Cama şekil vermek zahmetli ama bir o kadar da keyifli. Fabrikasyon bu kadar yaygınlaşmadan önce, cama elle daha doğrusu nefesle şekil vermek daha çok kişinin uğraş alanındaydı. Şimdiyse o kadar da gözde olmayan bir hobiden ibaret. Yine de çok güzel işlerle nadiren de olsa karşılaşıyoruz.
Cam üflemenin ardındaki hikayeyi anlatan bu eski belgesel film, insanda cam üfleme isteği de yaratıyor. Filmde kullanılan caz müziği de izleyeni, filmin yapıldığı 1958 yılına götürüyor.
Filmin yapımcısı Bert Haanstra, diyaloğa hiç yer vermeden otomasyonu anlatmayı başarmış. Çalışanların sardıkları tütünü üflenen camda yakması gibi ince detaylarsa, sıcaklık hissini izleyiciye geçiriyor.
Oscar ödüllü filmin ilk bölümünde cam üfleyen birkaç kişiyi görüyorken, ikinci bölümde cam üretiminin dahi ne kadar mekanize bir hal alabileceğini görüyoruz. İlk bölümde dikkatimizi çeken işinin ehli eller, pür dikkat, ikinci bölümde yerini makinelerin dünyasına bırakıyor. Üretim bandından şişeleri alıp başka bir yere koyan kıskaçlı bir makinenin, insani bilinçten yoksun olduğu için şişelerin kırılmasına sebep olması de izleyeni düşündürüyor.
Görsel: Vimeo