Teknolojiyi kullanıcı merkezli bir şekilde tasarlamak artık “iyi” sonuçlar için temel kabul ediliyor. Bunu yapmak, içinde yaşadığımız dünyayı derinden şekillendiren yeniliklere yol açtı. Bu dünya titreyen, düzensiz ve yaygın bir değişim yaşarken ilkeleri yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Bağlantı kuruyor muyuz yoksa birbirimizden ve kararlarımızdan kopuyor muyuz? Klasik kullanıcı merkezli tasarım, uygulanabilirlik ve fizibilite ötesinde hangi yeni hususların eklenmesi gerekiyor? Mevcut bağlamımızın bağlantısız doğası bize daha bağlantılı bir gelecek inşa etme konusunda ne öğretebilir? Microsoft’un direktörü Ed Doran, IDEO’nun tasarım araştırma lideri Chioma Ume, Amazon’un baş tasarımcısı Karin Giefer ve Google’ın konuşma tasarımı savunucusu ve eğitim başkanı Wally Brill SXSW 2021’deki oturumunda bu konulara değindi.
A fun panel this morning at #SXSW on responsible innovation with a few friends from @Google, @amazon and @ideo. pic.twitter.com/7t6SSdHvT9
— Ed Doran (@ed_doran) March 16, 2021
Eskiden bir televizyonu çalıştırabilmek için mühendis olmak, antenin lokal ayarlarını yapıp doğru dalga ayarına getirmek gerekirdi. Şimdiyse sadece açma düğmesine basıyoruz ve televizyon açılıp çalışıyor. Bu tarz ilerlemeler mühendislerin eski zamanlara göre iş tanımını da değiştirdi. İnsanların ihtiyaçları kariyerlerin iş tanımlarını ve beklentilerini şekillendirdi. Artık her şeyin çok hızlı ilerlediği ve geliştiği bir dönemdeyiz. Buna örnek olarak bilgisayarların ve telefonların yapay zeka tabanlı konuşma tanıma özelliğinin bireyler konuştukça kendi gelişimine devam edişini örnek verebiliriz.
Şirketlerin topluluklarla iletişim halinde olması sorunların çözümü için önemli
Microsoft tarafından tasarlanan, çeşitli fiziksel engeli bulunan bireylerin oyun oynamasını sağlayan Xbox Adaptive Controller ürünüyle ilgili bir örnek veren Ed Doran, büyük ölçekli iş birlikçileri gerçekleşene kadar bu ürünün hangi amaçlar doğrultusunda kullanılabileceklerini kestiremediklerini söylüyor. Ancak ihtiyaçları görüp anladıktan süreç çorap söküğü gibi ilerliyor. Hatta ihtiyaçlar doğrultusunda ürünün kutusunu da yenilemeye karar veriyorlar ve kas iskelet sorunları yaşayan kişilerin paketi daha rahat açmasını sağlayacak bir tasarım geliştiriyorlar. Bu ürün toplulukla bir bağ kurmadan piyasaya sürülmüş olsaydı paket tasarımından kullanımına kadar farklı sorunlarla karşılaşılacaktı. İşte Microsoft direktörü Ed Doran da bu durumun önemine dikkat çekiyor. Toplumla şirketler arasında bir diyalog olmasının önemini vurguluyor.
Google, down sendromlu bireyler için hayata geçirdiği Project Understood bir başka örnek. Bu projenin amacı bu bireylerin Google sistemlerini nasıl anlayabileceği üzerine yoğunlaşıyor. Tamamen yeni bir kitleye hitap ederken bu bireylerin sadece Google ürünlerini kullanıp bunlardan faydanlaması amaçlanmıyor. Aynı zamanda Google da bu bireyleri tanıma ve anlama fırsatı buluyor. Bu etkileşim daha sonra Hindistan’daki bir köydeki çiftçinin ucuz akıllı bir telefonda kolayca iletişim kurup interneti kullanabilmesine önayak oluyor.
Bu örneklerde de gördüğümüz gibi şirketlerin her kesimden bireyler ve topluluklarla iletişim halinde olması çok önemli. Bu karşılıklı iletişimin ve bağlantının geleceği şekillendireceği su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Görsel: SXSW, Xbox, YouTube