Hollywood filmlerinin vazgeçilmez bir huyu vardır; herkes er ya da geç meydana çıkar ve kozlarını paylaşır. Amerikan futbolunun en iyisinin belirlendiği Super Bowl da bu geleneğe sadık kalır ve sadece futbolun değil yılın en iddialı reklamlarının da mücadele için sahaya çıktığı bir arena oluşturur. Zaten biraz da bu “arena”lık halinden dolayı her ne kadar “Amerikan kere Amerikan” bir etkinlik olsa da Super Bowl’un kaçıncı kere düzenlendiği anlı şanlı Roma rakamlarıyla yazılır.
Super Bowl arkeolojisinden çıkıp 2016’ya gelirsek; bu yılki reklam kuşağının Super Bowl’un ne olduğunu ve ne manaya geldiğini en iyi idrak etmiş kuşaklardan birisi olduğu söylenebilir. Super Bowl’da gösterilerin, maçın heyecanı ne düzeyde olursa olsun izleyiciler reklamları televizyon başından ayrılmadan izliyor. Çünkü artık kabul edilen ve bilinen bir gerçek; Super Bowl bir reklam sergisi. Sergi derken yılsonu müsameresi değil de Rio Karnavalı gibi bir organizasyon beklemek en doğrusu. Bu durumun bilincinde olan ajanslar ve bu ajanslara güvenen müşteriler Super Bowl reklam kuşağının kazananları. Verilen reklamları izleyince bu durumu fark etmek mümkün. Toplamda 50 reklamı izledikten sonra akıllara ilk gelecek beş reklam aslında çok şey söylüyor. Peki Lessie bize ne anlatmaya çalışıyor?
Super Bowl çarpan etkisinin hakim olduğu bir reklam panayırı. Ülkenin en çok izlenen etkinliğinin, en merak edilen reklamlarla televizyonda arzı endam edeceği bu arenada katsayı çok yüksek. Haliyle reklamcılar izleyicileri iknayla, tutmuş fikirlerin farklı adaptasyonlarıyla ve klişelerle meşgul etmiyor. Birleşik Krallık’ta Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi’nin tabiriyle “Straight talking. Honest politics.” diyorlar. Super Bowl’da arenaya çıkan reklamların bu kadar farklı ve önemli bulunmasının nedeni de bu. Ambalaj yok, kandırmaca yok. Herkes işin “reklam” olduğunun farkındaysa neden işi bir şova çevirmeyelim?
Anheuser-Busch’un reklamında izleyici ile konuşan İngiliz kadından, Kia’nın Christopher Walken’a kukla tiyatrosu yaptıran gücüne kadar tüm reklamların bir ortak noktası var, herkes çarpan etkisini kullanmak istiyor. Bu nedenle her şeyin en iddialısı Super Bowl’da. Ya Drake ve Christopher Walken gibi çok ünlü isimler reklama transfer ediliyor ya da ortak hafızada karşılığı tutku ve sevgi olan öğeler reklamların teması oluyor. Honda, Queen’den Somebody to love’ı koyunlara söyletirken; reklamlar üst-kurmaca ile dördüncü duvarı yıkıyor. Super Bowl, Candy Crush’ta yapılan combo’ların damardan sugar crush’a dönüştüğü bir karnaval halini alıyor.
Türk Hava Yolları da bu çarpan etkisi trenine binmek isteyen markalardan. Batman v. Superman’e sponsorluğu kapsamında hazırlanan reklamındaki çarpanları görmek için Candy Crush profesyoneli olmaya gerek yok. Batman, Superman, Hollywood ve Super Bowl… Türk Hava Yolları daha önce de yüksek bütçeli yapımlara girişmişti ancak katsayı avantajından yararlanmak istemeleri kendileri açısından bir ilk oldu.
Görsel; batmanvsuperman.dccomics.com
Peki Super Bowl’da maçtan başka ne vardı? MTV’nin reality şovlara yönelmesinden sonra yayın aracılığıyla dünyaya ulaşan kitlesel sahne performansları kendisine en çok Super Bowl’da yer açtı. Madonna’nın hiç ölmeden her seferinde yeniden doğduğu, Katy Perry’nin fabrikasyon hatası koreograf köpekbalığı derken 2016’da Super Bowl devre arası performansı başkanlık seçimlerinin ve Amerika’da ırkçılığın geri dönüşü tartışmalarına uygun bir şekilde Beyoncé’nin Kara Panterler çıkartmasına şahit oldu. Beyoncé’nin dansçıları geçtiğimiz günlerde San Francisco’da polis tarafından öldürülen Afrika kökenli Amerikalı Mario Woods için yumruklarını havaya kaldırarak adalet talep ettiler.
Beyonce’s dancers paid tribute to #MarioWoods, black man killed by San Francisco police. #SB50 #BlackLives pic.twitter.com/m2Pl9i5qKL
— Jamilah King (@jamilahking) 8 Şubat 2016
Öte yandan bir diğer Super Bowl geleneği olan Amerikan millî marşının okunmasında da Lady Gaga’nın performansı kayda değerdi. Skandal kelimesiyle birlikte anılmaması sürpriz olan Lady Gaga’nın Altın Küre ödüllerinde takındığı sakin tavır Super Bowl’da da sürdü. Aynı yıl içerisinde hem Grammy’lerde hem Oscar Ödülleri’nde hem de Super Bowl’da sahne alacak ilk isim olan Lady Gaga sahnede sansasyonu değil son yıllarda giderek öne çıkarttığı yeteneğini kullandı.
Okay football is happening so relive Lady Gaga slaying the National Anthem until halftime #SB50https://t.co/z3yN20um11
— Mic (@micnews) 7 Şubat 2016
Her filmin bir diğerinin tekrarına dönüştüğü Hollywood gibi tekrar en başa dönersek; Super Bowl’un vazgeçilmez bir huyu var. Her yıl çıta bir sonrakine göre daha da yükseliyor. Markaların kartlarını açık oynamayı tercih ettiği bu yeni dönem daha ne kadar sürebilir? Artık herkesin her şeyi bildiği, kimsenin kimseyi “kandıramadığı” bir dönemde bu sorunun cevabı “oldukça uzun bir süre” gibi görünüyor.
Super Bowl 50’de gösterilen tüm reklamlar: