Bu yıl SXSW Interactive’de çok büyük bir hevesle beklediğim panellerden birisiydi Future of Making ve beklediğim gibi aklımı aldı. Bir taraftan IDEO’nun
Made in the Future projesi ve bu proje kapsamındaki çalışmaları sırayla izlerken, arada da Colin Raney’in sorularıyla tetiklenen Ito ve Brown’ın inanılmaz muhabbetleriyle resmen beynimiz gıdıklandı.
Made in the Future, bir şeyler yapmanın gelecekte nasıl farklı şekillerde gelişip dallanıp budaklanacağı üzerine kafa yoran bir IDEO girişimi. Gelecekte yapımı ele alırken 5 alan tespit etmişler. Bunlar:
Anlam Ekonomisi‘nde, nesneler kişiye göre biçilir. Bu bilgiğimiz anlamda kişiselleştirmenin çok ötesindedir, kişiye çok daha derinden temas eden ve dinamik ürünler yaratılabilecek bu alanda. Ruh halinize tepki verebilen kumaşları ve duygularınızı anlayan takıları hayal edin.
Değiş-Tokuş Yapmak, yenilikleri takip ederken ustalığın bilgisinden yararlanmayı kolaylaştırmak adına geliştirilen projelerin yer aldığı bölümün adı.
Aletler fikirleri hayata geçirmemizi sağlar. Bugünün aletleri algılayıcılar, algoritmalar ve kameralarla çok daha gelişmiş durumda. Bizi yönlendiriyor ve bize öğretiyorlar, bize Dış Yetenekler veriyorlar ki yeni ve heyecan verici şeyler yapabilelim.
Gelecekte bitmemiş ürünler satın almaya başlama olasılığımız yüksek. Bu sayede daha çok seçenek, daha iyi maliyet ve güncelleme imkanı doğacak. Nesneleri
Temel Sistemlere ayırmak insan ve malzemenin rollerini değiştirecek.
Sentetik materyalleri kesin bir şekilde fonksiyonları için geliştirmeye alıştık; plastik, lastik, cam. Yeni malzemeler geliştirdikçe bu malzemelere farklı ihtiyaçlar ve görevler de verebileceğiz, böylece Yeni Madde yaratıcılığımızın yeni sınırı olacak.
Bu son konuyla ilgili projenin kanıt mahiyetinde sunduğu işlerden birisi, MIT Media Lab’in gerçekleştirdiği bir proje olan
Silk Pavillion. İpek böceklerinin insan boyutunda yapılar üretebilmesini sağlayan bu proje gerçekten inanılmaz.
Özellikle son bölümde Joi Ito, önümüzdeki yılların en önemli temasının biyo-mühendislik (bio-engineering) olacağını özellikle vurguladı. bundan 10-15 yıl önce nasıl bazı insanların “internete o kadar da pirim vermediklerini” örnek gösteren Ito, biyo-mühendislik konusunun tıpkı internet gibi bir aşamadan sonra herkesin belli bir miktar bilip anlamak zorunda kalacağı bir konu olduğunu söylüyor.
Ito’nun dediğine göre MIT Media Lab’in son yıllarda en popüler dersi “How to make almost anything” adlı dersmiş. Böyle giderse bu dersin yerine “How to grow almost anything” dersi gelebilir diyor Joi Ito.
Alıntı cümleleri içeren görsellerHill HolidayTwitter hesabından.