Pokémon GO’nun bu başarısının ve dünya çapında yarattığı heyecanı anlamaya çalıştığımız yazımızdan sonra maceranın inceliklerine ve oyun içindeki mekaniklere değinmek istiyorum. Pokémon serisinin ilk üyesi rol yapma oyunu olarak 1996’da çıkıyor. O oyundaki karakterimiz de aslında bugün yaptığımız şeyin aynısını yapıyor. Dolaşıyor, Pokémon yakalıyor ve GYM’lerden rozet topluyor. Pokémon GO’nun başarılı olmasının nedenlerinden birisi de bu temel oyun mekaniğine sadık kalmaları. Tabi birkaç büyük ve yüzlerce küçük detay da var ancak bunlar Pokémon evreniyle ilgili, mobil oyunumuzla değil. Ancak Pokémon dünyası, Pokémon’lar, anime, oyunlar ve Pokédex’ler hakkında detaylı bilgilere Bulbapedia ve Serebii‘den ulaşabilirsiniz. İkisi de Pokémon’un Meydan Larousse’u gibidir, arayüzü hangisi hoş gelirse onu kurcalayabilirsiniz.
Öncelikle şunu söylemekte fayda var, oyun hala beta döneminde ve v0.29 ile oynuyoruz. Yani henüz bitmemiş bir oyun Pokémon GO. Beta döneminde bulunan sorunlar oyunu v1.0’da daha iyi hale getirecek ancak o zamana kadar da oynamadan duruyorsak, hatalarla karşılaşmayı da kabul ediyoruz.
Oyuna başladığınız anda rol yapma oyunu olan Pokémon’larda (bundan sonra orijinal oyunlar olarak anacağım) veya Ash’in Profesör Oak’un yanına gittiği ilk bölüm gibi biz de başlangıç pokemonumuzu seçiyoruz. Seçeneklerimiz Bulbasaur, Squirtle veya Charmander. Eğer hiçbirini seçmeyip bir süre beklerseniz de Pokémon Yellow‘a referans vererek Pikachu çıkıyor ve onu seçebiliyorsunuz. Kimileri bunu bir hile gibi görse de Niantic’in eski oyunlara nefis bir selam çakması aslında bu durum.
Artık oyuna başladınız, ilk Pokémon’unuza sahipsiniz ve en iyi antrenör olabilirsiniz. Fakat bir saniye, bu oyun eski oyunlar gibi en iyi 6 Pokémon’u sürekli olarak geliştirme dinamiğine sahip değil? Evet, çünkü hem mobil entegrasyonu artırmak hem artırılmış gerçeklik desteklemek hem de oyunun hızını artırmak için Pokémon’larınızı daha iyi yapmıyorsunuz, daha iyisini buluyorsunuz. Ve karakterinizin seviyesi yükseldikçe de daha güçlü Pokémon’lar çıkıyor.
Başlangıç için seçtiğiniz Pokémon CP12 (CP, Combat Point’in kısaltması yani dövüş gücü) olarak başlıyor. Ve siz sokaklarda dolaşırken daha yüksek CP’li Pokémon’lar bulacaksınız. Bu sayede yürümeye ve araştırmaya devam etmek için motivasyon buluyorsunuz. Bu mekaniğin negatif yanı ise orijinal oyunladaki gibi “3 level iken yakaladığım Pidgey ile Elite Four’dayım.” gibi hikayeler yaratamıyorsunuz.
Yukarıdaki ekran görüntüsü de şu anki konumumun ve çevremde olan bitenlerin manzarası. Çevremde yakın bir etkileşim alanı yok ancak 2 dakika yürüdüğümde PokéStop’lara (mavi küp şeklindeki noktalar) ve GYM’e (daha heybetli ve üzerinde Pokémon bulunanlar) ulaşabiliyorum. Ve GYM’e baktığımda da üzerindeki toz dumandan ötürü birinin GYM lideriyle savaştığını anlıyorum. Eğer PokéStop’ların çevresinde pembe renkli parçacıklar uçuyor ve olağandan farklıysa bir oyuncu oraya Lure Module bırakmış demektir. Yarım saat gibi bir süre için o PokéStop çevresinde çok sık Pokémon çıkacak demektir. İşinizi gücünüzü bırakın, bir köşeye oturup etrafı gözlemleyin. Bu sırada Incense isimli eşyaya sahipseniz kullanabilirsiniz. O da 30 dakikalığına Pokémon’ları size çekiyor. Bir nevi bolluk.
Sağ alt köşedeki menü ise yakındaki Pokémon’ları gösteriyor. O menüyü açarak bir Pokémon’u işaretlerseniz yukarıdaki gibi öne çıkarıyor ve yakınlığınızı gösteriyor. Aksi takdirde en yakın üç Pokémon’u görüyorsunuz. Üç ayak izi 101 – 200 metre arası bir mesafede olduğunu simgeliyor. İki ayak izi 51 – 100 metre, bir ayak izi 0 – 50 metreyi gösteriyor. Kalabalık gruplar halinde oynamaya çıkarsanız da etrafa dağılarak yakında görünen nadir Pokémon’lara daha hızlı yaklaşabilirsiniz.
