka dersek yalan söylemeyiz.
Lyskraft’ın arkasındaki pazarlama stratejisi, markanın son zamanlarda basit bir modüler günlük yatak tasarlayan İngiliz tasarımcı Tom Dixon’la olan işbirliğini hatırlatıyor. Ekip, ürün ömürlü ve kalıcılığı olmasından ziyade esnekliği araştırdı ve kolej öğrencilerini tasarımı yeni şekillerde hacklemeleri için davet etti. Bu aslında diğer markalar için de önemli bir ders bir bakıma. Büyük mobilya şirketlerinin küresel satılan tasarımlara nasıl yaklaşabilecekleri konusunda bir kaymanın olabileceğini gösteriyor kişilere.
Tabii akıllara bir soru da geliyor bu koleksiyonu incelerken. IKEA kendini hack’lerse, gerçekten hack’lemiş sayılıyor mu? Evet, sonuçta yıllardır birçok kurum kuruluş bu hack’lemelere ön ayak oldu lakin bunlar markadan bağımsızdı. Her neyse, sonuç olarak keyifli ve konuşulabilir bir koleksiyon çıkardı yine marka.
Bakalım gelecekte, kimler neleri hack’kleyecek?
Görsel: IKEA