Müzik dünyasının ve popüler kültürün 2018’ine baktığımda, Netflix’in agresif içerik stratejisiyle yarışan albüm yayın takvimleri geliyor aklımda. Cumadan cumaya yayınlanan o albümler, Billboard listelerinde üstte kalmak için kurulan stratejiler, gündemde kalmak için yaratılan tartışmalar ve hip-hop’ın bir önceki seneye göre popüler kültürü daha işgal edişi. 2017 yılı hip-hop ve R&B’nin rock’tan daha popüler bir tür olduğu yıldı. Kendrick Lamar’ın DAMN.’inin bundan büyük payı vardı. Keza bu albümle birlikte Pulitzer ödülüne de layık görüldü. Hip-hop’ın güncel konumunu tartışmaya geçmeden 2017’ye hızlı bir bakış atalım. Ardından 2018 boyunca dinlediğim ve aynı yıl içinde yayınlanmış albümlere geçeceğim. 2018’in En Akılda Kalan 10 Hip-Hop Albümü listesini; last.fm’deki scrop’larıma, dinlerken hissettirdiklerine ve sanatçı ile albümün konjonktür içindeki konumuna bakarak şekillendirdim. Haliyle bu listenin öznel bir görüş yazısı olduğunu da not etmek isterim.
2017 hiç de kötü bir yıl değildi
2017’nin en çok ses getiren albümünün DAMN. olduğunu büyük çoğunluk kabul edecektir. HUMBLE.‘ın müzik videosu ile açılan perde 2018’de albümü tersten sıralayıp DAMN. COLLECTORS EDITION. ile kapanmıştı. Ancak 2017 aynı zamanda Tyler, the Creator’ın Flower Boy’unun, BROCKHAMPTON’ın SATURATION üçlemesinin, Migos’nun Culture‘ının, Drake’in More Life mixtape‘inin, Vince Staples’ın Big Fish Theory‘sinin, JAY-Z’nin 4:44‘u, J.I.D.’nin The Never Story‘si ve endüstri üzerine yukarıdaki albümler kadar büyük bir etkisi olmasa da anmadan geçemeyeceğim Run The Jewels’ın RTJ3‘si var. Listeyi daha fazla uzatmamak adına, geçen sene keyifle dinlediğim pek çok albümü anmayıp burada kesiyorum. HipHopDX Pitchfork, Uproxx, Billboard, Rolling Stone yayınlarının 2017’nin en iyi albümleri derlemelerine de üzerindeki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Ancak sektörün ne kadar büyüdüğü ve nasıl bir yelpazede aktöre sahip olduğu konusunda fikir vermiştir umarım. Keza ABD odaklı bir araştırma da müzik türlerinin yaş grupları arasındaki tüketimine endeksinde hip-hop ve pop’un 35 yaş altı tüm yaş gruplarında en popüler olduğunu gösteriyor.
Migos’nun Culture albümünü Bad and Boujee parçasıyla trap müziğin zirve noktası olarak anabiliriz. Mumble rap ve trap altyapıları için altın bir yıldı 2017. Öte yandan Drake ise More Life ile adeta bir ara sıcak servis etmişti. BROCKHAMPTON ise agresif yayın politikaları ile sektörde anında iz bırakmayı başarmıştı. Hatta One Direction’dan sonraki en iyi boyband olmasının da bir anlamı olmalı. Tyler, the Creator’ın Flower Boy’u ise şu ana kadar karşılaştığım en samimi Tyler imajını ve müziğindeki evrimi gösteriyordu. Özetle; 2017’de hızlı çıkış yakalayan isimler sektörde büyük anlaşmalara imza attı, daha samimi ve içten konuşan sanatçılar takdir gördü ve trap müzik adeta bir salgın gibi yayılarak her yeri işgal etti. Neyse ki Trap altyapılarının tek düzeliği ve tek boyutlu olmasıyla piyasa buna biraz daha doydu. Artık ya evrim geçirecek ya da azalarak bitecek diyebilirim.
2018’in en sarılası albümleri
August Greene – August Greene
Rapçi Common ve prodüktör Robert Glasper ile Karriem Riggins üçlüsünden oluşan süpergrup August Greene, kuruluş itibariyle ilginç bir hikayeye sahip. Netflix‘te yayınlanan ve (aynı zamanda Selma’nın da yönetmeni olan) Ava DuVernay imzalı 13th filminin Letter to the Free isimli parçasına imza atan üçlü, ardından bu parça ile Emmy ödülü kazandı. Ve bu olaydan sonra da August Greene kuruldu. NPR Tiny Desk‘teki performanslarını öneririm. Trap’in, mumble rap’in görece hala hakim alt janr olduğu hip-hop içinde tüm bunlardan uzak, huzurlu ve farkında bir albüm olarak akılda yer ediniyor.
