Bauhaus eşitlikçi bir yaklaşıma sahip, modernizm eğitimi veren en önemli sanat okullarının başında geliyordu. Mimarlık ve endüstriyel tasarımda gerçekleşen modernist devrim 20. yüzyılın başlarında aristokrasi ve burjuvaziye ait kesimi ve onların anlayışlarını hedef alıyordu. Onların süs ve gösterişlerine inat dercesine yeni dünyanın tasarım anlayışı sadelik ve basitlikten yanaydı. Gereksiz detaylarla evler ve eşyalar yorulmuyor, böylece üretilen tasarım ürünleri ve sanat eserleri üzerinden kimse birbirine güç gösterişi yapamıyordu. Bauhaus ile birlikte tasarımın ucuz, kolay erişilebilir, işlevsel ve akılcı olması bir anda tüm o şatafatın önüne geçti.
Biçimlerde Eşitlik, E Biraz da Basitlik!
İkinci dünya savaşı sonrası özellikle ülkelerin ekonomik çöküşünün de katkısıyla Bauhaus dünya çapında bir akıma dönüştü. Tüm dünya artık bu akımın içerisindeydi. Herkes insanların emeğinin sömürüldüğü ya da daha çok zanaat gibi görünen ürünlerin yerine bir bakışta nasıl yapıldığını anlayabileceğiniz, basit ve geometrik tasarımları tercih ediyordu. Ve tabii endüstriyelleşmenin etkisiyle sadece iki alanda Bauhaus rüzgarı esmiyordu. Artık insanlara umut veren klasisizmden uzak yeni bir sanat ve estetik algısı da yaratılabiliyordu. Üretenler daha çok bu çağa ait hissedebiliyor ve eleştirilerini modernist bir yaklaşımla gösterebiliyordu. Geleneksel el sanatları, güzel sanatlar, tasarım, mimari ve teknoloji bu sayede insan için daha iyi çözümler üretebilmek adına bu akımın felsefesiyle yeniden yoğuruldu.
Gelecek yıl Bauhaus 100. yaşına basıyor. Almanya’da mimar Walter Gropius tarafından kurulan Staatliches Bauhaus, Nazi baskısından sadece 14 yıl açık kalsa dahi okuldan çıkan hocalar dünya çapındaki moderniteyi burada öğrendikleriyle, keşfettikleriyle yeniden şekillendirdi. Almanya’da 2019 yılında geçirilen bu modern yüzyıla ithafen bir çok tematik etkinlik yapılacak. Şimdiden etkinlikler duyurulmaya başlandı hatta. Adobe’un duyurduğu Adobe Hidden Treasures: Bauhaus Dessau de bunlardan biri.
Ustalar ve Öğrenciler Yeniden Birlikte
Adobe, dünyanın her yerinden tasarımcıyı, hatta bu hayale sahip herkesi bu okula bağlılığını göstermesi için bilgisayarlarının başına çağırıyor. Adobe’un font abonelik servisi Typekit üzerinden, seçilen ekibi Bauhaus Dessau Vakfı arşivlerinden kurtarılan yazı örneklerinden esinlenen beş yeni dijital yazı tipinin oluşturulması için davet etti.
Yazı tipleri bu ekolden gelen beş ustanın ve öğrencisinin adını yaşatıyor. Tipografi hocası Joost Schmidt için Joschmi, set tasarımı hocası Xanti Schawinsky için Xanti, mimar Alfred Arndt için Alfarn, tasarımcı Reingold Rossig için Reross ve Ressam Carl Marx için Carl fontları yeniden, yüzüncü yaşa özel yaratıldı. Beş öğrenci bu proje için ABD, İngiltere, Almanya, İsviçre ve Hollanda’daki prestijli tasarım üniversitelerinden seçildi.
Ünlü Alman tipografi tasarımcısı ve yazar Erik Spiekermann rehberliğinde beş genç, sararmış arşiv sayfalarının aralarına daldılar ve bu modern çizgileri Indiana Jones’un Kutsal Kase’yi araması gibi aradılar. Spiekermann, Adobe’un blogunda öğrencilerin Bauhaus arşivlerinde harfleri çizmek için bolca araştırma yaptığını belirtiyor. Okul kapandığında ve kapanmadan evvelki teknolojinin şartlarını düşünüp çalıştıklarını vurguluyor. Mesela Joschmi fontunu tamamlayan genç tasarımcı Flavia Zimbardi gerçekten de Joost Schmidt’in büyük bir hayranıymış. Arşivden sadece 6 harfinin çıktığı sanatçının tüm stencil tarzı font ailesini tamamlamanın hayatındaki önemli deneyimlerden biri olduğunu söylüyor.
Ayrıca bu güzel olayın bir de sonunda yapılan tasarım yarışması var. Yaratılan bu fontları kullanarak siz de kendi Bauhaus posterinizi ya da logonuzu tasarlayıp bu kültürün bir parçası olabilirsiniz.
Bauhaus ruhunu yaşatan bu seriyi daha detaylı bir şekilde Adobe’un blogundan ve Behance’inden inceleyebilirsiniz.
Görsel: Behance