Çalışmalarına Kaliforniya’da devam eden Pınar Yoldaş hem ürettikleri hem de akademik yolculuğuyla özgün bir isim. Akademik kariyerini incelediğinizde karşınıza şöyle bir unvan çıkıyor; MA,MS,MFA,Ph.D. Pınar Yoldaş’ın üç farklı alanda yüksek lisans derecesi ve bir de doktorası bulunuyor. Lisans eğitimini ODTÜ’de Mimarlık üzerine alan Yoldaş; görsel iletişim tasarımı, internet teknolojileri ve yeni medya sanatları üzerine ayrı ayrı yüksek lisans derecelerini tamamladı. 2016 yılında ise doktora çalışmasını Duke Üniversitesi’nde Speculative Biologies: New Directions in Art in the Age of the Anthropocene başlıklı teziyle tamamladı.
Pınar Yoldaş akademik hayatının yanı sıra sanatçı olarak da değer yaratıyor. Portfolyosunda 2013’e uzanan çalışmalarıyla doğa, yapay zeka, teknoloji ve insan arasındaki ilişki üzerine farklı çalışmalar yapıyor. Son olarak ise Pilot Galeri’de Gözde Mimiko Türkkan ile birlikte Beau Ideal isimli bir sergi açtı. Dünyanın farklı noktalarında eserler üreten, akademik çalışmalarıyla gelecek kuşaklara da etki eden Pınar Yoldaş ile disiplinler ötesi çalışmak, akademik hayatın getirileri ve gelecek teknolojiler üzerine konuştuk.
“Sanat insanın beynini, varlığını geliştiren büyüten bir şey.”
Akademik geçmişinde mimari, tasarım ve internet teknolojileri gibi disiplinler var. Tüm bunların üzerinde de sanatçı olarak inşa ettiğin kimlik yer alıyor. Tüm bu disiplinler seni nasıl değiştirdi? Disiplinler arasıda eğitim almaya iten şey neydi?
Pınar Yoldaş: Benim akademik geçmişim tasarım, teknoloji, bilim ve sanat arasında sürekli bir diyalog içeriyor. Maalesef Türk eğitim sistemi ÖYS, ÖSS ve bunun gibi sınavlar nedeniyle öğrencileri merakları ve yetenekleri doğrultusunda değil tek tip sınavlardaki performanslarına göre yönlendiriyor. Benim için belki ODTÜ mimarlıktan bile daha belirleyici olan eğitim süreci İzmir Fen Lisesi’dir. İzmir Fen Lisesi benim için Hogwarts gibi bir şeydi. Son senede dershane ve test stresine girene kadar temel bilimlere olan ilgimi keşfettim. Burada TÜBİTAK’ın Bilim Olimpiyatları’na katıldım ve kimya dalında uzmanlaştım.
Ne varki üniversite seçme sınavında benim sevdiğim her alanı bir araya getirme şansım olmadı. Örneğin mimarlıktayken kimya ve bilgisayar mühendisliği bölümlerine gidip yan dal yapmak istediğimi söyledim. Giriş puanın yetmez diyerek kapılar suratıma kapandı. “Bir saniye ben bölüme ilk tercihle girdim” gibi kavgalar verdiysem de faydası olmadı. Ben de ilgilendiğim her alanı sırayla okumaya karar verdim. Çok pratik bir karar değil tabii ki. 🙂 Ben iyi bir sanatçının çağını çok iyi anlaması gerektiğine inanıyorum. 21. yüzyıl aydınlanma çağı olabilir bizim için. Sanatın rolü aydınlanmada çok önemli. Sanat insanın beynini, varlığını geliştiren büyüten bir şey. Bu nedenle bir yandan sosyal bilimler, nörobilim, kadın çalışmaları gibi farklı alanları çalışırken bir yandan da tasarımın temelinde yer aldığına inandığım mimarlık üzerinden düşünmeye devam ediyorum. Ben bilgi odaklıyım. Gerçek ve anlamlı gelişmenin bilgi ile var edilebileceğine inanıyorum.
“İnsan doğanın parçası, efendisi değil.”
Akademik kariyerin için Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmeye nasıl karar verdin? Orada aldığın eğitim çalışmalarını nasıl etkiledi?
