Şehir yaşamı içinde köpekleriyle birlikte yaşayan insanlar için, durum evcil hayvan olarak değil bir arkadaş, bir evlat olarak bağ kuruluyor. Hayvanseverler hayatını paylaştığı canlılarla birlikte, onlara ve nicelerine yardım etmeye çalışıyor. Aynı çatıyı paylaştığınız köpek, herhangi bir sebepten ötürü kaybolduğunda ise adeta insanın dünyası başına yıkılıyor.
Köpeği Gofret’in kaybolmasıyla Ceyda Keçeli, sosyal ağlardan iletişim kurarak Gofret’i aramaya başlıyor. Fakat bu talihsizlikle birlikte daha büyük bir oluşum da filizlenmeye başlamış. Kayıp Köpek Türkiye, Nisan 2013’te kurulan ve o günden bugüne kadar birçok kayıp köpeği sahipleriyle buluşturan gönüllü bir platform. Twitter’da 17 bin, Facebook’ta 14 bin takipçisi ve birkaç önce yayına giren internet sitesiyle birlikte kayıp, sahipsiz, yuva arayan hayvanlar için kocaman bir aileye dönüştü.
Biz de Ceyda Keçeli ile Gofret’in hikayesiyle başlayan ve onlarca kayıp köpeğin bulunmasını sağlayan Kayıp Köpek Türkiye hakkında bir röpotaj yaptık.
Kayıp Köpek Türkiye nasıl kuruldu?
Yazlığımızın bulunduğu sitede, tüm ailelerin ortaklaşa baktığı Gofret isminde bir Border Collie’miz vardı. Sürekli gezer, mahallenin köpekleriyle birlikte dolaşırdı. Komşumuzun tayini çıkınca ev boşaltıldı ve Gofret de bizimle yaşamaya başladı. O geziyor, dolaşıyor biz de onunla yaşamaya alışıyorduk. Fakat bir gün yemek saati geldi ve Gofret’i göremedik. Bir süre daha ortaya çıkmayınca aramaya başladık. Sokak sokak gezip ilanlar yapıştırdık. 3 gün geçtikten sonra annem, yanımızdaki evden gelen sesleri duydu. Meğer, boş evi göstermeye gelen emlakçı evden çıkarken Gofret’in orada olduğunu fark etmeden evi kilitleyip çıkmış.
Bu olaydan sonra Twitter’da sıkça gördüğüm kayıp ilanlarını daha geniş kitlelere ulaştırmak ve benim yaşadığımı başkalarının yaşamaması için @kayipkopek isminde bir hesap açtım. Twitter’da gördüğüm kayıp köpek ilanlarını Retweet etmeye başladım. Hesabın bilinirliği arttıkça takipçi sayısı da artmaya başladı. Başka hesaplar veya kişiler doğrudan Kayıp Köpek’le iletişime geçip acil durumları haber vermeye başladı. Başka hayvansever hesaplar, barınak ziyaretleri gibi gelişmeleri de duyurmaya başladım.
Twitter sayfası Mayıs 2013’te 200 – 300 takipçiye ulaşınca Kayıp Köpek platformunu devam ettirme kararı aldım. Haziran başından sonra Gezi Parkı’na insanlar köpekleriyle birlikte gelip kalmaya başlamıştı. Ve o zaman da Gezi Parkı’nda kaybolan köpeklerle ilgili birçok tweet görmeye başladım. Gezi’de kaybolan köpeklerin ilanlarını paylaştıkça takipçi sayısında hızlı bir yükselme oldu. Böylece sayfanın ulaştığı kitle de bir anda genişledi.
Kayıp ilanlarının yayınlanması ve duyurulması nasıl gerçekleşiyor. O günden beri tek başınıza mı yönetiyorsunuz sayfayı?
Kayıp Köpek Türkiye, hayvanseverler arasında bilinen ve kayıp, yuva arayan, sahipsiz köpeklere yardım için ziyaret edilen bir platform haline geldikçe gelen ilanların sayısı da arttı. Fakat gelen ilanlar genelde “Köpeğim kayboldu lütfen yardım edin.”, “Köpeğim kayıp paylaşır mısınız?” gibi kilit bilgilerden yoksun ve dağınık oluyordu. Bunun için bir belirli standartlar belirleyip ilanın en etkili yayılacağı formatı belirledim. Köpeğin kaybolduğu il, ilçe, yaş, cinsiyet, ırk, iletişim numarası ve fotoğraf bilgilerini mutlaka belirleterek Kayıp Köpek Türkiye olarak bir standart oluşturdum. Bu bilgiler olmadığında köpeği tanımak da doğru bilgiyi doğru kişiye ulaştırmak da imkansız oluyor. Özellikle iletişim adresi ve fotoğraf gibi kilit bilgilere mutlaka ihtiyaç duyuyoruz.