Mac Miller – Swimming
7 Eylül 2018’de vefat eden Mac Miller, 5. ve son albümü Swimming’i 3 Ağustos 2018’de yayınlamıştı. Geçtiğimiz yıl canlı dinlemiştim. Sanatçı egosundan uzak, güler yüzüyle, üretkenliğiyle, karakteriyle insanda iyi hisler uyandıran bir isim Mac Miller. Bu sene ise Ariana Grande ile ayrılmaları, bu ayrılığın getirdiği çöküş ve medyanın onun üzerine çok fazla eğilmesi gibi konular da ruh sağlığını zedelemişti. Swimming albümü tüm bu sürüncemelerin ve mücadelelerin içinde kendine iyi bakma, daha iyi bir konumda olmak için motivasyon toplama albümü gibi. Albümün ismi ise bir başka noktadan yakalıyor. Kendi sorunlarıyla boğuşurken, daha iyi olmak için çabalarken yapılabilecek en iyi şey yüzmeye devam etmektir. Çünkü yüzmeyi, mücadele etmeyi bıraktığında ya sürüklenir ya da boğulur insan. Umut, hüzün, güzel hisler ve bireysel mücadeleler odaklı kaliteli bir albüm Swimming.
Noname – Room 25
Gerçek hayatta karşılaşsam “oyyyy gel bi sarılayım sana gurban” diyerek yanına gideceğim yegane kişi Noname’dir. 2016’da yayınladığı çıkış albümü Telephone sıcaklık, içtenlik, samimiyet ve güler yüz dolu bir albümdü. 2 sene boyunca dinlemeye devam ettim. Yakın arkadaşlarımdan birinin 3 aylık seyahati boyunca çevrimdışı için indirip yanında taşıdığı bir albüm oldu. Ve sadece ikimiz değil pek çok kişi Telephone’u 2 sene boyunca dinlemeye devam etti. Haftada bir favori albüm değiştirdiğimiz, müziği bir anda tüketip kenara attığımız bir dönemde bir albüme bu kadar sarılmak sihirli bir dokunuş gerektiriyor. Noname’in bu 2 sene içinde başından geçenleri merak edenlere Rolling Stone’daki şu röportajı şiddetle tavsiye ederim. Room 25, Noname’in kendini bulduğu, geçen 2 yılda yaşlandığı, değiştiği bir albüm olmuş. Ve bence hala sektörün underrated isimleri arasında yer alıyor.
Anderson .Paak – Oxnard
Anderson .Paak’ı 2016’da Malibu albümü yayınladığından beri takipteyim. NPR Tiny Desk ve SXSW 2016’daki NPR Front Row performanslarıyla radarıma girmişti. Kaliforniyalı sanatçı, albüm isimleri için eyaletin ilçelerini seçmeye devam ediyor. Üçüncü stüdyo albümü Oxnard, Paak’ın duruşunu ve konumunu sağlamlaştırdığı bir albüm. Dr. Dre’nin prodüktörlüğünü üstlendiği albümde Kendrick Lamar, J Cole, Pusha T gibi isimlerin de yer aldığı zengin bir konuk sanatçı yelpazesi de var. Oxnard, hip-hop’ın güncel durumu içinde tıpkı August Greene gibi farklı bir tat sunuyor. Bir anda dinleyip kısa sürede tüketilmeyecek, zaman içinde kendi değerini yaratacak bir albüm olduğunu düşünüyorum.
BROCKHAMPTON – iridescence
Geçtiğimiz yıl üç albüm yayınlayarak hızlı bir çıkış yapan BROCKHAMPTON, Mart ayında RCA ile 15 milyon dolarlık bir anlaşmaya imza attığını duyurmuştu. Bu hamle ile grup için işler bir anda büyürken her şeyin eskisi gibi olacağını da söylemişlerdi. Ayrıca yaz başında grup üyelerinden Ameer Vann’ın cinsel istismar iddiaları grubun turnesini iptal etmesine neden olmuştu. SATURATION üçlemesinin yüzü ve albüm yapım sürecinde büyük payı olan Ameer, bu olaylar sonrasında gruptan çıkarılmıştı. Grubun açık olarak LGBTİ üyelerinin olması ve grup dinamiklerine tamamen ters bir harekette bulunması bu sonucu doğurmuştu. iridescence tüm bunların ardından yayınlanmış ve çok çeşitli yorumlar almıştı. Bence albümün geneline bakıldığında güzel bir noktaya doğru hareketi işaret ediyor. Odd Future’dan sonra onların açtığı yolda ilerlerken BROCKHAMPTON’ın başarısı yeni nesillere de ilham olacak güce sahip.
