Geçtiğimiz yıl COVID-19 nedeniyle son anda iptal edilmesinin ardından hızla 2021’de çevrimiçi olarak tasarlanmaya başlanan SXSW‘i 2012’de ilk defa Teksas Austin’e gittiğimden beri bu yıl ilk kez bilgisayar başından takip ediyorum tüm Bigumigu SXSW ekibiyle birlikte. Festivalin ilk günü ekran başında izlediğim ilk panel de Japon reklam ve iletişim devi Dentsu‘nun hazırladığı Code Humanity sunumu oldu. Dentsu Inc. şirketinde Executive Creative Director yani Yönetici Yaratıcı Yönetmen olan Yasuharu Sasaki’nin yaptığı sunumun özeti Dentsu’nun sunum için açtığı sitesinde şu şekilde yer alıyor:
“Teknoloji bize daha fazlasını sunabilir. Verimlilik ve ivmeden fazlasını sunabilir. Ve biz, insanlar, onu daha ileriye götürebilecek olanlarız. Bizim içgüdülerimiz ve duygularımız. Bizim sevgimiz ve yaratıcılığımız. Bizi biricik şekilde insan yapanı, insanlığı teknolojinin bir sonraki sınırı yapmak için; kodlayın.”
Dentsu’nun insanlık ve teknolojiyi birbirine yaklaştırarak yaratıcılığın sınırlarında gezindiği sunum 4 bölümden oluşuyordu. Motion (hareket), Wellbeing (iyi olma), Food Cycle (besin döngüsü) ve Weather (hava).
Motion Data Lab, farklı ve yenilikçi yöntemlerle insan bedeninin hareketlerini kayıt altına alıp buradan elde ettiği datayı farklı alanlarda kullanlarda kullanmayı amaçlayan bir girişim. Bu yöntemlerden birisi akıllı bir giysi Xenoma E-skin. Daha önce SXSW’te konsept olarak sergilenen, Bigumigu’da da yazdığımız bu giysinin hareket datasını algılamada kamera ve 3D tarayıcılara göre avantajı, taşınabilir ve yıkanabilir olmasıyla çok daha pratik çözümler sunabilmesi. Şirket beden hareketlerini data olarak topladıkça bunları daha kolay ayırt edebiliyor, farklı hareketleri geleneksel bir dans ya da spor hareketi olarak işaretleyebiliyor. Motion Data Lab’in videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
İkinci konumuz: Wellbeing. Bu kavram beden sağlığı ve ruh sağlığı arasında ikisini de ilgilendiren bir yere oturuyor aşağı yukarı. Son yıllarda bilinçli farkındalık (mindfullness), meditasyon gibi kavramlarla tanışıklığımız arttı. Özellikle ekranlarımız sayesinde sürekli başka zamanlarda ve yerlerde gezen zihnimizi şimdiye, şu ana, şu anda bulunduğumuz yere getirmek için çaba göstermeyi ve pratik yapmayı öğrenmemiz gerekebiliyor. Marshmallog projesi bu konuda bize yardımcı olmayı amaçlayan akıllı bir peluş oyuncak.
Jiroskop ve algılayıcıları sayesinde nasıl tutulduğunu, ne kadar ve ne sıklıkta sıkıldığını ölçebiliyor. Yaptığı ölçümlerle de dikkatimizi daha iyi odaklamaya yardımcı oluyor. Sunum videosunu da aşağıda izleyebilirsiniz.
Yemek döngüsü konusunda tanıtılan Hungry Frame (aç çerçeve), geri dönüşüme gitmeyen evsel atıklarımızın yine ev içinde değerlendirilmesini ve kompost sürecini ev içinde yaşamasını kolaylaştırmayı amaçlıyor. Bu alanda doğada zaten hazır bir teknoloji mevcut: siyah asker sineği larvası. Hungry Frame de bu sineğin larvalarını atıkları işlemden geçirmek için kullanan bir biyo-cihaz.
Larvalar gıda atıklarını çok yüksek bir hızda kompostlayabiliyor. Böylece kompostlu toprakta bitki, hatta yenilebilir otlar kolayca yetiştirilebilirken döngülerini tamamlayan sinekler de alttaki akvaryuma yem oluyorlar. Sunum videosu:
Hava için Dentsu’nun yaratıcı kodlama çözümü de Skypedia adlı bir uygulama. Uygulamanın amacı tıpkı çok eskiden olduğu gibi yaklaşan havanın durumunu kafamızı kaldırıp gökyüsüne bakarak anlamayı bize yeniden öğretmek. Bunun için bulut şekillerini tarayan ve yapay zeka ile bu şekilleri anlamlandıran bir teknoloji kullanılıyor. Bir yandan bulut okutup hava durumu ile ilgili bilgi alırken bir yandan hangi bulut şekilleri hangi hava durumlarını açıklıyor onu öğreniyoruz Skypedia sayesinde. Teknolojiyi unuttuğumuz bir yönetmi yeniden öğrenebilmek için geriye doğru kullanmanın ilginç bir örneği olan Skypedia’nın sunumunu aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz.
Bu projeler Dentsu’nun farklı girişimlere destek vererek geliştirdiği işler. Motion Bank şimdiden ticari aşamaya geçmiş. Diğer projelerse henüz prototipler.
Görsel: Dentsu SXSW