Bugünlerde Teşvikiye’ye uğrayanlar modern mimarinin ikonlarından biriyle karşılaşacak. 20. yüzyıla damgasını vuran mimar Le Corbusier‘nin eserlerinden bir seçki, Cemal Emden‘in gözünden karelerle Galeri Işık‘ta sergileniyor.
Görsel kaynağı: Cotemaison
Kimdir bu Le Corbusier derseniz, İsviçre asıllı Fransız ressam, heykeltıraş, mobilya tasarımcısı, şehir plancısı, yazar ve mimar olarak tanımlanabilir.
Corbusier, 70’li yıllarda resim sanatındaki kübizm akımından oldukça etkilenerek bunun mimarlıktaki yansımasını araştırdı. Asıl ismi Charles Edouard Jeanneret olan mimar, erken dönemde yaptığı resimlerde kendi dedesinin adı olan Lecorbésier’i farklılaştırarak Le Corbusier mahlasını kullanmaya başladı.
Dönemin yeni malzemesi olan betonarme üzerine çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar geleneksel yapı pratiğindeki yığma binaların taşıyıcı duvarlarından kurtularak, Le Corbusier’in imzası sayılabilecek özgür plan sistemini ortaya koydu. Duvarların ihtiyaca göre yer değiştirebildiği bu sistemde, zeminden koparılan kütle piloti denilen narin kolonlar üzerine yerleştirildi. Ayrıca, taşıyıcı elemanlar olan kolonlar dış hattan içeri taşınarak bağımsız bir cephe elde edildi. Böylece pencereler eski evlerdeki gibi küçük olmak zorunda değildi artık. İstediği kadar uzatabildiği şerit pencerelerle mekanlar olabildiğine aydınlık ve ferah hale geldi. Dikdörtgen kütlelerin çatılarında tasarlanan bahçeler ile güneş ve temiz hava mimarlığın vazgeçilmez bir parçasına dönüştü.
Corbusier insan ölçeğine çok fazla kafa yordu. Da Vinci’nin altın oranı gibi insan vücudunun ölçülerini matematiksel bir sistematiğe oturtarak Modular‘ı oluşturdu ve tasarladığı mekanların ölçülerini bu sisteme göre belirledi.
Geleneksel bakış açısına göre oldukça farklı fikirleri vardı ve çağdaşları tarafından kaçık biri olarak görüldü. Bazıları onun binaları içinde yaşayacaklar için değil, diğer mimarları etkilemek için tasarladığını düşünse deiçin en önemli konulardan birisi 2. Dünya Savaşı sonrasında oldukça sağlıksız şartlarda yaşayan insanlar için, konut açığını hızlı ve ekonomik bir biçimde çözmekti. Bu anlamda dönemin parlayan ekolü endüstrileşmeden de etkilenerek, evi bir yaşam makinesi olarak tanımladı. Prefabrike ögeleri binalarda kullanmaya, zaman ve maliyetten tasarruf etmeye özen gösterdi. Tasarımlarının ruhsuz ve tek tip olduğu gerekçesiyle çok eleştirilse de, mimarlığı tarihi detayları kopyalamaktan kurtarma cesaretini gösteren vizyoner bir dahiydi.
Mimarlıkta modernizm, brütalizm ve pürizm akımlarını başlatarak 20.yüzyıla damgasını vuran Le Corbusier, son tasarım periyotunda ortaya koyduğu eserlerde, kendini eleştirip belirlediği kuralları kendisi yıkmaktan çekinmedi. 1910’larda çıktığı şark seyahatinde İstanbul‘a da uğrayan mimar, ölümünün üzerinden yarım asır geçmesine rağmen eserleri ve yayınladığı kitaplarla günümüz tasarım dünyasını etkilemeye devam ediyor.
Dünyaya kafa tutan ve kendi doğrularıyla mimarlığı yeni baştan yazan bu tanrı mimarı tanıma şansı bulacağınız “Çapraz Yansımalar/Mimarlık, Fotoğraf ve Metin“ sergisinde Cemal Emden’in fotoğrafları 16 akademisyenin yorumları eşliğinde sunuluyor. Serbest Mimarlar Derneği tarafından, Burcu Kütükçüoğlu küratörlüğünde düzenlenen sergi 8 Nisan’a kadar ziyaret edilebilir.
Görsel; Zeynep Özkoçak tarafından Bigumigu için