Pınar Yoldaş: Ben hep gitmek istiyordum. Burs bulur bulmaz arkama bakmadan gittim. Eğitim ortamı Türkiye’ye kıyasla çok rahattı. Ben burs kazanarak gittim, yoksa mümkün olmazdı. UCLA Design Media Arts mantıklı geldi, teknolojiyi ve sanatı bir araya getirmesi açısından. Türkiye’deki eğitim sistemi böyle bir havuzda kulvar kulvar yüzmek ise Amerika’da bir bilgi okyanusunda buldum kendimi. UCLA’de pek çok yeni teknolojiyi kullanmayı öğrendim. Ancak benim için en önemli dönüm noktası katıldığım nörobilim dersleriydi. Sanat anlayışım tamamen değişti. Resmen bu alana aşık oldum. Daha sonra doktora için Duke Üniversitesi’ne taşındım.
Doğa, çevre ve toplum kavramlarının etkileri ve izleri çalışmalarında görülebiliyor. Doğa ve insan etkileşimine nasıl bakıyorsun?
Pınar Yoldaş: İnsan doğanın parçası, efendisi değil. Doğaya hükmetmek bir yana doğayı tamamen anlamış değiliz. Anladığımızı sanıyoruz ve küçük düşünüyoruz. Oysa doğa bizim planlarımıza göre bizim zamanımıza göre hareket etmiyor. Bunu anlamadığımız sürece kendimiz de dahil tüm canlılara acı getireceğiz. 21. yüzyılın yeni yaratıcıları doğadan esinlenecek ve doğaya hayranlıklarını eserlerine aktaracaklar diye umuyorum. Tabii bunlar çok geçirgen kavramlar. Doğa, insan, yapay, hayvan.
Seni heyecanlandıran, yakın gelecekte gerçekleşmesini beklediğin, çalışmalarına dahil etmeyi beklediğin teknolojiler, teknikler neler?
Pınar Yoldaş: Biyoteknoloji. Biyoteknoloji. Biyoteknoloji. Bir de rüyalarımı 4K kaydedebilsem süper olur. Bende çok hızlı çalışan bir grafik kartı mevcut düşündüğüm şeyleri yaratmak çok yavaş oluyor!
“21. yüzyıl itibariyle Anadolu Tanrılarını yitirdik.”
Pilot Galeri’de Gözde Mimiko Türkkan ile birlikte açtığınız Beau Ideal sergisi 23 Mart 2019’a kadar devam etti. Bu sergiden biraz bahseder misin? Fikir nasıl doğdu? Süreç nasıl ilerledi?
Pınar Yoldaş: Bu tamamen Azra Tuzunoğlu’nun girişimi. Eylül ayında konuşmaya başladık. Tasarım bienalinde sergilediğim tasarım bebekleri gün be gün evrimleşmeye devam ettiğinden elimde yeni tasarımlar vardı. Burada yeni bir baskı tekniği kullandık. Nano cam parçacıkları içeren bir reçine ile basıldı benim modellerim. Bu modeller İlyada ve Atena. Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Anadolu Tanrıları (1955) eserinin izlerini bulacaksınız bu eserlerde.
21. yüzyıl itibariyle Anadolu Tanrılarını yitirdik. Acaba bunları genetik bilimiyle geri getirmek mümkün mü? Eğer yeni insanlar tasarlamak mümkünse varolan güzellik anlayışı bunu nasıl etkiler? Güzellik zaman ve kültürler arası nasıl değişir sorularına yanıt arayan iki eser. Mavi mavi ve pek şıklar sonuçtan çok memnunum. Diğer üç panel Darwin’in Cinsel Seçim teorisinden yola çıkıyor. Bu panellerde gözalıcı renk ve biçimleriyle dişileri cezbetmek için evrimleşen erkek kuşları, kendilerine karakter veren renklerini kirlilik ve mutasyon nedeniyle kaybeden albino canlıları ve pek çok türün yavru üyelerinin biraya getirildiği güzellik ve sevimliliğin evrimsel kökenlerini arayan bir çalışmayı göreceksiniz.
Akademik dünya ile ilişkin bir öğrenci olarak sonlanmamış, öğretmen olarak da katkı sağlamaya devam ediyorsun. Akademide günlerin nasıl geçiyor?
Pınar Yoldaş: Evet ben ticari değil araştırmaya yönelik bir meslek istedim. Bu açıdan UC San Diego harika bir ortam. Pek çok teknoloji devine ev sahipliği yapan bir şehir. Hem de okyanus kenarında. Burada çoğunluğunu Türk öğrencilerimin oluşturduğu Internship Innovation Hub’ı başlattık. Yeni üyeleri de bekliyoruz.
Görsel: pinaryoldas.info, Instagram