İdeal görünümde bir selfie paylaşabilmek ve başkaları tarafından beğenilmek, adeta çağdaş bir hastalık geldi. Öyle ki bu paylaşılan ve beğeni toplayan ideal selfie’nin kişinin gerçek görünümüne çok yabancı olması dahi bir şeyi değiştirmiyor. Selfie Harm, selfie kültürünün ve fotoğraf düzenleme araçlarının gençlerin akıl sağlığı üzerindeki etkisini ortaya koyarak, bizlere bir şeylerin yanlış gittiğini anlatmaya çalışmıştı. Selfie çağının çirkin güzellik standartlarını ortaya koyan Fresh Meat ise izleyiciyi bu standartları hiçe saymaya davet etmişti. Johanna Jaskowska, namıdiğer johwska ise filtre ve mükemmel görünüm konusuna başka bir noktadan yaklaşıyor.
Johanna Jaskowska insanları plastik sayborglara dönüştürüyor
Mükemmelliği yakalamak için Instagram filtrelerine ya da Kim Kardashian’ınki gibi itici makyaj hilelerine mahkum muyuz? Her şeyde standart olana uyum sağlamak zorunda mıyız? Berlinli dijital sanatçı Johanna Jaskowska için bu sorunun cevabı “hayır”. Jaskowska kendi filtrelerini kendisi yaratmış. Beauty3000, Zoufriya ve Turfu gibi isimler koyduğu bu filtrelerle insanları plastik sayborglara dönüştürüyor.
Sen yoksan filtre de yok
Jaskowska’nın 550 bini aşkın takipçisi var ve paylaşımları son dönemde 30 binden fazla beğeni alıyor. Bu sayılar her geçen gün artıyor. Anti-estetik model Jazzelle Zanaughtti ve Teddy Quinlivan gibi tanınmış isimler de sanatçının efektlerinin hayranı. Sanatçının mottosu “There is no filter without you” (sen yoksan filtre de yok).
Sanatçı filtrelerle ilgili açıklamalarında; plastik, yapay güzellik fikrinin bugünün toplumunda büyük önem taşıdığına değinmiş. En çok ilgi gören filtresi Beauty3000’i yaratırken, şöyle düşünmüş: “Plastik ister misin? Sana gerçek plastiği vereceğim.”.
Görsel: Instagram
Manşet görseli düzenlenmiştir.