Gofret’in kaybolması ve benim Twitter hesabını açmamın üzerinden 2 sene geçti. Bu sene içinde ilan ve takipçi sayımız arttıkça tek başıma bunların hepsine yetişemez oldum. Bir yandan tam zamanlı çalıştığım için bu ilanların yayına alınması ve editoryal düzenlemelerin yapılması için gönüllülere çağrıda bulundum. Şu anda 6 kişilik bir ekiple kocaman bir aile olarak Kayıp Köpek Türkiye üzerinden mutlu sonlara ulaşmaya çalışıyoruz.
Genellikle hayvanseverler iletişim için sosyal medyayı kullanıyor. Fakat Kayıp Köpek Türkiye’nin bir de internet sitesi var. Burada süreç nasıl ilerliyor?
İnternet sitemiz aslında Twitter ve Facebook hesaplarımıza göre biraz daha genç. Başta Twitter’daki akışı internet sitesine aktaran bir araç kullanıyorduk. Fotoğraf albümüne benzer bir arayüz oluyordu. 2 ay önce ise internet sitemizi yeniledik ve orayı da bir portala dönüştürdük. Hem Kayıp Köpek Türkiye hakkında detaylı bilgiler yer alıyor, hem de kullanıcılar kendi ilanlarını kendileri açabiliyor. Böylece ilanların yayınlanma hızı arttı ve zamanımızı daha verimli kullanabiliyoruz.
Köpeklerin kaybolmasının en büyük nedeni nedir? Bunların önüne geçmek için neler yapılabilir?
Köpekler için şehirde yaşamak oldukça zor bir durum zaten. Otomobil, kamyon veya havai fişek gibi ani sesler köpekleri korkutup normalde yapmayacağı şeyleri yapmasına neden olabiliyor. Kayıp Köpek Türkiye’ye gelen kayıp ilanları arasında bu etkenlerle birlikte en çok karşılaştığımız durum köpeklerin tasmasız gezdirilmeleri. Sokak arasında, dışarıda aniden bir uyarıcıyla veya başka bir köpeğin kokusunu alarak uzaklara gidebiliyor.
Kayıp köpekleri ise bulmanın en kolay çözümü tasmalarına takılan isimlikler ve üzerindeki telefon numaraları. Bu konudaki farkındalığı arttırmak için Anadolu Pet ile işbirliği yaparak Tasmamla Kaybolmam kampanyasını başlattık. Yaklaşık 2 hafta içerisinde, 1000’den fazla başvuru aldık. Başvuran yapan herkese üzerinde kedi veya köpeğinin ismi, telefon numarası ve ilçe bilgilerinin bulunduğu isimlik hediye ettik. Kedi ve köpeklerin isimliğinin olması kayıp köpeklerin bulunma süresini inanılmaz hızlandırıyor.
Görsel; Kayıp Köpek Türkiye
Yeni açılan internet sitenizle birlikte mutlu sonla biten hikayelere de yer vermeye başladınız. Bu güzel hikayelerden birkaçını paylaşır mısınız?
– Tabii ki! Bu hikayeler aslında Kayıp Köpek Türkiye’nin en büyük motivasyonu. Bir hikaye var ki beni çok etkilemişti. Ben Kurtköy’deki bir şirkette çalışıyorum. Birçok arkadaşım da hayvansever olduğumu ve Kayıp Köpek’in kurucusu olduğumu biliyor. Bir arkadaşım gelip “Ceyda kapıdaki Golden’ı gördün mü?” diye sordu. Yanına gittiğimde marketin önünde sahibinin yanındaymış gibi kıpırdamadan yatıyordu. Hiç kıpırdamadığı için cinsiyetine de bakamadım. Kayıp Köpek’ten ilan verdim “Kurtköy’de sahipsiz Golden Retriever bulundu.” diye. Çok uslu çok güzel bir köpek olduğu için sahiplendirmeye de olumlu bakıyordum.
İlanı yayınladıktan kısa süre sonra telefonum çaldı, birisi sahiplenmek istediğini söyledi. Ben de en azından gün sonuna kadar bekleyelim belki sahibi çıkari dedim. 1,5 saat sonra telefonum çaldı. “Merhaba benim kaybolan köpeğime çok benziyor o olabilir mi acaba?” dedi telefonun diğer ucundaki Murat Bey. Nerede kaybettiğini sorduğumda ise Silivri dedi. Başta çok şaşırdım çünkü İstanbul’un iki ucu. Hatta bambaşka iki ayrı dünya Silivri ile Kurtköy.
