2020 yılındayız ama çoğu insanın hayallerinde olan geleceğin uçan otomobilleri henüz etrafta dolaşmıyor. Ancak otomobil sektöründeki çağ ötesi tasarımlar bu fütürist hayallere bir nevi yaklaşıyor. Tesla’nın zırhlı iskelete sahip elektrikli pikabı Cybertruck’ın ardından tasarımı ile geleceğe ışınlayan konsept otomobil Vision AVTR Mercedes-Benz tarafından tanıtıldı.
The future of mobility is here! Mercedes-Benz is thrilled to announce a new partnership inspired by the @officialavatar sequels showcasing our collective drive for innovation, creativity and authenticity #VISIONAVTR pic.twitter.com/r0R2uEGiRM
— Mercedes-Benz (@MercedesBenz) January 7, 2020
CES 2020’de fütüristik konsept otomobilin tasarımı James Cameron’un 2009’da çıkan ve rekorlar kıran filmi Avatar’dan esinleniyor. Tasarımında James Cameron’un da yer aldığı Vision AVTR filminde olduğu gibi insan, makine ve doğa üçlüsünü ortak paydada buluşturuyor. Kullanıcıları ile bağlantı kuran ve dünyayı hissetmesine izin veren otomobil adeta bir canlı organizma gibi hareket edebiliyor. Ön konsolundan lastiklerine kadar tasarımındaki ince detayları ve sürdürülebilirlik açısından önem taşıyan üretim sürecinde kullanılan malzemeleri Mercedes-Benz’in konsept otomobiline ayrıcalık katıyor.
What a ride!
The @OfficialAvatar team and I just announced our partnership with @MercedesBenz and shared the new #VISIONAVTR concept car, inspired by the world of Pandora.
Thank you @OlaKaellenius for envisioning the future with us. pic.twitter.com/ZsFOgHTRyy
— James Cameron (@JimCameron) January 7, 2020
Vision AVTR insan ve makine arasında simbiyotik bir ilişki kuruyor
Daimler başkanı Ola Källenius pazartesi gecesi sahnede yaptığı konuşmada Vision AVTR’nin insan ve makinenin nasıl bir bütün olabileceğini tam olarak gösterdiğini vurguladı. Vision AVTR’nin arka kısmında çok yönlü hareket edebilen 33 adet biyonik kapakçık bulunuyor. Bu kapakçıklar araca enerji sağlamasının yanı sıra sürücünün yolcularla ve dış dünya ile etkileşime geçmesini sağlıyor.
Üçgenimse şekle sahip ön konsolda dikkat çeken ayrıntı direksiyonun olmayışı. Teorik olarak otonom sürüş özelliğine sahip otomobilde direksiyon yerine orta konsolda arı kovanı şeklinde yuvarlak bir denetleme mekanizması bulunuyor. Sürücü koltuğa oturup elini bu mekanizmaya dokundurduğunda otomobil ile etkileşime geçiyor. Vision AVTR sürücünün nabzını bu denetleyiciden ölçerken koltuklar nefes alışverişi ve kalp atışına göre titreşebiliyor. Bu biyometrik bağlantı yolcu ve otomobil arasında bir ortak yaşam oluşturuyor.
Bunula birlikte Mercedes-Benz ebeveynlerin kontrol panelinden arkada oturan çocuklarını takip edebileceğini belirtiyor. Arka kısımda yer alan, nefesi taklit eden titreşimler ve ışıklar ise çocuk dostu artırılmış gerçeklik deneyimi sunuyor. Arka koltukta oturan çocuk ön kısımda yer alan ebeveynlerin nabzını titreşimler ve ışıklar vasıtası ile hissedebiliyor. Bu da bağlılık ve güven hissini oluşturuyor.
Geri dönüştürülmüş malzemeler ile sürdürülebilir çözümler
Fütüristik tasarımı bir yana otomobilin malzemelerinin geri dönüştürülebilir materyallerden oluşuyor olması da sürdürülebilirlik açısından önem taşıyor. Vision AVTR 110 kWh pili grafen bazlı ve yarı organik. Mercedes-Benz lityum, nikel ve kobalt gibi nadir toprak elementlerinin kullanılmadığı pillerin ilerleyen dönemlerde tamamen çözünebilir olabileceğini de belirtiyor. Şu anda laboratuvar testlerinde bulunan pil teknolojisi yaklaşık 10 ila 15 yıl sonra hazır olacak. Bununla birlikte otomobilin iç tasarımında kullanılan malzemeler geri dönüştürülmüş plastikten ve vegan deriden oluşuyor.
Şirket, 470 beygir güce sahip Vision AVTR’nin 700 kilometreye kadar tahmini sürüş menzili olduğunu belirtiyor. Mercedes-Benz gibi büyük otomobil üreticileri son dönemlerde karbon ayak izini azaltma konusunda uzun vadeli hedefler belirliyor. Her ne kadar Vision AVTR bir konsept otomobil olsa da Mercedes-Benz’in sürdürülebilirlik ve karbon ayak izine azaltma vizyonunu gösteriyor.
Görsel: Twitter, Mercedes-Benz Motor1