Katılımcılarla ağ kurmanın (“network” desek daha aşina gelecektir) SXSW’in olmazsa olmazları arasında olduğunu festivalle ilgili ufak bir araştırma yaptığınızda fark edebilirsiniz. Festival ekibinin buna teşvik etmek için ellerinden geleni yaptığını da.
Music, Film ve Interactive bölümlerinden oluşup ciddi bir endüstri kitlesini ve kendini yaratıcı sektörde ön plana çıkarmaya adamış yaratıcıları bir araya getiren SXSW’ten kuşkusuz çoğunluk hedefleri doğrultusunda en iyi şekilde yararlanmayı amaçlıyor. (Yaratıcı sektör derken teknoloji sektörünü atladığımı düşünmeyin, tersine onu da en başından dahil ediyorum.)
Fikrini hedeflediği alanın en kilit isimlerine beğendirip kendini hayal ettiği geleceğin kollarına bırakmaya hevesli sayısız katılımcı ve devamlı “birileriyle tanışın, konuşun” teşviğini yapan bir ortamda da yine, endüstrinin temelindeki sarsılmaz faktör olan, fark yaratma ön plana çıkıyor.
Kilit isimlerin gözünde nasıl fark yaratıp öne çıkabilirim ve böylece amacıma ulaşırım? The 4 Hour Workweek kitabıyla ABD’de en çok satanlar arasında yer almayı başaran, aynı zamanda girişimlere yatırımcı (Twitter, Facebook, Alibaba vb. için ) ve danışmanlık (Uber, Evernote vb.) yapan Tim Ferriss bu soruya bazı kilit cevaplar verdi. Ferris’in 2013’teki SXSW konuşmasını da yazmıştık.
Tam anlamıyla ununu eleyip eleğini asmış olduğu her halinden anlaşılan ve tek amacının bol bol barbekü alanlarında takılıp et yemek olduğunu öğrendiğimiz Tim Ferriss’in ortaya koyduğu çıkarımlar 2007’deki SXSW deneyimine dayanıyordu. (Yıllar sonra yaptığı konuşmadan ziyade o dönemde başından geçenleri merak ederseniz kaydettiği şu ses kaydını dinleyebilirsiniz.)
Çıkarımlarının büyük bir kısmı yaratıcı sektörde fikrini satmanın yolları, hatta iş hayatında dikkat edilmesi gereken incelikler gibi başlıklara da kolaylıkla madde olabilir.
En temelde verdiği üç madde;
– İnsanları başınızdan savmayın.
– Pislik olmayın.
– Acele etmeyin.
Ferriss’e göre, ortamdaki herkes bir gün New York Times’a çıkabilir, bu nedenle kimseyi başınızdan savmasanız iyi edersiniz. Fikrinizi ortaya koymak için de çok aceleci olmayın, tersine etrafa yabancı olduğunuzu göstermek çok daha işe yarayabilir.
SXSW’in devasa kalabalığındaki birinin hayatınızı her açıdan tamamen değiştirebileceğini ve tüm meselenin o kişiyi bulup ona ulaşmak olduğunu düşünen Ferriss, bunun için çoğu kişinin hemen kilit kişilere ulaşmaya çalıştığını söylüyor. Halbuki Ferriss’e göre halihazırda bilinen kilit kişiler yerine, onların “düşünce lider(ler)i” olabilecek kişinin/kişilerin ve/veya geleceğin kilit kişileri sıfatını taşıyabileceklerin dikkatini çekmek çok daha değerli olabilir.
Aynı zamanda, birden fazla kilit kişinin peşinde koşup en azından birini etkilemeye çalışmaktan ziyade sadece hayatınızı değiştirecek birini etkilemenin yeterli olacağını düşünüyor, en azından kendi deneyiminden çıkardığı sonuç bu. Kimin hayatınızı değiştireceğini nasıl anlarsınız, sorusu beliriyorsa kafanızda o boşluğu doldurmak içinse Ferriss’in konuşması pek yeterli değil elbette.
Fikrinizi veya işinizi göstermek istediğiniz kişiyle karşılaştığınızda ilk olarak bir dakikalarının olup olmadığını ve olumlu cevap almanız durumunda, işiniz veya fikrinizle ilgili kendisinin ekibiyle nasıl iletişime geçebileceğinizi sormanız önemli.
Çoğunlukla “sosyal becerilerinizi geliştirmek için birtakım taktikler” temalı kitapları aratmayan sunumunda Ferriss’in verdiği, özellikle SXSW özelinde bulanabilecek, tavsiyeler şunlardı;
– Programınızı oluştururken oturum başlıklarına değil detaylarına da bakın.
– Oturum konuşmacılarının yanı sıra oturum moderatörlerinin de kim olduğunu öğrenin.
– Tanıştığınız kişilerde izlenim yaratmaya çalışmayın.
Bunların devamında; tanıştığınız kişiye (hayat) hikayenizi anlatmak yerine kısa konuşmanın – hatta daha çok karşınızdakini konuşturmanın-, ona ne anlattığınızın değil neyi sorduğunuzun önemli olduğu, konuştuğunuz kişiyle tekrardan iletişime geçmek için iki hafta beklemenin ideal olduğu altını çizdiği detaylar arasındaydı.
(Görsel Tiger Selfie uygulamasında hazırlanmış.)
Tabii tüm bu fark yaratıcı taktiklerin belli bir formüle indirgendikçe geçerliliklerini ne derece kaybedebileceğini ve bunun da fark yaratma adına daha farklı seçenekleri bulmaya yol açabileceğini de düşünebilirsiniz. İyi yakaladınız!