Gezegenimiz ne harika değil mi? Ne kadar çok görecek, dokunacak yer ve kişi var. Daha hiç koklamadığımız renk renk çiçekler var bir yerlerde. Ya da belki canlı görünce heyecanlanacağımız hayvanlar. Belki hissetmediğimiz duygular bile vardır. Manzara fotoğrafçısı Paul Hoi de bizlere bu dünyanın çok farklı bir yüzünü gösteriyor. Paul Hoi’nin objektifinden bu dünya pamuk şekere bulanmış gibi.
Paul Hoi’nin fotoğraflarına baktığınızda bilim kurgu ve saykodelik etkiler hissediyorsunuz. Sanatçı, bu iki konuyu yaratıcı bir şekilde birleştirmiş. Bu fotoğrafları elde etmek için tam spektrumlu kızılötesi modifiye edilmiş bir kamera kullanıyor. Böylece tanıdık görsellerin yabancı topraklara dönüştüğü, sanki doğanın rüyası gibi duran sahneleri hazırlayabiliyor.
Pembeleşinceye Kadar Kızarmış Gibi: Yeni Zelanda
Sanatçı en son fotoğraf çekimi için Yeni Zelanda’ya gitti. Zaten Yeni Zelanda’yı biliyoruz, ne kadar güzel insanın aklını uçuracak bir yeşili var. Boşuna tüm fantastik film ve dizilerin setleri orada kurmuyor. Fakar Paul Hoi gittiğinde Yeni Zelanda’yı öyle bir fotoğrafladı ki, bunları gördüğümde keşke dedim gözlerimiz gerçekliği böyle algılasaydı. Belki her şey farklı olurdu.
Paul Hoi, Yeni Zelanda’dadaki çekimlerinde görünmez bir ışık açığa çıkaran özel bir objektife sahip kamera kullandı. Bu kamera ile sanatçı bölgenin yemyeşil yağmur ormanlarını ve yeşil tepelerini parlak, sakız veya pamuk şeker pembesi diyebileceğimiz renklere dönüştürdü. Böylece fotoğrafların renk kompozisyonları da değişmiş oldu tabii. Bu dünyada bulutlu gökyüzü, buzul gölleri ve vahşi hayat hafifçe desatüre oldu yani solgunlaştı. Karelerdeki “yeşil olmayan tonlar” nispeten hassaslaştı. Kısacası Star Wars ya da Dune gibi hikayelerde izleyip, okuyup hayal edeceğimiz yabancı bir gezegen oldu Yeni Zelanda.
Paul Hoi, manzara bilgisini baskın olarak hiç göstermiyor kompozisyonlarda. Hiçbir şekilde gerçekliği çoğaltmasına rastlamıyorsunuz. Sanatçı bunun yerine algıları değiştiren ve beklenti ile deney yapan tasvirlerle hayran olduğunu dile getiriyor. Dünyayı farklı renklere boyamak ve sanki başka bir gezegen keşfedildi gibi hissettirmek başlı başına bir zanaat. Ve Paul Hoi bu zanaati çok iyi kıvırıyor. Sanatçı geleneksel fotoğraf türüne yeni bir ışık tutuyor. Çalışmalarıyla hem göz alıyor hem de akıl karıştırıyor.
Dünyanın böyle renklerde olmasını isterdim. Nasıl mavi doğal bir renk değildir ve çok geç keşfedildiğinden edebiyattaki çoğu gökyüzü ve deniz tasviri kırmızıdır, bazen düşünüyorum belki de hala gözlerimiz gerçek renkleri keşfetmedi. Belki dünya gördüğümüzden daha renkli ve daha albenili ama zihnimiz bize bu kadarını gösteriyor. Öyle olsun ya da olmasın böyle gezegenleri hayal etmek ya da gezegenimizi böyle hayal eden zihinlerin bunları bize gösterebilmesini izlemek yine de keyif verici. Sanatçıyı kendi sitesinin yanı sıra, Instagram, Flickr ve Behance’ten de takipleyebilirsiniz.
Görsel: Paul Hoi