Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
2019’dan Akılda Kalan 10 Hip-Hop Albümü

2019’dan Akılda Kalan 10 Hip-Hop Albümü

2019'da yayınlanmış ve tekrar tekrar dinlediğim, keşfettiğim için mutlu olduğum, bıraktığı izle değerlendirdiğim öznel bir yılın en iyi albümleri listesi.

Geçtiğimiz yıl 2018’den bana iz bırakan albümleri listeledikten sonra bu yıl da devam etmek istedim. Popüler kültüre ve hızlı tüketilen müzik endüstrisinin 2019’una geri dönüp baktığımda son yıllarda yükselen hip-hop’ın ezici çoğunluğunun farklı türlerle birleştiğini ve alternatiflerinin de varlığını göstermeye başladığını görüyorum. Hip-hop’ın güncel konumunda ana akıma hizmet eden hip-pop albümler, özgün MC ve yapımcı birliktelikleriyle doğan albümler, uzun yıllardır üretmelerine rağmen aradıkları çıkışı bu yıl bulabilen isimler ile zengin bir yelpaze yer alıyor. Bu yıl popüler müzik dünyasının yaşadıklarına hızlı bir bakış atarak seneyi değerlendirmeye başlayalım.

Bu listenin 2019 çıkışlı dinlediğim 55 albüm arasından yapılan seçkiyle hissettiğim, dikkatimi çeken albümlerin birleşiminden oluştuğunu not etmek isterim. İlk 10’a girmeseler de not edilmeye değer albümleri, dinlemek istediğim ancak yeterince zaman ayıramadığım albümleri de anacağım. Spotify yönlendirmelerinin yanı sıra bağlantılarla YouTube’dan müzik videolarıuna, diğer albümlerin Spotify sayfalarına veya sanatçıların sosyal medya profillerine ulaşabilirsiniz.

2019’un popüler müziğinde hip-hop’ın etkisi

2017’de hip-hop, ana akımın baskın janrı olmuş ve müzik dünyası bir değişim yaşamıştı. 2019 yılı ana akımda hip-hop’ın dönüştüğü ve her türün içine karıştığı bir yıl oldu. Grammy‘nin finalistleri ve AMA‘in kazananları listelerini pop müziğin güncel konumu için emsal kabul edersek bu yıla iz bırakanın ne Kanye West’in Jesus Is King’i veya Sunday Service’i ne de Drake’in Care Package’ı olmadığını görebiliyoruz. Dönüp baktığımızda 2019’dan hatırlayacağımız yegane parçalar Billie Eilish – Bad Guy, Lil Nas X – Old Town Road ve Lizzo – Truth Hurts.

Bu üç isim yılın en popüler isimleri olmakla birlikte hepsinin hip-hop ile yakın bağı var. Pop müziğin geleceğini domine edeceği öngörülen Billie Eilish 2017’den bu yana her fırsatta en büyük ilhamının Tyler, The Creator olduğunu söylüyor. Lil Nas X ise en yalın haliyle hip-hop ile country müziği birleştirip Billboard Country listesine en tepesine oturdu. Yaptığı müziğin country olup olmadığı tartışıldı, listeleden kaldırıldı ve bu onu daha yukarı taşıdı. Lizzo ise uzun yıllar gruplarla birlikte çalışarak kendiyi duyurmaya çalıştıktan sonra solo kariyerine başlıyan bir isim. Ve kendini rapçi olarak tanımlıyor ancak pop yaptığını belirtiyor.

Kısa listeye kalanlar ve gözümden kaçanlar

Bu yıl liste üzerinde çalışmama başlarken Apple Music arşivimden bu yıl yayınlanmış tüm albümleri listeledim ve toplamda 55 albüm çıkardım. Aşağıda yer alan 10 albümün dışında kısa listeme kalıp anmak istediğim albümler de var. Danny Brown – uknowhatimsayin¿, Epic Beard Man – This Was Supposed to Be Fun (Sage Francis & B. Dolan), Skepta – Ignorance Is Bliss, YBN Cordae – The Lost Boy, Young Thug – So Much Fun, Danzel Curry – Zuu. Ayrıca araştırma sürecinde karşılaştığım, dinleyemediğim ve dinlemek istediğim albümleri de bonus içerik olarak paylaşıyorum. Bu albümlere de yıl içinde şans verememiş olsam da 2020’de zaman ayıracağım: Billy Woods Kenny Segal – Hiding Places, Dave – PSYCHODRAMA, Kayra – Bütün Ayazların Ortasında, Quelle Chris – Guns

