Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Kentsel Dönüşümün Etkilerini Sorgulayan GIF’ler

Kentsel Dönüşümün Etkilerini Sorgulayan GIF’ler

Gizem Güvendağ, eski binaları illüstrasyonla tasvir ederek GIF'lere dönüştürdüğü projesinde kentsel dönüşüme dair sorular soruyor.

İllüstratör Gizem Güvendağ çalışmalarında kentsel dönüşümün etkilerini inceliyor. Olumlu bir şey olması gereken kentsel dönüşüm acaba uygulamada bizler için gerçekten olumlu bir şey oldu mu? Yoksa sadece “eski püskü yapılardan gıcır gıcır anlamsız yapılara geçiş” dönüşümü mü yaşıyoruz?

Gizem Güvendağ, kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarını şöyle açıklıyor: “Son zamanlarda özellikle İstanbul’da, yaşadığımız kentsel dönüşümün bir sonucu olarak inşaatlardan ve hafızamız olan yapıların yıkılmasından etkilenerek ortaya çıkardığım iki projem bulunuyor. İlki (Islands On The Sky) mahalle mahalle dolaşarak fotoğrafladığım tarihi evlerin illüstrasyonunu ve GIF animasyonunu yaptığım projemdir. İllüstrasyonlarda evleri mahallerinde son kalan evmiş gibi betimliyorum. Animasyonlarımda o evlerde olabilecek sürreal durumların oluşumunu anlatıyorum. Diğer projem ise “Çarpık şehirleşmeye ve inşaata maruz kalmamız hayal kurmamıza engel mi?” sorusuna cevap olarak yaptığım bir illüstrasyon serisi.”

Kentsel dönüşüm noktasına haberin başında da belirttiğim gibi, insan yaşamını güvence altına almak amacıyla geldik. Yakın geçmişimize şöyle bir bakalım. 1999’da yaşanan Marmara Depremi ile toplumun afet konusundaki farkındalığı biraz olsun yükseldi. Toplum hafızası depremleri unutmaya yeltendiyse de afetler kendini unutturmadı ve 2011’de yaşanan Van Depremi, içinde yaşadığımız yapıların ülkenin batısından doğusuna güvenli olmadığı bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı. Depremle birlikte bu binaların yapımından ve denetiminden sorumlu kişilerde; etik yaklaşımın, vicdanın ve insan yaşamına dair saygının bulunmadığını da görmüş olduk. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesiyle ilgili kanunun 16 Mayıs 2012’de TBMM’de kabul edilmesinin ardından sokaklarımızda inşaat yıkım ve yapım seslerine katlanmak durumunda kaldık. Kentsel dönüşümün en yoğun olarak gerçekleştiği İstanbul’da gürültü ve çevre kirliliğine bir de inşaatların yarattığı ses ve çevre kirliliği eklendi. Hala devam eden hatta bazı illerde yeni yeni başlayan dönüşümle birlikte yeni yapılar sakinleriyle buluşuyor. Tüm bunların da ötesinde kentsel dönüşümle ilgili insanın sorgulamadan edemediği pek çok şey var. Örneğin yeni yapıların gerçekten depreme dayanıklı olup olmadığı aklımı oldukça kurcalıyor. Madem geçmişte etik anlayışın dışına çıkıldı, şimdi de aynı şeyin olmadığını nasıl bilebiliriz? Bu kadar çok sayıda inşaatın aynı anda yapılması çevre üzerindeki olumsuz etkilerin de aşırılaşmasına ve iklim değişikliği nedeniyle yaşanan afetlerin artmasına neden olmayacak mı? Türkiye’de yapımında asbest kullanılmış 7 milyon kadar bina olduğu tahmin ediliyor ve bunların tedbirsiz bir şekilde yıkılıyor olması asbest solunması anlamına geleceğinden kanser riski yaratıyor. Yeni yapılarda şehir dokusuna uyumu sağlayacak estetik kriterlerin izlendiğini de pek göremiyorum açıkçası. Duruma estetik yönüyle baktığımızda, eskiden “ruhu var” diyebildiğimiz yapılarımız, sokaklarımız, şehirlerimiz vardı. Artık Gizem Güvendağ’ın da ifade ettiği gibi bunu söylemekte zorlanıyoruz.

Gizem Güvendağ’ın Islands On The Sky projesindeki çalışmaları:

Katlanır Ev, Samatya, 2015

Folding house #animation #2danimation #toonboom #house #hey_explainninja @totheanimation #urbanlegion

A post shared by Gizem Güvendağ (@bak_bi) on



Bulut Evi, Kuzguncuk, 2015



Dalgalı Ev- 1, 2015, Samatya


Dalgalı Ev-2, 2015, Samatya


Çamaşırlı ev, Fikirtepe, 2015


Çiçek Açan Ev, Fikirtepe, 2015

Görsel: Gizem Güvendağ