The Walking Dead’in yaratıcısı Robert Kirkman, yapımcısı David Alpert ve Maker Studios‘tan Erin McPherson, The Wall Street Journal’den Mike Shields moderatörlüğünde yarattıkları formatın ve kurdukları iletişimin iskeletinden bahsetti.
Kirkman, Alpert ve McPherson’ın hikayesi yapboz parçalarını birleştirir gibi gelişiyor. Kirkman, The Walking Dead’i yayınladıktan sonra Alpert ile birlikte çalışmaya başlıyor ve çizgi roman, televizyon dizisine dönüşüyor. Pek çoğumuzun bildiği bu yapım sonrasında bu iki isim ortaya çıkardığı yaratıcı atmosferden etkilenerek Skybound‘u kuruyor. İkili bu marka altında hem yapımlarını besleyen hem de farklı fikirleri geliştirebildikleri bir alana sahip oluyor.
Görsel; Maker Studios
Maker Studios da yaratıcı insanları destekleyip fikirlerini ortaya çıkarması için çalışan ve kısa video formatında içerik üreten bir medya şirketi. Youtube’u Google satın almadan önce, yani dijital dünyanın değişim hızına oranlarsak asırlar önce Youtube’u ana mecra olarak seçip içerik sağlıyorlarmış. Şu anda iki marka partner olarak çalışmaya devam ediyor. Maker Studios’un küresel alanda Singapur, New York, Los Angeles, Londra gibi bir çok noktada ofisi bulunuyor.
Marker Studios ve Skybound’un yollarının kesişmesi ise kitaplarını yere düşüren üniversite öğrencisi gibi başlıyor. Alpert ve McPherson bu hikayenin öncesinde birbirini tanıdığı için iletişim frekansını bulmakta zorlanmamışlar. Ardından yaratıcı insanların yaratıcı fikirlerini ortaya çıkarabilmesi için neler yapabilecekler konusunda birlikte düşünmeye başlamışlar.
Dijital medyalara kısa metraj içerikler üreten ekip veri, meta, trafik ve kullanıcı alışkanlığı analizleriyle birlikte kullanıcıların talep edecekleri içerikleri onlar için üretmeye başlamışlar. Bunun benzer örneğini Netflix yapımı House of Cards‘da da görebiliyoruz. Bu yapım da kullanıcı verisini analiz edip izleyicilerin seveceği bileşenlerle ortaya çıkıyor.
Dijital medyanın markalara ve yapımlara sağladığı avantajlar arasında kullanıcılara yapımı tek taraflı iletmek yerine onlarla etkileşime geçerek iletmek yer alıyor. Bu yapımı onlara izletmek yerine izleyebilecekleri yapımların yelpazesini sunuyorlar. Böylece izleyiciler yapımları içgüdüsel ve yönlendirmeyle değil doğal taleplerle izliyorlar. Youtube yöneticilerinden Kate Alessi’nin geçtiğimiz yıl Kristal Elma‘da yaptığı konuşma da kullanıcı tercihlerinin Youtube üzerindeki etkisini ve değerini gösteriyordu.
Görsel; Maker Studios
Skybound ve Maker Studio birlikteliğinin meyvelerini de çizgi roman, “nerd” kültürü ve bunların popüler kültür üzerindeki yansımalarıyla görebiliyoruz. Youtube üzerindeki aramaları incelediklerinde benzer karşılıklara sahip olan nerd ve geek kelimelerini karşılaştırdıklarında nerd kelimesinin son bir yıl içerisinde çok daha fazla arandığı görülüyor. Bu nedenle yapımlarında da kullanıcıların bu talebine yönelik hareket ediliyor.
Nerd Court, “nerd rage” olarak tanımlanan hayranı olduğu yapımı savunan bireylerin savunmalarını mahkeme karşılığında yaptığı eğlenceli bir konsepte sahip. Bir diğer yapım olan Superfight ise aynı isimli absürd argümanlar üzerine kurulu kart oyunundan yola çıkarak hazırlanıyor. Hatta fikrin doğuşu da “Oyunu izlerken, oynuyormuş gibi eğleniyoruz. Bunu herkesin izleyebileceği bir forma sokabiliriz.” gibi basit bir önermeyle oluyor.
Maker Studios son olarak ana mecralarının Youtube olduğunu vurgulamaya devam etse de farklı mecraların sunduğu farklı imkanların içerik üreticiler, yapımcılar ve kullanıcılar için farklı maceralara dönüştüğünü vurguladı. Örneğin, Facebook’un dahili video sistemi, pek çok kişinin kullandığı sosyal ağ olduğu için parlıyor fakat Vine ve Instagram’daki zaman sınırlaması yaratıcılığı tetikliyor. Bağlam ve içeriğin örtüşmesi de kullanıcıların duygusal bağ kurmasını kolaylaştırıyor. Bir içeriği Facebook’ta paylaşma kararı verirken heyecan, ürperti gibi anlık duygular veya zeki görünme, politik mesaj verme gibi hisler ağır basarken iletişimi akış üzerinden kuruyor. Youtube ise Vlog, yani video blog konseptiyle kullanıcıların kendilerine yakın hissettikleri kişilerle karşılaşmalarını ve tanışmalarını sağlıyor. Burada içerik sahibi, ağın tamamına ulaşıp ilgilenen kişilerle etkileşime geçme şansı buluyor.
Her medya kendi kullanıcı kitlesini yaratırken içerik üreticiler de medyaları tanıyıp onlara uygun üretim yaptığı takdirde doğru iletişim seviyesini yakalamaları mümkün olacaktır.
Görseller; Bigumigu