2019’un iz bırakan albümleri

Freddie Gibbs & Madlib – Bandana

Freddie Gibbs’in söz yeteneği ile Madlib’in hazırladığı altyapılar birleşince bu yılın dikkat çeken yapımlarımdan birisi oldu. Yapımcı ile MC ortaklığıyla yayınlanan albümler arasında da ilk dikkatimi çeken albüm oldu Bandana. 15 parça ve 46 dakikadan oluşan albüm hem lirikal hem de beat’ler açısından sağlam bir bütünlüğe sahip. Kimi zaman albümden anlık kopuşlar yaşasam ve tekrar geri dönemesem de bir bütün olarak geri dönüp dinleyeceğim bir albüm. Obrigado ve Freestyle S**t ile güzel bir açılış yapıyor Bandana ve Half Man Half Cocaine ile sıkı bir giriş yapıyor. Fake Names ve Crime Pays de diğer iz bırakan parçalar. Ayrıca Pusha T, Killer Mike, Anderson .Paak ve Yasiin Bey katkıları da renk katıyor. Popüler anlamda hip-hop’ın bir çıktısı olarak bakmayıp hip-hop’ın köklerine daha yakın bir albüm Bandan. Ayrıca 2014 yılında yayınlanan Piñata isimli ortak albümlerinden sonra Bandana serisinin ikinci ayağı oldu. Geriye sadece üçleme olmasını dilemek kalıyor.

Aga B – Muaf

Aga B‘yi 2010’ların başından beri takip ediyorum ve o zamanlar Voodoo Records altındaki Ezhel ile birlikte kariyerlerindeki seyri gözlemledim. 2016’da Al, Bum albümünden sonra yayınladığı ikinci albümü Muaf, gizli bir hazine gibi. Al, Bum ile arasında 3 sene olmasına rağmen sanki çok daha uzun yıllar geçmiş, çok fazla şey yaşanmış hissi veriyor. Basemode Records etiketiyle yayınlanan Muaf, 9 parça ve 31 dakikalık bir albüm. Bu haliyle de baştan sona, hakkını vere vere dinleyebildim. Aradan parça seçmeden, atlamadan, zıplamadan tüm albüm bir bütün olarak akıyor. Aga B, trap ve mumble rap gibi popüler ve kolay tüketilebilir janralara kaymadan, kendi dilini ve mizahını korumasıyla da sevindiriyor. Kekecim. Favori parçalarım Algımız Pis, Bir Var Bir Yok, Beş.

Malibu Ken – Malibu Ken

Bu yıl gerçekten MC & Producer iş birliğiyle çıkan albümlere doymadım, doyamadım. Aesop Rock ve Tobacco’nun güçlerini birleştirdiği Malibu Ken, Bandana’ya oranda daha alternatif bir noktada duruyor. Aesop Rock’ın söz yeteneği ve sözlük dağarcığı bu albümde de öne çıkıyor. Anticon sanatçılarından Tobacco‘nun özgün ve deforme tonları da popüler müziğin içinde duymaya alışık olmadığımız bir dünya yaratıyor. 10 parça ve 35 dakikadan oluşan albümün benzer iş birliklerinin habercisi olmasını diliyorum. Corn Maze, Tuesday ve Acid King ise albümdeki favorilerim.

Hobo Johnson – The Fall of Hobo Johnson

Hobo Johnson bu yıl benim sürpriz albümüm oldu. Folk, Rock, Pop, Emo ve Hip-Hop’ı birleştiren bir albüm bağırıp şarkı söylemeyi, moshpit’e girmeyi ve kahkahalarla gülmeyi bir arada yaşatabiliyor. Hobo Johnson, 19 yaşında babasının evden atmasıyla birlikte uzun süre arabasında yaşıyor ve Sacremento’da bir pizzacıda çalışıyor. 2015’teki çıkış albümüne de Hobo Johnsons 94 Corolla ismini vererek arabasını onurlandırıyor. Üçüncü stüdyo albümü olan The Fall of Hobo Johnson, dinleyicinin kendinden bir şeyler bulabileceği, samimi ve maskelerden uzak bir albüm. YouTube hesabına bakıp birkaç videoya göz atmanızı tavsiye ederim. 12 parça ve 37 dakikalık albümden favorilerim You & the Cockroach, Happiness, Mover Awayer.