Traş ettirdiğini söyledi Murat Bey. Köpeğin de traşlı olduğu belli. Fakat hala mesafeden dolayı inanamıyordum. Yarına kadar tutmamı rica etti benden. Fakat iş yerim olduğu için yarına kadar orada kalması sakıncalı olabilirdi. Gün içerisinde gelip bakması konusunda rica ettim. Yoksa sahiplendirmeyi düşünüyordum hayvansever birine.
Murat Bey, iki saat içinde Silivri’den Kurtköy’e geldi. Ben de bekliyorum bir taraftan ne olacak diye düşünerek. Murat Bey geldi, “Tarçın” dedi. Yerinden kalkmayan kımıldamayan Golden, bir anda uçtu üzerine. Sahibinin üzerine atlıyor, zıplıyor, oyunlar yapıyor. Biz de merakla bekliyorduk kavuşmayı, hepimizin gözleri doldu bu olayla.
Tarçın
– Bir başka hikaye de, Ahmet Bey sokakta bir köpek görüyor. Önce evin önünde, sokakta besliyor. Biraz daha zaman geçtikçe eve alıyor. Daha önce de böyle bir tecrübesi olmamış hiç. Ahmet Bey’le birlikte yürüyüşe çıkıyorlar, vakit geçirmeye başlıyorlar. Kısacası tüm hayatını değiştiriyor köpek, Ahmet Beyin.
Daha sonra köpek bütün komutları anlayınca, çok da uyumlu olunca Kayıp Köpek’e ilan veriyor. Mucizevi bir şekilde önceki sahibi bulunuyor köpeğin. 1,5 senedir kayıp olan köpeğin ortaya çıkması iki taraf için de çok ilginç oluyor. Çünkü Ahmet Bey de 5 – 6 ay birlikte yaşıyor ve o da büyük bir bağ kuruyor. Sahibi küçük kız geldiğinde “Lady” diye seslendiğinde köpek kendinden geçmiş, heyecandan etrafında pır pır dönüyordu. Çok uzun bir süre ve köpeklerin kurduğu bağı doğrudan görme imkanım oldu.
Lady
– Köpek diye başlayan süreç muhabbet kuşu, tavşan, kedi diye çeşitlenerek ihtiyacı olan, zor durumda olan, süt anne arayan her canlıya yardım etmeye başladık. Mesela bir gün bir takipçim “Apartmanda muhabbet kuşu buldum, yayınlar mısınız?” diyerek mesaj attı. Kuşu bulan kişi kediyle birlikte yaşadığı için iki içinde zor koşullar oluşmuş.
İlanı yayınladıktan sonra birçok kişi aramaya başladı. Birisi de kuşumuz kaybolmuştu diyerek iletişime geçti bizimle. Akşam buluştuklarında kaybolan kuşlarının o olmadığı ortaya çıkmış ama yine de sahiplenmişler ve mutlu sona ulaşmışlar. Bir kuşun hayatını değiştirebilmek, mutlu yaşayabileceği bir yer bulmasına yardımcı olmak çok güzel bir duygu.
– Ocak gibi kar yağdığı dönem, birisi Husky cinsi Ponpon’u kaybetmişlerdi. Bir akşam haber geldi, Zincirlikuyu Metrobüs durağının orada bir tane sahipsiz Husky var diye. “Acaba bu kaybolan köpek olabilir mi? Ponpon olabilir mi?” düşüncesi geldi aklıma. Hem kayıp ilanı ve de sahipsiz köpek ilanı var yayında bu sırada.
Ponpon’un sahibi Avcılar’da oturuyor ve hava koşulları eşliğinde gece Zincirlikuyu’ya gelip bakması olanaksızdı. Bir şekilde eşini aradı, o geldi Zincirlikuyu’ya. Eşi de tek başına Husky ile iletişim kuramadı, bulamadı bir türlü. Twitter üzerinden inisiyatif alarak bölgedeki hayvanseverlere bilgi verdik ve bir anda 3 – 4 kişi oraya gelip aramaya yardımcı etti. Kar kış ortasında, o kadar insanın hayvan sevgisiyle aramaya çıkması ve Kayıp Köpek’in bu noktada aracı olması beni etkiliyor her zaman. Çok doğal, çok saf duygularla bir araya geliyor insanlar.
Husky’yi bulduğumuzda ise Ponpon olmadığı ortaya çıktı. Fakat onu da sahiplenip sıcak bir yere götürdüler. Karda dışarıda kalmaması için. Ponpon’u ise sonradan bulduk.
Ponpon
Manşet görseli, 6 Temmuz 2014’teki Kayıp Köpek Türkiye 1. yaş günü partisinden
Görseller; Kayıp Köpek Türkiye