J.I.D. – DiCaprio 2
Her yıl XXL Mag tarafından yayınlanan yılın yeni yıldızları listesinde yer alan J.I.D.‘nin müzikal yolculuğu XXL Freshman listesinin geri kalanından biraz daha farklı. Listenin en yaşlısı olan Atlanta çıkışlı J.I.D. 20 Şubat 2017’de J Cole’un label’ı Dreamville ile anlaşma imzalamış ve kariyerinde ciddi bir çıkış yakalamıştı. Çıkış albümü The Never Story,Dreamville etiketiyle yayınlanmış ve adeta ana akıma sıçramadan önceki son adımı olmuştu. Never büyük bir hit olurken lirikal yetkinliğiyle de Kendrick Lamar’ın veliahtı olarak gösterilmişti. J.I.D. 28 yaşında ve henüz ikinci albümünü çıkarmış bir isim de değil. Üniversitede Spillage Village isimli grubun üyesiydi. Bu grubun bir parçası olan Atlantalı ikili EARTHGANG ile de yakın arkadaş olan J.I.D. solo kariyeri öncesinde bol bol konuk sanatçı olarak paslaşmıştı. Ayrıca kendi yayınladığı albümleri için de Soundcould’unu ziyaret edebilirsiniz.
DiCaprio 2 albümü, DiCaprio EP’sinin başarısından sonra, hem sevdiği oyuncu Leonardo DiCaprio’nun Oscar kazanması hem de kendisinin artık büyükler ligine geçişini temsil ediyor. Bu albümde J.I.D.’nin tüm potansiyelini ortaya koyduğunu düşünmüyorum. Daha çok ana akımın bilinen bir simasına dönüşmesini sağlayacak bir geçiş albümü hissi veriyor. Özellikle lirikal ve teknik olarak çıtayı daha yukarı taşıyabileceğine inanıyorum.
Aralarında 3 yaş olmasına rağmen Kendrick Lamar ile J.I.D.’nin piyasada bulundukları konumu ise manidar bir gülümseyle karşılıyorum. J.I.D.’nin hayatı ve kariyeri hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz birkaç röportajı burada listeliyorum. Domino’s Pizza’da kuryelik yapmasından üniversitesinden atılmasına ve rap yapmaya başladıktan sonra başından geçenlerle insanı motive edici bir hikayesi var. Genius’tan “NEVER” Official Lyrics & Meaning ve “151 Rum” Official Lyrics & Meaning, Hot 97’daki radyo röportajı, No Jumper ile yaptığı röportaj. J.I.D. bu listede yer alan ve ana akıma sıçrayan tek isim olduğu ve gelecekte daha da çok duyacağımızı düşündüğüm için biraz daha derinlemesine anlattım. Keza şu anda sektörde yükselen isimler arasında da en iyilerden birisi.
KIDS SEE GHOSTS – KIDS SEE GHOSTS
G.O.O.D. Music etiketiyle piyasaya çıkan, Kanye West prodüktörlüğündeki 5 albüm arasından şüphesiz ayrışanlar oldu. Hatta takip ettiğim yıl sonu derlemeleri arasında ye’yi hem en iyi hem de en kötü listesinde gördüm. 2018’e Kanye West’e çok fazla sempati duymayan, nötr olan birisi olarak başlarken The Life of Pablo’ya dalmamla birlikte duvarlarım da yıkılmıştı. ye de bu minvalde sevdiğim ve çokça dinlediğim bir albüm oldu. Fakat Kanye West’in en içten, en samimi albümü olarak görülen ye’ye olan bakışım Violent Crimes’ın hayalet yazar (ghostwriter) yazılması tarafından gibi itiraflarla değişti.
Yukarıdaki nedenlerle ye’ye listeme giremedi ve KIDS SEE GHOSTS yer aldı. Fakat bunu bir mansiyon ödülü yerine Kid Cudi’ye saygı duruşum olarak görüyorum. Keza albümü taşıyan isim de bence Kid Cudi. Albümün detaylı övgüsü için sözü Anthony Fantano’ya bırakacağım. Değinmek istediğim son nokta KIDS SEE GHOSTS’un Camp Flog Gnaw performansında Kanye West’in sözlerinin neredeyse tamamını unutmuş olması. Yarattığı kaosu ve politikayı göz ardı ettiğimde bile yarattığı personaya hayal kırıklığı ekledi bu iki olay.
