Web Summit 2020’de ara sıra da olsa hayatta salgınlar, virüsler ve aşılar dışında da bir şeyler olduğunu hatırlatacak, geçtiğimiz yıllardakine benzer konuların konuşulduğu oturumlar da oluyor. Ne gibi mi? Örneğin, dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid‘in kurduğu Zaha Hadid Architects‘in yöneticisi Patrik Schumacher’in bizlere nefis mekanlar gösteren bol görselli sunumu gibi.
Konferansın -bana göre- en ilginç içeriklerinden biri olan “The fusion of urban and virtual spaces” isimli bu tek kişilik oturum/sunum; geçirdiğimiz dijital dönüşümün mimariye olan etkilerini ele alıyor. Kentsel mekanlarla dijital veya sanal mekanları bir arada değerlendiren sunum, sıradışı mimari projelerin görüntüleriyle renkleniyor.
Akışkan, kesintisiz mekanlar
Schumacher diyor ki, bugün artık sanal ile gerçeği entegre etme zamanı. Artık katı çizgiler, keskin yapılar yerine dijital dünyanın akışkan yapısını izleyen mekanlar ön plana çıkıyor. Duvarlar kalkıyor, yerine bağlantılar geliyor: Köprüler, geçişler, iç içe geçmiş alanlar… Açık alanlar kesintiye uğramıyor, birbiri ardına gelerek devam ediyor. Yüksek binalar ortadan açılıyor, köprülerle geçiş sağlanıyor. Kısacası; tıpkı dijital dünyanın ve web ortamının yapısında olduğu gibi burada da ana fikirler kesintisizlik, akışkanlık, bağlantı, iletişim…
Projelerde mobilyalar da aynı akışkanlıkta. Öğrenen robotik teknolojilerle donatılmış eşyalar insanların davranışlarını öğrenip ona göre tepki veriyor. Her şey değişen çağın gerekleri düşünülerek tasarlanmış. Uzaktan çalışma sisteminin pandemi sonrasında da en azından evden çalışanlarla iş yerindekileri harmanlayan bir model olarak devam edeceğini söyleyen Schumacher, bu yeni mimari anlayışın sanal katılımı teşvik ediyor olacağına dikkat çekiyor. Tüm cam yüzeylerin ekrana dönüşmesi ve uzaktan bağlananlarla orada olanları buluşturan karma toplanma alanları, geleceğin takım çalışmasının nasıl olabileceğine dair ipuçları sunuyor.
Gerçek bir dijital ikiz
Yeni dünyanın mimari projeleri yeni dünyanın teknolojileriyle test ediliyor. Sanal gerçeklik simülasyonlarıyla yaratılan modellerin içine giriliyor ve gerçeği birebir yansıtan bu simülasyonlarla “gerçek bir dijital ikiz” yaratılıyor. Avatarlar aracılığıyla mekanlar içinde 2. bir yaşam başlıyor. O dünyanın içinde, o dünyada gerçekten var olan insanların simülasyonları arasında geziliyor, hem binayla hem insanlarla etkileşime geçiliyor. Böylece henüz yaşayanı olmayan bu binalar sanal olarak yaşayan yerlere dönüşüyor.
Bu fikirler şu anda oyun mekanlarında yer yer uygulanıyor. Ancak bu kadar kapsamlı olarak, yüksek mimari yaklaşımla iş dünyasına henüz taşınmamış. Dolayısıyla bu mekanlarda çalışmaya başlamamıza ya da dünyada örneklerini görmemize biraz daha zaman var. Ancak Schumacher, bunun çok da uzun sürmeyeceğini, yakın gelecekte bu mimari anlayışla tasarlanmış mekanlar göreceğimizi söylüyor.
Görsel: Web Summit