Reklam ajansı Saatchi&Saatchi ve prodüksiyon şirketi Heckler işbirliği ile ortaya çıkan basitliğiyle çarpan film TEDxSydney 2013 için çekildi. Filmin ismi The First Taste, konusu da birçok yiyeceğin tadıyla hayatında ilk kez karşılaşan küçük çocukların verdiği saf, doğal ama çok etkileyici tepkiler.
Filmin yönetmeni ajansın yaratıcı yönetmeni Matt Gilmour’un kendisi, ilhamını da kendi 2 yaşındaki kızından almış.
Peki TEDx gibi bir organizasyonla bu hikayenin ne ilgisi var? Biraz ilginç 🙂 Bu tür büyük organizasyonlarda yiyecek-içecek temini ve hizmeti apayrı dev bir sektörle anlaşmalar anlamına geliyor tabii, bu yıl TEDxSydney için ise öyle olmamış ve başka bir yol seçmişler. Düşünün ki böylesine büyük bir etkinlik için hazırlanacak şefler etkinlikten 2-3 gün öncesine kadar ne yapacaklarını hiç bilmiyorlar. Aria’s Catering, Sidney’in alanında saygın şirketlerinden biri, Grow It Local ise crowd-sourcing akımını kendi alanına uygulamış ve crowd-farming diye bir şey yaratmış sosyal bir organizasyon. Projenin derdi yerli üretici ve çiftçiler ile şehir hayatını sosyal ve eğlenceli bir şekilde birleştirmek ve bir eknomi yaratmak. Üreticiler -ki balkonunuzda, bahçenizi, arka bahçenizde, terasınızda ufak tefek bir şeyler yetiştiriyor olabilirsiniz- sitedeki harita üzerinde arazilerini işaretliyorlar, istiyorlarsa tarlalarından, balkonlarından fotoğraflar ekliyorlar ve bir topluluğun parçası oluyorlar. Kimi zaman etkinliklere ürettikleri ürünlerin getirilmesi isteniyor, bu topluluğun parçası olma ve bahçe fotoğraflarını, yetiştirme tüyolarını paylaşma karşılığında da ünlü şeflerin restaurantlarda yemeklere davet ediliyorlar. Opera House’da gerçekleşecek TEDxSydney etkinliği için bu organizasyona teklif gidiyor ve Grow It Local üyeleri 2.200 kişi için kolları sıvıyor. Organizasyonda sunulan tüm yiyeceklerin malzemeleri etkinlikten birkaç gün önce katılımcılar ve ile Grow It Local üyeleri tarafından getiriliyor.
TED’in ‘ideas worth spreading’ sloganı, yaratıcı sürdürülebilir konseptleri destekliyor, bu da iyi ve sürdürülebilirliği destekleyen bir fikir olduğu için organizasyonun içinde yerini çok güzel bulmuş. Film de buradan ilham aldığı için ortaya harika bir özet koymuş. Şahsen film bana belki de bize ufuk açan ya da ilk kez öğrendiğimiz bilgiler, konseptlerin üzerimizde bıraktığı etkiyi de anlatıyor; bir çocuğun yediği şeyin tadını ilk kez keşfetmesi gibi.