Ben de “Madem Pokémon’larla bağ kuramıyorum o zaman gotta catch ’em all” dedim ve neredeyse önüme çıkan her Pokémon’u yakalamaya başladım. Bol bol yakalayın, bende vardı zaten demeyin. Ve fazla olanları ise profesöre Transfer ediyorsunuz ve karşılığında şekerleme (Candy) alıyorsunuz. Ve bu şekerlemeleri de aynı türdeki diğer Pokémon’unu geliştirmek için kullanıyorsunuz. Örneğin yukarıdaki tabloda yapılması en makul hamle, CP184 dışındakilerin tamamını transfer etmek. Biriktirdiğiniz Candy’lerinizi de kendinizi hazır hissettiniz zaman kullanmak. Gelişme (Power Up) ve evrim hadiselerine birazdan geleceğim.
Yakaladığınız Pokémon’ların bir limiti var ancak seviye atladıkça da her limitiniz (eşya taşıma, Pokémon geliştirme, sahip olunabilecek toplam Pokémon sayısı gibi) genişliyor. Yakaladığınız Pokémon’ların bilgi kartları ihtiyacınız olan tüm bilgiyi sunuyor.
Bu sayfayı yukarıdan aşağıya doğu incelersek;
En üstte CP’miz yazıyor. Onun altındaki yarım daire ise Pokémon’un CP’sinin ulaşabileceği sınırı gösteriyor. O sınır karakterimizin seviyesiyle doğru orantılı artıyor. Altında her Pokemon’un ismi yazıyor. Ve orijinal oyunladaki gibi takma isim verebiliyoruz.
Kilo ve boy konusunda ise bir minik detay var. Kimi zaman bu alanların yanında XS ve XL yazdığını görebilirsiniz. Bunlar kilosunun veya boyunun normalin üzerinde veya altında olduğunu söylüyor. XL Pokémon’lar da haliyle normal boy ve kilolardan daha güçlü olma potansiyeline sahip. Ancak XL Pidgey’den XL Pidgeotto çıkacak diye bir kaide yok. Bu nedenle ilk formunda yakaladığınız büyük Pokémon evrim geçirince normale dönebilir. Erken ergenliğe girip sonradan durulmak gibi.
Power Up ve Evolve sırasında Pokémon yakalarken kazandığınız Stardust’ları ve yukarıda bahsettiğim Candy’leri kullanıyorsunuz. Başlangıçta düşük miktarda Stardust ve Candy’ye ihtiyaç duyarken ileri seviyelerde artıyor. Ne kadar ekmek o kadar köfte. Evolve ile mevcut CP yaklaşık ikiye katlanıyor. Bu nedenle teorik olarak önce Power Up’ları yapıp ardından evrim geçirmenin daha iyi sonuç vereceğini düşünüyorum. Ancak henüz denemedim. Yukarıdaki Zubat’larla bunu test etmek niyetindeyim.
Power Up’lardan sonra aşağı kaydırınca Pokémon’un bildiği saldırılar, yakaladığımız yer ve Transfer butonu ile karşılaşıyoruz. Saldırılar her bir Pokémon’da farklılık gösterirken atak türlerine de de dikkat etmekte fayda var. Hangi tür saldırının hangi türe karşı güçlü olduğu da hesaba katıp işi daha büyük bir stratejiye dönüştürmek isterseniz tabii.
Görsel: Bulbapedia
Son önemli not ise, PokéStop’lardan kimi zaman yumurta geliyor. Bu yumurtaları kuluçkaya koyup gerçek dünya üzerinde belirttiği kadar yürürseniz minik sürprizlerle karşılaşıyorsunuz. 2, 5 ve 10 km olan yumurta çatlama sürelerine doğru orantılı olarak Pokémon’un gücü de artıyor. Ancak bu tatsız sürprizlerle karşılaşmayacağınız anlamına da gelmiyor.
Pokémon yakalamaktan yumurta çatlatmaya kadar hepsinin altındaki kompleks matematik formülleri yer alıyor. Ancak bu ihtimalleri şans olarak kabul etmek de bize kalmış.
Birkaç basamakta özetlemek gerekirse;
- Gotta catch ’em all
- Gece ve gündüz farklı Pokémon’lar çıktığını göz önünde bulundurun.
- En yüksek CP’li Pokémon’larınızı saklayın. Eğer yakın değerliler varsa detaylı kimliğine bakın.
- Power Up ve Evolve için tez canlı olmaya gerek yok.
- Arkadaşlarınızla birlikte oynayın, gezin dolaşın. Merak etmeyin, birbirinizin rızkına zeval gelmiyor.
- Kalabalık yerlerde gezin, insan çoksa Pokémon da çok.
- GYM dövüşleri için de kalabalık gruplar halinde hareket edin.
- Keyfinize bakın, sunucularda sorun olması sizi yıldırmasın. 2 saat boyunca acı çektiğimi bilirim.
Eklemek, paylaşmak, tartışmak istediğiniz bir şey olursa yorumlara bekliyoruz. Takıldığınız yerleri deneyimlediğimce yanıtlayacağım. Maceralarınızı ve anılarınızı da merak ediyorum.
Görsel: Nintendo, Niantic