TBWA 503 aday arasından 5 stajyer seçmek için AdLove Project adında bir proje geliştirdi. Reklam sevgisi en yüksek adayların öne çıkmasını amaçlarken nöroteknolojiden faydalanan proje, adayların başına takılan cihazla beyin dalgalarını izleyerek kişinin duygusal durumunu analiz ediyor, raporlar da reklam sevgisi en yüksek yani reklam filmlerini izlerken en yoğun hisseden adayları ortaya çıkarıyor.
Son zamanların başarıya ulaşan reklam filmi formatının formülünde olan her bileşen var projede; yaratıcı işlere teknoloji, gerçek veri, bilimsel dayanak ve uzman görüşü katmak.; süpriz ve beklenmedik gelişme; abartılı son; sinemada izletme gibi. Heineken The Candidate filmiyle 1734 aday arasından stajyerini seçmişti, onu da hatırlayalım. Haberi burada.
Ajans dünyasının Twitter’da en çok takip ettiği sektör parodisi hesabın ilgili tweet’i de şöyle oldu:
TBWA’e özendik… Biz de stajyer adaylarına elektrik veriyoruz, hayatta kalanları işe alıyoruz. Bize heyecanlı değil, dayanıklı adam lazım.
— Ajans Başkanı (@AjansBaskani) July 25, 2013
İlgi çekici projenin tartışma yaratan bir boyutu da gözlemleniyor. Bugün Facebook’a ilk girdiğimde karşılaştığım bu işle ilgili bir diyalog oldu. Proje, reklamcı olma hayali kuran gençlerin staj bulma ve staj yapma dönemlerinin -çoğunlukla hiç maaş almadıkları için- yeterince zorlu geçtiğini ve bunun bir hak kazanma mücadelesi olmadığını da düşündürmüş.
TBWA ise uzun zamandır kendi bünyesinde staj yapmanın yüceltici bir değeri olduğunu esasında işlerinde vurgular, daha da doğrusu özellikle bu durumun iletişimini yürütür. 2008 yılından TBWA Kimi İşe Alsın projesi ve daha da öncesinden 2007 yılından bir başka proje.
Benimse tek takıldığım reklamcı profilinin ajansa stajyer geldi diye odalarından çıkıp alkış tutarak konfeti atmayacağı 🙂