Y nesli ya da “millennials” olarak adlandırılan 1976 – 1994 doğumlu geniş kitleyi anlamak ve onlara yönelik doğru pazarlama iletişimi hamleleri geliştirmek adına yapılan araştırmaların ve konuşmaların sayısı uzun zamandır belli bir doygunluğa ulaşmıştı. Devamında gelen kitle hakkında ise adına Z nesli konulup farklı yaş aralıklarında ele alınarak birkaç yıldır kafa yorulmaya başlanmıştı. Neslin profilini çıkartan en eski örneklerden biri olarak 2010 yılından kalma
Sparxoo raporunu örnek gösterebiliriz. Tamamen Y nesline odaklanmış öne çıkan araştırma örnekleri son bir yıldır yeni yeni karşımıza çıkıyor diyebiliriz. Intelligence Group’un Cassandra Report‘u bu dönemin öne çıkan ilk raporuydu.
Son dönemde “dünyanın geleceği onlara emanet” ve “pazarlamacılar tetikte olsun” tadında Z neslini işaret eden haberler yurt dışında yaygınlaşırken, (neredeyse) hepsinin şimdiye kadarki en kapsamlı veri derlemesi gibi görünen
Sparks & Honey sonuçlarına dayandığını fark ediliyor.
Nesil için çizilen tabloya göre de 18 yaş altını kapsayan bu kitle – kabaca belirtirsek – internet soluyan, dünyayı değiştirmek isteyen, ekonomiyi önemseyen, birden fazla işi bir arada yapma (multi-tasking) becerisi gelişmiş, girişimci olmaya daha meyilli ve yemeğe daha çok düşkün kişilerden oluşuyor.
ABD’de yapılan pek çok araştırma verisini bir araya getiren rapor kitlenin hayattan beklentileri, teknolojiyle ilişkileri, yetiştiriliş şekilleri, tüketim alışkanlıkları, iletişim şekilleri ve bu kitleye nasıl yaklaşılması gerektiğine dair önerileri içeriyor. Son olarak Marketo da rapordaki belli detayları ön plana çıkartan bir
infografik (haberin sonunda) hazırladı.
Nesil üzerine yazılan bazı yazılar da buradaki sonuçların bir kısmını destekleyici ve/veya yorumlayıcı nitelikte.
Amerika, Yeni Zelanda ve Avustralya ekseninde nesil üzerine pek çok kişinin görüşlerini de içeren
bu yazıda, Avustralyalı araştırma şirketi McCrindle’ın kurucusunun sözleri nesildeki dikkat aralığının kısaldığına dair detayı destekliyor. Kendisi neslin bir konuyu araştırırken yüzeysel hareket ettiğine ve konuyu ezberlemektense/hatırlamaktansa ona daha çabuk erişmeyi önemsediğini söylemiş. Sürekli okuma halinde olduklarından ve aşırı bilgi yüklemeleriyle karşılaştıklarından iyi bilgiyi filtreleme becerilerinin ön planda olacağını öngörmüş. McCrindle tarafından Avustralya’da yapılan anket araştırması da neslin teknolojiyle olan ilişkisi hakkında benzer sonuçlar çıkarmış.
Entrepreneur’da çıkmış bir yazı, raporda yer alan girişimcilikle ilgili aynı veriyi kullanarak bunu internet gibi ciddi bir eğitim kaynağına sahip olmaları, ABD’de uygulanan ilgili programların var olması, okulların ve şirketlerin öğrencileri teşvik etmeleri ve akıllı hocalarının olmaları gibi nedenlere
bağlamış. Time da kitlenin dünyada bir etki sahibi olma, hayat deneyimini ön planda tutma ve hobiyi işe çevirme fikirlerini içeren verilerle ilgili detaylı bir haber yapmıştı.
Başka araştırma veya danışma şirketlerinin şimdiden belirli bir konuyu tamamen Z nesli üzerinden ele aldığı çalışmalarına da rastlayabiliyoruz. Knoll Workplace Research hazırladığı
dosyayla kitlenin iş yaşamı ve ihtiyaçlarına odaklanırken, küresel perakende ve marka danışmanlığı şirketi Fitch de alışveriş davranışlarına göre mağaza tasarımı konusunu işlemiş. Bunlar çok daha uzun vadeli kalan konular olabilirken, teknolojiyle olan ilişkileriyle ebeveynlerinin ilişkisi üzerine yapılmış son araştırmalar ilk planda daha dikkate değer gibi.
[Kapanış notu: Kitle üzerine henüz uzun vadeli bir çalışmanın olmadığını ve en popüler veri kaynağının da (Honey and Sparks) ayrı bir derleme olduğunu göz önünde bulundurunca nesille ilgili daha geniş bir kaynak derlemesi yapmak en uygunu göründü. Honey and Sparks raporunun kayda değer sınırları olduğunu ve birden fazla gelişim dönemini kapsayan bir kitleyi temsil eden Z nesliyle ilgili çıkarımları bu gözle de değerlendirmenin faydalı olabileceğini gösteren bu yazı ise şimdilik final için güzel aday gibi.]