Dijital okur yazar sayısı çoğaldıkça, tüm markalar dijitale üşüştü ve tüm köşeleri kaptı. Artık reklamın girmediği site kalmadı neredeyse. Hal böyle olunca, reklam kirliliği dijitali sardı, sarmaladı. Reklam verenlerin, okuyucuların gözüne sokmaya çalıştığı banner reklamlardan kurtulmak için “akıllı” dijital dünya insanları çareyi “adblock”ta buldu. Birçok tarayıcı tarafından desteklen “adblock” uygulaması sayesinde girdiğiniz internet sitelerindeki reklam alanlarını engelliyorsunuz yani “adblock” size reklamsız bir dijital dünya vaad ediyor. Tabii, bu durum reklamverenlerin hiç hoşuna gitmiyor, ne de reklam alan web sitelerinin…
“Siz kapıdan kovsanız da bacadan girmeyi biliriz, gönlünüzü çalarız” diyor reklam yapan markalar. Çareyi, dijital içerik pazarlamasında buluyor. Bu da tesadüfi olmuyor aslında. Son dönemde, sosyal medyanın hızlı yükselişi ve insanların elinden düşürmediği telefonlar, tabletler sayesinde “paylaşma”nın değeri anlaşıldı. Sosyal medya aracılığıyla paylaşılan içerikler gittikçe önem kazandı ve hedef kitlenin kalbine giden yol “içerik”ten geçer oldu. Bunun nedeni ise, markalarla hedef kitle arasındaki duygusal bağ kurmanın en iyi yolu; adı üstünde “içerik”e girmek, “iç”ine girmek!
Paylaşmak için bir şeyi benimsemeniz gerekir. En basit örneğiyle, birini seversiniz, sevginizi paylaşırsınız ya da kızarsınız, öfkenizi paylaşırsınız. Ve paylaştıkça da çoğalırsınız. Paylaşım, duygusal bir eylemdir aslında. İşte, günümüzde markalar bu duygusal eylemin sosyal medyada bir parçası olmayı keşfetti. Bunu keşfetmeleri sağlayan mecralardan biri de Onedio.
Onedio’nun kurucu ve CEO’su Kaan Kayabalı, doğal reklamın öneminden bahsetti. Yaptıkları ilk doğal reklam çalışması Sushico içinmiş. “Sushi yerken dikkat edilmesi gerekenler” başlığıyla girdikleri içeriği Sushico sahiplenmiş ve sonuç oldukça başarılı olmuş. Kayabalı, doğal reklamın 5 emrini anlattı:
- Çok iyi editorial yeteneğe sahip ol.
- Eğlendirici / bilgilendirici ol.
- Hedef kitlenin ilgi alanlarına hakim ol.
- O anki online aktivite ile alakalı ol.
- Açık ol, kimseyi kandırmaya çalışma.
Kayabalı’ya göre, en fazla paylaşılan içeriklerin başarısı, insanların o içerikte kendilerinden bir parça bulması. Kayabalı, “Akçakocalılar’ın anlayabileceği 23 şey” diye paylaştığımız içeriği kendini Akçokocalı olarak gören biri paylaşır, diyor. “Ya Akçakocalı’dır ya da Akçakocalı olmak istiyordur.”. Pegasus için yaptıkları bir çalışmada, “Aslında hangi dünya şehrine aitsin?” diye sordukları içerikle sosyal medyada 66 bin paylaşım yapılmış.
Bir içeriğin hızla paylaşılması ve başarılı olması için ne gerekiyor? Biraz eğlence, biraz his, biraz fayda yani bilgi, biraz da bağlam eklediğinizde geriye sadece dağıtım kanalı kalıyor. Dağıtım kanalı olarak kullandığınız mecralar da büyük önem taşıyor. Konu içerik olunca, hangi dağıtım kanallarını kullanmak gerekir diye sormak bile yersiz. Facebook’un başı çektiği sosyal medya mecraları içerik pazarlamasında reklam verenlerin en büyük dostu oluyor. Okuyucuların dikkatini çekmek isteyen reklam veren markalar için geriye yaratıcılıklarını konuşturmak kalıyor.
Görsel; Kristal Elma, Bigumigu