Bu sakızla ekonomiye can verelim.
Ülkemizi teğet geçen(!) küresel mali krizin etkileri hâlen devam etmekte. Hâl bu olunca da; devlet himayesiyle, sivil toplum kuruluşları ya da meslek örgütlerinin dayanışmasıyla kampanyalar düzenlenmekte.
2001 krizi sonrası ilginç bir örneğini gördüğümüz “Bu Ülke İçin Seve Seve” kampanyası piyasayı hafif kıpırdatmıştı. Öyle ki; kampanya logosunun korsan disklerin üzerinde dahi görülmüşlüğü vardı. Ayrıca bu kampanya sonraları Genç Parti’nin de işine yaramıştı.
Şimdilerde ise TOBB’un “Kriz varsa, Çare var” kampanyası ve yine bu kapsamda değerlendirebileceğimiz, Halkbank destekli “Evini yenile Türkiye” kampanyalarıyla Türkiye Reklam Konseyi’nin önderliğinde “Alın, Verin; Ekonomiye Can Verin” kampanyası üstüste geldi…
Evini yenile Türkiye’nin reklam filmi başka bir başlık konusu olabilir.
Kriz öyle teğet geçmemiş olacak ki; reel sektörü hareketlendirmek adına, ekonomiye can verme görevimizi hatırlatan bir kampanya oluşturulmuş. Uykusuz’a da bu hafta kapak olan kampanya, çarpan etkisini halk diliyle anlatan hikayelerden ibaret. KDV’leştirilmeyen alışverişlerin yer aldığı film ve afişlerde Deniz Gökçe, Akın Öngör, Yaman Törüner, Meliha Okur gibi iktisadi kişiler rol almış. Filmlere Jingle House’un bir reklam müziği eşlik ediyorki; yıllarca hatırlanacak cinsten olduğuna inanıyorum. Erol GÜnaydın’ın trafik eğitimi dersi verdiği filmlerdeki kadar hatırlanacak. Anlatım sadeliğiyle de iyi bir alışkanlık kazandıracak cinsten öğretici bir kampanya. Dekorlar, kostümler filan da muhteşem. (malesef o oyuncakçılar yok oldu, bakkallar ise çok azaldı bundan da bahsetselermiş filmde keşke) Sosyal ağ ve paylaşım sitelerinde doğrudan yer almaması da ilginç. Halbuki çok daha yaratıcı interaksiyonlar gerçekleştirilebilirdi.
Üretim gücünün yok edildiği bir memlekette, devletin dahi bu yaklaşımı benimsemesi tepkilere de sebep oldu. Tevfik G. Uras’ın 2 Eylül tarihli yazısı okunmaya değer.
Ayrıca, finansal sistem dışında döndürdüğümüz para hani haramdı, hani kredi kartı kullanırsak cennetle müşerref olacaktık, hani iş bankası kumbaramızı gişedeki ablaya verince güçlü yarınlara yatırım yapmış olacaktık?
Ülke buğday ithalatçısı konumundayken simit alırsak, ekonomi sıcacık olacakmış. O oyuncakları üreten Shaoxing City Sanzhou, o sakızı üreten Cadbury kazansın diye ilave oyuncak, ilave sakız alamam… Hele ki fişsiz alışveriş mi, asla! Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır ve yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı gibi unuttuğumuz değerlerimiz için kampanya yapmak ümidiyle.
Gereksiz mesajlar ile yine uzattım.