Tüketicilerin satın almak istediği ürünler için farklı marka ve seçeneklerin bulunduğu bir çağda yaşıyoruz. İçeceklerden yiyeceklere kıyafetlerden bakıma ve seyahate yani tüketime dair aklınıza gelecek her alanda markalar arasında tercihler yapılabiliyor.
Tüketicilerin ürünler hakkındaki tercih yanılsaması
Şimdi bir markete gidip şampuan almak istediğinizde önünüzde onlarca seçenek duruyor. Veyahut dondurma almak istediğinizde karşınıza Carte d’Or, Magnum, Cornetto, Wall’s (Türkiye’deki adıyla Algida) ve B Corp sertifikasına sahip Ben & Jerry’s gibi seçenekler sunuluyor. Damak zevkinize veya kriterlerinize göre seçim yapıyorsunuz. Farklı markalar arasından birini seçiyorsunuz.
Ancak bu çoklu seçenekler arasında tüketicilerin bir markayı tercih ediyor olduğunu düşünmesi genel bir yanılgı. Hemen hemen her endüstride birkaç büyük şirket raflarda, stantlarda gördüğümüz ürünlerin ve markaların çoğunu elinde bulunduruyor. Örneğin demin saydığım dondurma markalarının hepsi aslında Unilever’e bağlı markalar. Dove, Axe, Vaseline, Lipton, Hellmann’s, Degree, Clear gibi farklı kategorilerde 105 markaya sahip Unilever’in geliri 51 milyar dolara dayanıyor.
The Illusion of Choice markalar arasında yapılan tercihlerin sonucunda paranın nereye gittiğini gösteriyor
Tekelleşen büyük şirketlerin günlük hayatımızı nasıl etkilediğini anlamaya yardımcı olmak için The Illusion of Choice adında bir rapor yayınlayan American Economic Liberties Project büyük şirketleri ve sahip olduğu markaları tüketiciler ile paylaştı. Rapor; eğlence, seyahat, içecek, yiyecek, güzellik, moda, ev aletleri, kişisel bakım gibi tüketicilerin düzenli olarak etkileşimde bulunduğu birçok endüstrideki tekeli ve pazar gücünü ortaya koyarak endüstrilerin ötesinde bilgi veriyor.
Open Markets Institute eski müdür yardımcısı Sarah Miller tarafından başlatılan organizasyonda yer alan rapor tercih illüzyonunu (Illusion of Choice) ele alıyor. Miller, tüketicilerin farklı marka seçeneklerine sahip olduğu yanılsaması içinde olduğunu söylüyor. Markaların fiyat, kalite gibi standartlar üzerinden rekabet ettiğini varsayıyoruz ancak tekelci holdinglerin kurmuş olduğu bir taktik.
Kişisel bakım ve temizlik ürünlerine sahip Procter & Gamble 66 markaya sahip ve 67,7 milyar dolar geliri bulunuyor. Gillette, Pantene, Braun, Head & Shoulders, Oral-B, Tide, Febreze, Ariel, Ace, Always (Orkid), Vicks, Pampers ve daha fazlası. Bu ürünlerden elde edilen tüm kazanç merkezi Cincinatti, Ohio’da bulunana P&G şirketine akıyor.
Lüks markalar için de durum farklı değil. Yves Saint Laurent, Lancôme, Raplh Lauren, Diesel, Cacharel, Kiehl’s, Giorgio Armani merkezi Fransa’da bulunana L’Oréal’e bağlı. L’Oréal bugün 50 markasıyla 30 milyara dayanan gelire sahip.
Dev şirketlerin pazardaki tekelleşme süreci
2013 yılında da yazdığımız benzer bir haberde tanınmış birçok markanın yer aldığı infografik paylaşmıştık. Haberde 10 dev şirketin hangi markalara sahip olduğu gösteriliyordu. Aralarında P&G, PepsiCo ve Unilever gibi dev şirketlerin yer aldığı görsel ile American Economic Liberties Project tarafından paylaşılan raporu karşılaştırmak mümkün. Böylelikle geçen süre zarfında tekelleşme sürecinin ne denli büyüdüğünü ve seçimler konusunda tüketicilerin nasıl bir yanılsama içinde olduğunu anlayabilirsiniz.
Görsel: The Illusion of Choice