Sel felaketlerinin ardından yaşanan önemli sorunlardan biri, sel sularının içme sularını kirletmesi. Çünkü yüzeyde sürüklenen su, tüm çevresel kirliliği beraberinde taşıyarak temiz su kaynaklarına karışabiliyor. Bu risk gerçekleştiği takdirde sel bölgesindeki halk salgın hastalık ve zehirlenme gibi tehlikelerle karşı karşıya kalıyor. Daha geçtiğimiz ay Kastamonu’da yaşanan sel sonrası ne yazık ki bu kirlenme riskiyle karşılaşılmış, halk yetkililer tarafından bu duruma karşı uyarılmıştı. AquiPor Technologies ürettiği bloklarla, bu tür durumların önüne geçmeyi hedefliyor.
Amaç, yağmur suyu akışının kentlerde çevre dostu bir şekilde yönetilebilmesi
2015 yılında kurulan ve Washington’da faaliyet gösteren AquiPor Technologies’in misyonu, dünya çapındaki iklim değişikliği kaynaklı sorunlar için teknolojik çözümler üretmek. Şirketin ürettiği bloklar, zemin tarafından emilemeyen yağmur suyunu tutarak ve filtreleyerek bu suyun yaratabileceği kirliliği önlüyor.
Aquipor yaptığı işi, “yeni nesil yeşil altyapı mühendisliği” olarak tanımlıyor. Şehirlerde yağmur suyu yönetimi ve sızma sistemleri için mühendisler tarafından tasarlanmış inşaat malzemeleri geliştiriyorlar. Girişimin sunduğu ana ürün, yukarıda bahsettiğim beton benzeri geçirgen bloklar. Bu malzeme yüzeyde akan yağmur suyunu emerek bu suyun içinde bulunan kir, döküntü ve partikül kirliliğini filtreliyor. Ürün, yağmur suyu akışının kentlerde çevre dostu bir şekilde yönetilebilmesi için tasarlanmış.
Bloklar, filtreledikleri suyu doğal olarak su depolayabilen geçirimli jeolojik katmanlara gönderiyor
Şirket sosyal medyadaki paylaşımlarında, blokların yalnızca kaldırım döşemek için kullanılmayacağını, aynı zamanda evlerde de (sanırım bahçe ve benzeri alanları kastediyorlar) kullanılabileceğini belirtmiş.
Kentlerde zeminde kullanılan sert malzemeler, geçirgen olmadıklarından fazladan su akışı yaratıyor. Bu durum, yağmur suyunun yeraltı su kaynağına giderken daha fazla kirletici toplamasına neden oluyor. AquiPor’un blokları, partikül kirliliğinin temiz su kaynaklarına ulaşmasını önlerken aynı zamanda yağmur suyunun temizlenmiş şekilde bulunduğu yerdeki geçirgen zeminlere karışmasını sağlıyor.
Bloklar filtreledikleri kirleticileri yüzeyde tutarak bunların temizlenmesini de kolaylaştırıyor. Altlarına ek drenaj sistemleri kurulmadan suyu doğal olarak akiferlere (önemli miktarda suyu depolayabilen geçirimli jeolojik birimler) geri dağıtıyor. Bu sayede, çevredeki alanlarda su baskınlarını da azaltıyor.
Bloklar, aşırı su akışını azaltarak ve kirliliği hapsederek büyük ölçekli sel kirliliğinin önlenmesine katkıda bulunuyor. Özellikle nehirlerin yakınındaki sele eğilimli alanları ve binaları korumak için iyi bir malzeme olduğu belirtiliyor.
Bloklar, küresel CO2 emisyonlarının yaklaşık %8’inden sorumlu olan çimento fabrikalarında üretilmiyorlar. Farklı endüstrilerden toplanan atıkların kullanıldığı, geri dönüşümlü ve düşük karbonlu bir üretim sistemiyle yapıldıkları belirtiliyor. Ayrıca belirlenen alanlara yerleştirilmesi de günler değil, saatler içinde gerçekleştirilebiliyor.
Bloklar farklı uygulamalar için farklı gözeneklilik, geçirgenlik ve mukavemet aralıklarıyla özelleştirilebiliyor. Donma-çözülme senaryoları için daha gelişmiş versiyonları yapılabiliyor. Ayrıca malzeme, kendi ürün hatları için yeni bir teknoloji kullanmak isteyen beton blok üreticilerine lisanslanabiliyor.
Bu tür sürdürülebilir yapı malzemeleri ilginizi çekiyorsa ECOncrete’in biyolojik olarak geliştirilmiş bloklarına ve plastik atıklardan üretilen şu tuğlalara göz atmak isteyebilirsiniz.
Görsel: Instagram