Synbiota CEO’su Connor Dickie‘nin moderatörlüğünde; MIT Media Lab Direktörü Joi Ito, Pensilvanya Üniversitesi’nden Orkan Telhan ve Bioeconomy Capital Direktörü Rob Carlson‘un konuştuğu panelde biyoteknolojinin bugünü ve geleceği konuşuldu.
Synbiota şirketi, DNA Tinker Kit adlı bir ürün geliştirmiş. Bu kit sayesinde birçok üniversitede biyolojik deneyler basitçe yapılabiliyor. Tıpkı LEGO blokları gibi, bu kit içindeki malzemeleri kullanarak kendi mikroplarınızı tasarlayabiliyorsunuz.
DNA Tinker Kit piyasaya çıkmak için Indiegogo’da bir kampanya yapıyor. 39 gün içinde 10.000 ABD doları toplarlarsa başarıya ulaşacaklar.
Biyolojik teknolojideki bu gelişmeler, tıpkı programcılıktaki gibi hacking yaklaşımını da öne çıkartıyor. Zeki ve yaratıcı kişiler, bu tip araçları planlandığından farklı kullanmayı akıl edebiliyor ve o zaman hayal edilenin ötesinde biyolojik tasarımlar ortaya çıkabiliyor.
Violacein Factory gibi oluşumlarla bu yaklaşım hızlandırılmaya da çalışılıyor.
Sentetik biyoloji sayesinde evde ilaç yapmak gibi uç fikirler de hayal değil. Mevcut sistemde bir ilaç şirketinin ortalama 10 yıllık ar-ge ve milyar dolar maliyetlerle geliştirdiği ilaçlar yerine kişiye özel ilaçlar geliştirmek mümkün olacak. Tıpkı 10-15 yıl önce sadece büyük şirketler yazılım geliştirip satabilirken uygulama devriminden sonra herkesin yazılım üzerinden para kazanabileceği bir sistemin yaygınlaşması gibi, biyoteknolojler de kimya ve biyoloji ekosistemini değişmeye zorlayacak. Konuşmacılar buna “ilaç şirketlerinin napsterlaşması” diyor.
Bunun en önemli faydalarının da, gelişmekte olan ülke ve toplumlarda görülmesi bekleniyor. Büyük kaynaklar gerekmeden tarım, sağlık gibi alanlarda devrimsel gelişmeler yaşanabildiğinde, fakir ülkelerin bundan faydalanması daha olası diyor Joi Ito.
Fotoğraf: Murathan Varol, Bigumigu
Tabii konunun etik ve hukuki boyutu da düşünülmeli. BioHacking ile geliştirilen bakterilerle o kadar çok şey yapmak mümkün ki, bunların bir şekilde regüle edilmesi gerekli olacak. Japonya, Almanya gibi ülkerlerde DNA deneyleri ya yasak, ya da çok sıkı olarak kontrol ediliyor. Rob Carlson’a göre yasaklamak hiçbir zaman konuyu çözmemiş. ABD bu konuda çok sıkı önlemler almamış durumda, ancak elbette işin gidebileceği yerler düşünüldüğünde, internetin 10 yıl öncesiyle bugünü arasındaki özgürlük farkları akla geliyor.
Joi Ito, tıpkı geçen yıl olduğu gibi yine konunun internetin ilk yıllarına benzediğini hatırlattı. İnternetin hayatımıza bu kadar girmediği 1990’larda İto bir gün herkesin internetten anlamak zorunda olduğunu söylermiş. Şimdi de gelecek 5 yıl içinde biyoteknolojinin, biyo-mühendisliğin ister istemez herkesin gündemine gireceğini söylüyor Ito.
Konuya ilgi duyanları ayrıca Science Hack projesini incelemeye davet etmek isterim.
Manşet görseli: sxsw.com