“Çalışmalarımın yeryüzüyle kurduğu ilişki bağlamında okunabilmesini umuyorum” diyen belgesel fotoğrafçısı Cem Ersavcı’yı çoğumuz Gezi döneminde çektiği barikat arkası ve önü fotoğraflarıyla tanıdık. 2007 senesinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Fotoğraf ve Video bölümünden mezun olan Ersavcı yüksek lisans çalışmasını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Anasanat Dalı’nda yapmıştı.
Çoğumuzun Gezi döneminde haberdar olduğu Ersavcı aslında hem ulusal hem uluslararası çekmiş olduğu fotoğraflarla da oldukça başarılı işlere imza atan bir sanatçıydı. Özellikle insan portrelerine yoğunlaşan Cem’in çektiği fotoğrafların altına yazdığı minik notlar da hikayelerin kafamızda oturmasını sağlıyordu.
Cem Ersavcı toplumsal duyarlılığı Gezi olayları sonrasında da sürdüren bir isim. Kuzey Ormanları‘nın içler acısı halini siyah beyaz fotoğraflarla gözlerimizin önüne sermeye devam etti. Yani o yalnızca Gezi’de kesilen ağaçların derdinde değil, doğanın derdindeydi. Gezi öncesi ve sonrası fotoğraflarına bakıldığında Ersavcı’nın derdinin insan ve doğa olduğu anlaşılıyor.
Gerçeğe yakından şahit olan ve bunları objektifiyle sonsuz kılan Ersavcı’nın Tumblr sayfasına göz atınca Dostoyevski’den, Spinoza’dan alıntılarla karşılaşıyoruz. Hayatın içinde yer alan kareleri başka bir diyardan gelmiş gibi büyülü bir şekilde çeken bu değerli fotoğrafçıyı ne yazık ki geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu kaybettik. Tüm sevenlerinin, Gezicilerin ve doğanın başı sağ olsun.
Görsel kaynağı: cemersavci.com