Ethnique Punch & DJ Scotch Egg – Kanpai

Bremen’de ikamet eden Eskişehir çıkışlı Ethnique Punch, dağarcığını genişleterek eserlerine yansıtan, bunu kimliğine yediren ve farklı şeyler denemeye devam eden bir isim. Türkçe söz yazmasını beynelmilel bilinirliğe sahip olmasının önüne engel olarak koymayan ve zaman içinde bağlantılar kuran, müziğini farklı ülkelerde sahneleyen Ethnique Punch, bu yıl DJ Scotch Egg ile birlikte hazırladıkları albüm Kanpai’yi yayınladılar. Berlin merkezli Japon chiptune ve gabba yapımcısı DJ Scoth Egg ile Ethnique Punch’ın karşılıklı bir öğrenme sürecinde olduğu Kanpai’den açıkça görülebiliyor. Japonya, Türkiye, Almanya kültürlerinden beslenerek her birinden izler taşıyan ancak herhangi birine ait olmayan albüm ortaya çıkmış. 7 parça ve 22 dakikalık albümden öne çıkanlar Tiff, Dünyazede, Kanpai. Arigato, şerefe, teşekkürler, kanpai!

Dreamville – Revenge of the Dreamers III

J. Cole’un öncülüğünde ana akım hip-hop’ın büyük plak şirketlerinden olan Dreamville, bu yıl Ocak ayında Atlanta’da bir kayıt stüdyosuna giderek 10 günlük kayıt ve üretim maratonuyla ortaya çıktı. JID ve Earthgang’in de Dreamville’e katılmasıyla Revenge of the Dreamers toplama albümünün üçüncü ayağını gerçekleştirdiler. Ancak bu kez sadece label altındaki sanatçılarla değil onların da arkadaşlarıyla çok kalabalık bir ekiple albümü yarattılar. Toplamda 343 sanatçı ve yapımcı davet edildi, 10 günde 142 parça üretildi. Albüme seçilen parçalarda toplam 35 sanatçı ve 27 yapımcının imzası bulunuyor. Ayrıca 30 dakikalık bir belgesel de YouTube üzerinden yayınlandı. Albüme seçilmemiş parçaların da bir noktada yayınlanabileceği planlanıyor. Albümün üretim süreci boyunca ortaya çıkan enerji albüme de yansıyor ve tempo bir an bile düşmüyor. En saf haliyle, verse üstüne verse herkes en akıcı ve sürükleyici halini yansıtıyor. 10 günde üretilmiş olmalarının bazı eksileri olsa da bütüne baktığımda bunca insanın bir arada bu kadar fazla şey üretmesinin güzelliğini görüyorum. 18 parçalık albüm 65 dakikalık uzunluğa sahip. Wells Fargo, Down Bad ve Rembrandt…Run It Back albümde yanına kırmızı kalp bıraktığım parçalar.

clipping. – There Existed an Addiction to Blood

Hobo Johnson ile tanışmam beni pozitif hislerle nasıl şaşırttıysa clipping.’in There Existed an Addiction to Blood albümü de aynı ölçüde şaşırttı. Ancak daha karanlık ve ürkütücü bir dünya ile yaptı bunu. Los Angeles çıkışlı deneysel hip-hop üçlüsü clipping. 3. stüdyo albümleri There Existed an Addiction to Blood ile korku temasını deneysel, endüstriyel hip-hop, horrorcore ve noise öğelerini harmanlayarak işliyor. Filmlerden beslenen, ürkütücü, gergin, çarpıcı bir albüm. Hayal gücüne pek çok alan sunarken korku senaryoları işliyor. Hava karardıktan sonra, yalnız yürüyüşe eşlik ederek düşünceleri ateşleyen bir dili var albümün. 15 parça ve 69 dakikalık albüm içinden tüylerimi diken diken edenler albümün tonunu çok iyi ayarlamasıyla Nothing is Safe ve ardından La Mala Ordina ve The Show.

