Foursquare’in kreatif strateji yöneticisi Swen Graham, oturumuna Türkiye’nin çok güzel bir ülke olduğunu ve hatta burada yaşamak isteyebileceğini belirterek başladı.
Kariyerinin başlarında seçim çalışmalarında bulunduğunu, sonrasında ise Apple ve Foursquare’de çalıştığını söyledi. Bu kariyeri akışını duyanların ilk olarak her zaman “Ne alaka?” tepkisini verdiğini fakat seçim ve pazarlamanın aslında 2 ortak noktası olduğunu belirtti: İkna etmek ve hikaye anlatmak.
Verileri kullanarak yaratıcı hikayeler anlatmak günümüzde o kadar önemli bir hal aldı ki, bu sene gerçekleşen Cannes festivalinde ilk kez “veriye dayalı yaratıcılık” ödülü verildi.
Ancak bunu başarmak tabii ki o kadar kolay değil. Veri ile yaratıcılık bazen su ve zeytinyağı gibi bir araya getirilemeyen kavramlar olabiliyor. İşte tam bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor: Yaratıcılık nedir? Graham yaratıcılığı kısaca “problem çözme kabiliyeti” olarak tanımlıyor. Bunun çok geniş bir kavram olduğunu, geçmiş veriler ışığında farklı yollar deneyerek yoğun bir trafikten kaçabilme kabiliyetinin de bir yaratıcılık örneği olduğunu söylüyor.
Yaratıcılık kullanarak herhangi bir anlamlı hikaye haline getirilmeyen büyük veriler, sadece bir gürültüden ibarettir. Ancak bu verilerden tüketilebilir hikayeler ortaya çıkartırsanız, Graham’ın “küçük büyük veri” olarak tanımladığı veriye ulaşırsınız.
Foursquare Neler Yapıyor?
Verileri, kullanıcı açısından işe yarar hale getirmeye çalışıyor. Bunu yaparken de insanları, mekanları ve hareket unsurlarını baz alıyor.
Bunun en büyük örneği Foursquare’deki çıkartmalar. Aslında her çıkartma, kendi içerisinde bir veri havuzu barındırıyor. Mesela bar çıkartması, içinde sizin üst üste 3 gece bara gittiğinizi ifade ediyor. Bir başka örnek “geceden kalma” çıkartması. Eğer gece 2 gibi bir barda, sabah 9 gibi de iş yerinizde check-in olursanız, bu çıkartmanın sahibi oluyorsunuz. Foursquare sizin baş ağrısı çektiğinizi verilerle saptıyor ve sizi çıkartma ile ödüllendiriyor.
Bunun dışında, tamamen tercihlerinize göre öneriler sunuyor Foursquare. Mesela manzarayı seven biriyseniz, yeni bir bölgeye gidip arama yaptığınızda size manzarası ile ünlü mekanları öneriyor. Eğer sabah saatleri ise kahvaltı edebileceğiniz, öğlen saatleri ise kahve içebileceğiniz mekanlar karşınıza geliyor.
Başka bir konu da anlık bildirimler. Mesela bir restorana girdiniz, Foursquare oraya daha önce hiç gitmediğinizi fark ediyor ve size yemeklerle ilgili öneriler sunuyor. Foursquare, çalışmalarını tamamen bu konu üzerine yoğunlaştırıyor. Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus var: Sık bildirimlerle kullanıcıları sıkabilirsiniz.
Peki bu bildirimleri nasıl cazip hale getirebilirsiniz? Aslında basit. Kullanıcılara kişisel ve bağlamsal (çok ilgi gösterilen bir etkinlik bildirimi, bilinmeyen bir restorandan çok tutulan yemek önerisi vb.) içerik sunarsanız, bu onları muhtemelen sıkmaz. Ancak sürekli kampanya vb. şeyler için katılım almaya yönelik içerikler, kullanıcılar tarafından çok fazla hoş karşılanmayacaktır.
Yukarıda verileri kişiselleştirmenin ve eğlenceli hale getirmenin çok güzel bir örneğini görüyorsunuz. Videoda, spor salonu üyelerinin verileri açıkça bir ekranda gösteriliyor ve sporcular rezil olmak istemediği için daha fazla çaba sarf ediyor. Yani sizden elde edilen veri yine size yansıtılıyor.
Kristal Elma Verileri
Graham, sunumun sonlarına doğru son 2-3 yılda Kristal Elma katılımcıları ile ilgili elde ettikleri verilerin sonuçlarını paylaştı.
- Katılımcılar nerelerdendi? 21 farklı ülke ve 96 şehirden katılımcıya ev sahipliği yapıldı.
- En çok nerede konakladılar? Swiss Hotel, Çırağan Sarayı ve Martı İstanbul
- Eğlenmek için en çok nereleri tercih ettiler? Zeldazonk, Reina ve Tektekçi
Tüm bu bilgiler büyük verinin nasıl eğlenceli hale getirilebileceğini bizlere gösteriyor.
Graham, büyük veriden hikayeler ortaya çıkarmak ile ilgili aşağıdaki tüyoları vererek konuşmasını sonlandırdı:
- Veriyi kişiselleştirin.
- Bağlamsal içerik üretin. (Menüden bir yemek tavsiye edin. Tarihi mekan önerin.)
- Eğlendirin.
Görsel; Bigumigu