Kanadalı sanatçı Chris Millar; dökme reçine, elektronik parçalar, akrilik boya ve saat yapımında kullanılan bileşenleri kullanarak heykeller yaratıyor. Bilim kurgu estetiğinden ilham alan sanatçı, her heykelinde incecik detayları dantel gibi dokuyor. Böylece ortaya benzersiz işler çıkıyor.
Tamamlanması iki buçuk yılı bulabilen kinetik heykeller
Her bir heykel, kırık oyuncak parçalarıyla yeniden yaratılmış yeni bir evren gibi. Ayrıca bunlar sesli ve hareketli heykeller. Bazı bölümleri minik minik hareket ediyor ve hafif çınlamalar, tıkırtılar ya da zil sesleri çıkarıyor.
Millar, ayrıntılara gösterdiği özen dolayısıyla her parçayı tamamen sıfırdan yaratıyor. Bu nedenle tamamlanması uzun süren ve sabır gerektiren bir üretim süreci uyguluyor. Örneğin ADIT 42 adlı çalışmasına Montreal’e taşındığında başlamış ve tamamlaması iki buçuk yıl sürmüş. Sanatçı bu eserini, “fantazmagorik bir dünyaya giden yolu ortaya çıkarmak için kapıları açan kinetik bir heykel” olarak tanımlıyor. Sanatçının bir başka dikkat çekici müzikli heykeli ise Eclipse at Arc Valley adlı işi. Tamamlanması bir buçuk yıl süren bu iş, el yapımı bir müzik kutusu gibi. Yukarıda da bahsettiğim gibi ziller ve minik gonglar çalıyor.
Kenofobik yaklaşım
Portallardan ve gizli geçitlerden, doğrusal olmayan hikaye anlatımıyla ilgili fikirlerden ilham alan Millar, yaklaşımını “kenofobik” (boş alanlardan hoşlanmama) olarak nitelendiriyor. Minik vinyetleri, platformları ve bölmeleri; mücevher benzeri şekiller, minyatür portreler, mimari unsurlar, aydınlatma elemanları, saatler, kadranlar ve minyatür manzara resimleriyle yoğun bir şekilde dolduruyor. Materyalleri ve aşırı imgeyi doygunluğun sınırlarına kadar zorlayan, son derece ayrıntılı, yüksek düzeyde ustalık gerektiren bir süreç uyguladığını söylüyor sanatçı.
Chris Millar’ın yeni çalışmalarını Instagram’ı üzerinden takip edebilirsiniz.
Görsel: Chris Millar