Son olarak Samsung ile birlikte Oscar ödül töreni için hazırladıkları reklam filmiyle kendini kitlelere duyuran Casey Neistat çektiği videolar ile kendini seneler içinde tekrar tekrar duyurmayı başarmış bir isim. Geçtiğimiz yıl başında New York’a rekor seviyede yağan karla birlikte şehrin sokaklarında snowboard yapmasıyla, bu yılbaşını drone ile uçarak kutlamasıyla veya seneler önce bisiklet yolunun dışında bisiklet kullandığı için trafik ceza kesilmesi üzerine çektiği video ile kendinden bahsettirmeyi başarmıştı. SXSW’te ise bu yıl ilham verici bir sunumla hayat hikayesini ve düşünce yapısını anlattı.
35 yaşında olan ve New York’ta yaşayan Casey Neistat, lise eğitimini yarıda bırakmış ve bir anlamda ona söylenenleri dinlemeyip sürekli olarak burnunun dikine giden bir isim. Casey Neistat, düşünce yapısını ve geleceği planlama şeklini -daha önce birinden duyduğu ve hayatına adapte ettiği- Tarzan Methodu isimli fikir üzerinden yürütüyor. Daha önce yaptığı bir soru cevapta da bunu açıklayan film yapımcısı için durum kısaca şu şekilde, Tarzan’ın ormanın bir ucundan diğerine gideceğini varsayın. Varmak istediğini noktaya gitmek için sürekli olarak sarmaşıkları kullanacak ve doğrusal bir seyir izleyemeyecek. Kimi zaman yukarı, kimi zaman aşağı, kimi zaman sağa ve sola gidecek. Hayatında varmak istediği noktaya tek hamleyle varamayacak ancak her adımda biraz daha yaklaşacak. Ve bu sarmaşıklar da hayatın kendisini oluşturacak.
İlk kez bir arkadaşının düğün videosunu ücretli olarak çeken ve film yapımcılığından ilk kez böyle gelir elde eden Casey Neistat hayatındaki en önemli üç sarmaşığı SXSW’teki konuşmasında anlattı. Başlangıçta abisiyle birlikte kısa videolar çeken Casey, daha sonrasında bu programını, The Neistat Brothers’ı, HBO’ya sattı ve HBO Originals etiketiyle televizyon dizisine sahip olma unvanını kazandı. 2011’de çektiği 3×3 isimli filmle Cannes Film Festivali’nde yer aldı. Ve tüm bunlar bir film yapımcısının seneler boyunca hedeflediği varış noktaları arasında yer alıyor.
Televizyon için dizi yaratmak, Cannes’de yer alacak film yapmak gibi sarmaşıkların da yer aldığı Tarzan Method’u içinde Casey Neistat’ın hayatında büyük değişim yaratan üç videodan ilki, her şeyini riske atıp film yapımcısı olarak New York’a geldikten sonra -yukarıda da bahsettiğim gibi- bisiklet kullanırken bisiklet yolundan gitmediği için trafik cezası yemesi üzerine çektiği Bike Lane isimli videosu olmuş.
Bu video Casey’nin kendini film yapımcısı olarak duyurduğu ve büyük medya organlarında da göründüğü ilk iş olmuş. Bunun üzerine The New Times’dan bir editör onunla iletişime geçmiş ve bir süre The New York Times için içerik üretmiş. Bu sırada da masraflarını tam olarak karşılamasa da gelir sağlamaya başlamış. Bu süreç içinde geçtiği ikinci önemli sarmaşık, Nike ile 3 videoluk bir marka elçiliği anlaşmasına imza atması olmuş. Öyle ki belirli bir brief’e göre kendi istediği şekilde çekeceği üç video için markaya bütçe verirken sadece bir e-postanın içine rakamlar yazmış. Ne gider kalemler ne de bütçe ile yapılacakları yazmamış.
Marka verilen bütçeyi hemen kabul edilirse, yeteri kadar bütçe sunulmadığını vurgulayan Casey Neistat, iki videoyu brief’e uygun hazırlamış. Ancak 3. videoda -Nike ödeme planına da sadık kaldığı için- videoyu çekmek istememiş ve bütçenin tamamıyla başka bir şey yapmaya karar vermiş. Nike’de iletişimde olduğu kişi Alex Lopez‘e, senaryoya sadık kalmayacağını ancak çok güzel bir iş çıkaracağını söylemiş. Alex ise sonucun kendisini kötü bir konuma sokmamasını umarak kabul etmiş. Ortaya çıkan iş, Make It Count filmi, Nike’nin Cristiano Ronaldo ile yaptığı The Switch filmine kadar markanın en çok izlenen filmi olmuş.
Make It Count filminden sonra kişisel markaya dönüşen Casey Neistat’ın bir sonraki sarmaşığı spontane olaylar silsilesi sonucunda MIT’de öğrenci olarak kabul edilmesi ve sonrasında birçok teknoloji şirketinin bireyler üzerinden büyüyebildiğini görmesiyle okuldan ayrılıp Matt Hacklett ile birlikte kendi girişimini kurma yolculuğuyla başlıyor. MIT’deki bir profesörün 100 bin dolarlık yatırım yapmasıyla kurulan Beme, video mesajlaşma temelli bir mobil uygulama olarak hayata geçti.
Ofisinde geçen günlerin vlog’unu yaparak Beme’in promosyonunu yapmak için açtığı YouTube hesabı, Beme’den çok daha popüler olunca adeta iki hayatı bir arada yaşamaya başlamış. Ve hala yapmak istediği şeyleri yapmaya devam etmiş. Kasım 2016’da Beme’i CNN’e satan Casey Neistat, şirketini satma kararında yolculuğunun başındaki istediği yatma kararı yatıyordu. Çünkü satmama kararı da bu ideal iken, ikna olduktan sonra satmasını sağlayan da bu idealini koruyacağına ikna olması imiş. Şu anda CNN ile ne yapacağını bilmeyen ve bunu dürüstlükle dile getiren Casey, bunun cahillik veya bilgisizlik olmadığını bir strateji olarak konumlandırdığını söyledi.
Beme’in varlığı, bu sayede vlog çekmeye başlaması ve nihayetinde CNN’e satması sarmaşıklarından sonra günümüze, Casey’nin en önemli 3 videosu ve sarmaşığının sonuna geliyoruz. Samsung ile birlikte Oscar gecesi yayınlanan reklam filmi başından sonuna kadar büyük bütçelerle büyük filmlerle değil, kendi ölçeklerinde içerik üreterek internetin ve YouTube gibi platformların bu denli geniş ve katmanlı bir topluluğa sahip olmasını sağlayan tüm yaratıcılara teşekkür eden bir film hazırlamıştı. Casey Neistat, sunumunun sonunda Samsung’a ilk sunduğu kurgunun kabul edilmediğini ve ardından mikrofon ardından sunum yaptığı bu filme geçildiğini paylaştı. Ve gerçekte yapmak istediği filmi, 7 Mart’ta kendi kanalından yayınladı.
DO WHAT YOU CAN’T filmiyle birlikte sunumunu sonlandıran Casey Neistat’ın oturumundan geriye yaşam hikayesini de özetler nitelikteki “bildiğim en iyi şey en büyük riski almak” sözleri kaldı.
Bonus ise bir önceki günkü karşılaşmamız:
Sunumun tamamını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
Görsel: Casey Neistat, Bigumigu