A$AP Rocky – TESTING
A$AP Rocky’nin iyi giyinmeyi veya giydirilmeyi bilen, iyi görseller kullanarak çevresine iyi yaratıcıları (AWGE) toplamış ortalama sözler yazan bir sanatçı olduğunu düşünüyorum. Toplumsal olaylara çok bulaşmayan, kendi düzeninde kalan birisi. Müziğinde ele aldığı konular ise o kadar derin ve anlamlı değil. Ancak bir şeytan tüyü var adamda. LONG.LIVE.A$AP ve AT.LONG.LAST.A$AP albümlerini uzun süre dinledim. TESTING ise uzun zamandır bekleniyor ve acaba neler yapacak dedirtiyordu. 3 yıllık aradan sonra yavaş yavaş görsel dünyasını sunarak TESTING’in sinyallerini verdi ve 25 Mayıs’ta yayınladı. Aradan geçen 7 ayın sonunda bugün albümün ince hesaplarla stratejik bir kurguya sahip olduğunu görüyorum. Praise the Lord (Da Shine), RIAA tarafından platin sertifikası aldı. Parça hala TV’de radyolarda dönüyor. Fukk Sleep, Tony Tone, Gunz N Butter, A$AP Forever videolarının her birini izlemenizi öneririm eğer izlemediyseniz. Ve Tyler, the Creator ile birlikte yaptıkları Potato Salad parçasını da not ediyorum.
Pusha-T – DAYTONA
G.O.O.D. Music’ten çıkan ve listeme giren ikinci albüm ise Pusha-T’nin DAYTONA’sı oldu. Albüm kapağı tercihinden itibaren Kanye West’in inisiyatifiyle şekillenen albüm 7 parça ve 22 dakikadan oluşmasına rağmen Grammy’de yılın rap albümü kategorisinde aday gösterildi. Ve bu da albüm, EP, mixtape kavramlarının iç içe girdiği yeni bir döneme ve yeni tartışmalara kapı araladı. Kanye West imzası taşıyan 5 albüm arasından en çok sıyrılan ve popüler kültüre en çok etki eden de DAYTONA oldu. Infrared’deki diss ile başlayan Drake beef’i, Drake’in Duppy Freestyle ile verdiği yanıt ve Pusha-T’nin The Story of Adidon ile son yanıtı vermesi, uzun zamandır görmediğimiz bir diss’leşmeydi. Buradan ve buradan konu hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
Müzikal olarak ise 22 dakikada 7 parça ise baştan sona kurgulanmış sürükleyici bir hikaye sunuyor albüm. Keza bu nedenle albümü baştan sonra, bölmeden kesmeden çok fazla dinledim. 40 – 50 dakikalık bir albüme zaman ayırmaktansa 22 dakikada bütün hikayeyi dinleme imkanı da beni çeken şey oldu.
J. Cole – KOD
Yılın benim nezdimdeki en iyi albümü J. Cole‘un KOD’si. 2018 benim için önyargılarımın kırıldığı ve değiştiği bir yıl oldu. Kanye West gibi J. Cole da önceden pek yüz vermediğim, ısınamadığım bir isimdi. Fakat KOD ile birlikte dinlemeye ve geçmiş albümini karıştırmaya başladım, daha önce ettiğim sözlerin hepsini yutup yanıldığımı kabul ettim. KOD, Cole’un 5. stüdyo albümü ve günümüz hip-hop’ının durumuna değinen bir albüm. KOD kısaltmasının üç açılımı var; Kids On Drugs, King Overdose, Kill Our Demons. Bu üç açılım da albüme farklı bir açı kazandırıyor ve anlamını zenginleştiriyor. Öte yandan Dreamville‘in başındaki J. Cole, bu albümüyle hiçbir konuk sanatçı olmadan albümünü RIAA Platin statüsüne taşıdı. Yani albüm 1 milyondan fazla kopya sattı. Bunu 4 Your Eyez Only albümüyle de başarmıştı.
Hepimizin hem dijital hem de fiziksel mecralarda kendimize bir persona yaratıp buna tutunmaya çalıştığı bir çağda popüler kültürün parlayan isimleri de kendi yarattıkları karakterleri oynuyorlar. Amerikan güreşinde (WWE) kayfabe olarak tanımlanan güreşçilerin her zaman karakterine ve rolüne sadık kalması durumu günümüzde popüler kültürün her noktasında yaşanıyor. Kanye’nin sansasyonlarına baktıkça da J. Cole’un çizdiği samimi, içten ve şöhret budalası olmamış imajı daha gerçek geliyor. Popüler kültür ve kayfabe ilişkisine Wisecrack benzer bir açıdan yaklaşarak ele almıştı. Buradan o analizi izleyebilirsiniz.
Bu 10 albüm sene boyunca en çok dikkatimi çeken, bu yıl yayınlananlar arasında en çok dinlediklerim ve beğendiklerim oldu. Listeye girmeyen fakat anmadan geçemeyeceklerim ise; 21 Savage – i am > i was, Aminé – ONEPOINTFIVE, JPEGMAFIA – Veteran. Sizin favorilerinizi, gözden kaçırdığımı düşündüklerinizi ve yorumlarınızı da lütfen paylaşmaktan çekinmeyin.
Görsel: Eddy Lackmann