slowthai – Nothing Great About Britain

Northampton çıkışlı İngiliz sanatçı slowthai, grime ve politik hip-hop’ı vurucu ve eleştirel bir dille yapıyor. İlk stüdyo albümü olan Nothing Great About Britain; Brexit, Theresa May ve Boris Johnson’ın politikaları gibi konulara değiniyor. slowthai, müziği ile anlaşılacağı gibi öfkeli, tepkili ve yıkmaya hazır bir müzisyen. Kaba ve vurgulu enstrümentallerini yalın ve doğrudan sözleriyle aktarıyor. Sevgi ve ilgi gibi pozitif düşünceleri dahi çarpık metaforlarla aktararak yaşadığı dünyanın gerçekliğini gösteriyor. 17 parça ve 52 dakikalık albümden yürürken koşmayı ve bir anda öfkelenmeyi tetikleyen parçalar Doorman, Nothing Great About Britain ve Inglorious.

Little Simz – Grey Area

Aaaah. Muazzam bir albüm Grey Area. Müzik kariyerine 2010’da başlayan Londra çıkışlı Little Simz, geçen 10 yıl içinde ne kadar ilerlediğini, nereden gelip nereye gittiğini gösteriyor bu albümle. Little Simz’i Hamburg’da ve İstanbul’da canlı olarak dinledim ve iki performansında da aynı etkilenmiş ifadeyle ayrıldım. Kendini tekrar etmeyip kitleyle bağ kurmak için içten bir çaba gösteriyor.

Grey Area, popüler kültüre uyum sağlaması için çaba harcanmamış, sadece satması için üretilmemiş bir albüm. Her parçanın künyesinde Little Simz yer alıyor ve altyapılarda da Dean Josiah Cover’ın (Inflo) imzası yer alıyor. Tüm albümlerini kendi label‘ından yayınlamış olması da cabası. Eğer sıradaki albüm bu yıl yayınlanmasaydı Grey Area hiç düşünmeden yılın en iyi albümü, canım ciğerim olurdu. 10 parça ve 35 dakikalık albümden Venom, 101 FM ve Offence favorilerim.

Tyler, the Creator – IGOR

Aaaaarh. Tyler, the Creator’ın kariyerini ilk dönemlerinden beri tanık olduğum için çok mutluyum. Tyler sadece albümleriyle değil müziğe etkisiyle de çok değerli bir karakter. Odd Future’ın varlığı başlı başına bir proof of concept. Odd Future’ın başarısı sayesinde onlarca sanatçı internetten kendi ürettiklerini paylaşıp başarılı olabileceğini biliyor. BROCKHAMPTON ve Billie Eilish şu anda aklıma gelen ve doğrudan Tyler ile Odd Future’dan ilham alan isimler. Ayrıca Tyler’ın ilk mixtape’i Bastard’ın 25 Aralık 2009’da yayınlanmış olması da bu seneyi kapatırken duygusal bir anlam taşıyor.

Tyler, 2017’de yayınladığı Flower Boy‘a kadar geniş kitlelerce sevilmeyen ve olumsuz imaja sahip bir isimdi. Flower Boy ile hem yeni dinleyiciler kazandı hem de kendini en yalın haliyle anlattı. Flower Boy’dan sonra IGOR nefis bir konsept albüm. Tyler’ın kırıklıkları, karakterindeki deformasyon, ilişkiyi yaşama biçimi ve çöküşü albüm boyunca açıkça hissedilebiliyor. Ve en önemlisi fikirlerini uygulamasıyla bir bütün olarak çok iyi bir hikaye ve ilişki anlatıyor. Eğer albümü ilk kez dinleyecekseniz sadece albümü dinlemenizi öneririm. Başka bir şeyle uğraşmadan, tamamen müzikle baş başa kalıp baştan sona bir yolculuk olarak bakın IGOR’a. Albüm 12 parça ve 40 dakika, albüme bütün olarak baktığım için favori parça seçmem zor. Fakat banger diyebileceğim yıldızları NEW MAGIC WAND, PUPPET, A BOY IS A GUN.

Görsel: Kay