Facebook, Facebook Reality Labs’de (FRL) artırılmış gerçeklik için yeni bir bilek tabanlı etkileşim sistemi geliştirdi. Sistem, kullanıcının hareketler aracılığıyla uygulamalarla etkileşime girmesine olanak tanıyan kol saati benzeri bir cihazla çalışıyor. Bu cihaz sinyalleri doğrudan nöronlarda okuyabiliyor.
Sistem, dokunmatik veya düğme tabanlı arayüzlerin yerine geçebilecek bir potansiyel taşıyor. Dört bir yanımızın ekranlarla çevreli olacağı bir gelecekte ortam bilişimini mümkün hale getirmeyi amaçlıyor.
Hedef insanın bir cihaza erişmesini gerektiren her türlü denetleyiciyi veya sistemi kaldırmak
Cihaz, sinirlerimiz tarafından üretilen elektrik sinyallerini dijital komutlara çevirmek için sensörlerin kullanıldığı elektromiyografiye dayanıyor. Haberi gördüğünüzde ilk aklınıza gelen zihin okuma gibi bir işlev olabilir. Ancak bileklik tam olarak bunu yapmıyor. Asıl yaptığı şey, bir eylemi gerçekleştirirken beynin parmaklarımıza gönderdiği sinyali yakalamak. Bu sayede bir AR uygulamasıyla etkileşime geçmek için bir ekrana işaret etmeniz veya kaydırmanız gerekirse, bileklik bu sinyali yakalıyor ve ne yapmak istediğinizi biliyor.
Şirket, sistemin sanal bir nesneyi değiştirmekten elektronik bir belgeyi düzenlemeye kadar her şey için kullanılabileceğini belirtmiş. Bu yeniliğin temel hedefi, insanların bir cihaza erişmesini gerektiren her türlü denetleyiciyi veya sistemi kaldırmak.
Here’s some mind-blowing technology being developed by @boztank and his team for our AR glasses: wrist-based sensors that let you control devices using the same electrical motor nerve signals you use to move your handshttps://t.co/UsVsGA7tm6 pic.twitter.com/T6xZzfoEdM
— Mike Schroepfer (@schrep) March 18, 2021
Facebook’a göre insanlar gelecekte makinelerin çalışma şekline adapte olmak zorunda kalmayacak
PSVR ve HTC Vive gibi mevcut VR ve AR yapımcılarının ürünleri, hareketleri tanıyabilen el kumandalarına bağlı. Ancak Facebook’un geliştirmekte olduğu etkileşimler yalnızca düğmeleri tıklamak veya bir bildirimi hızlıca kaydırmakla ilgili değil. Şirket, kullanıcıların kelimenin tam anlamıyla sanal nesnelere dokunmasına ve bunları sanal alanda hareket ettirmesine izin verecek bir sistem geliştirdiğini vurguluyor. Facebook Star Wars göndermesi yaparak sisteme “The Force” (güç) adını vermiş.
Tüm bunların merkezinde elbette yapay zeka var. Facebook, insanların makinelerin çalışma şekline adapte olmak zorunda olmadığı bir gelecek öngörüyor. Bu anlayışın insan-bilgisayar etkileşiminin merkezinde olması gerektiğine inanıyor. Bilekliğin yanı sıra kullanıcının nasıl yazdığını (yazım hataları vb unsurlar da dahil) öğrenecek ve ardından yazma stillerine uyarlayacak sanal klavyeler üzerinde çalışıyor.
Şirket, kullanıcıların komutların ne zaman kaydedildiğini anlayabilmesi için bilek bandına dokunsal geri bildirim sağlayan haptikler de yerleştirmiş. Bu haptiklerin belirli eylemler ve bildirimler için özelleştirilebileceğini belirtiyor.
Facebook, bu teknolojinin hala ana akım bir ürüne dönüşmekten çok uzak olduğunu söylüyor. Henüz bunun ne kadar zaman alacağına dair bir detay da paylaşmıyorlar. Ayrıca, bu tür sistemlerle ilgili etik sorunları analiz edebilmek için “toplum düzeyinde katılım”a ihtiyaç olduğunu da vurguluyor.
Görsel: Facebook