13 Ekim-12 Aralık 2012 tarihlerinde gerçekleşmekte olan İstanbul Tasarım Bienali'nde dikkat çeken projelerden biri de Burak Arıkan'ın İslam Cumhuriyet Neoliberalizm adlı projesi. İstanbul’daki camilerin, cumhuriyet anıtlarının/müzelerinin ve alışveriş merkezlerinin yarattığı etki alanına göre birbirine bağlandığı üç farklı ağ haritasından oluşan projede; ilk olarak camilerin ezan seslerinin örtüşmesine göre oluşturdukları etkileşim alanının ağ haritasını inceleyelim:
*Haritaları tanımlayan metinler, görseller ve son yazı Burak Arıkan'ın sitesinden alınmıştır.
Bu harita ise cumhuriyet anıtlarının ve müzelerin kent içinde fiziksel yakınlıklarına göre ilişkilendirilmiş halini gösteriyor:
Son olarak AVM'lerin kapasitelerinin kentte erişebildiği alanların örtüşmesine göre ilişkilendirilmiş hali:
İslam Cumhuriyet Neoliberalizm
-Zeynep Gökay Üstün
Camiler, cumhuriyet anıt ve müzeleri ve alışveriş merkezleri… Bu yapılar günümüz Türkiye’si ve kent ekseninde etrafımızı çevreleyen, bize nerde olduğumuzu, hangi topraklara doğduğumuzu, nelere değer vermemiz ve neye inanmamız gerektiğini, neleri beğenmemiz ve bir özne olarak kim olduğumuzun sinyallerini veren, bizleri sürekli içine eklemlenmeye ve tecrübe etmeye davet eden fiziksel alanlar.
Kentin her alanında iştirak etmesek de duymaktan kaçamadığımız davetlerle karşılaşıyoruz. Her meydanda yükselen cumhuriyet anıtları, sıklıkla önümüze çıkan cumhuriyet müzeleri bize ulus kavramını hatırlatıp kendi söylemini yaşatırken; heybetli alışveriş merkezleri bizi amansız birer tüketici olmaya çağırıyor; formuna son derece alışkın olduğumuz belki de en sık karşımıza çıkan camiler ise bizi hem görsel hem de işitsel olarak tetikleyerek ne kadar güçlü ve köklü olduğunu hatırlatıyor adeta. Bu yapılar işlevsel veya fiziksel değerlerinin çok ötesinde, taşıdıkları ideolojilerin birer sembolü olarak, bizlere kent hayatımız içerisinde bir çok şekilde varlıklarını ve güçlerini anımsatıyor, günlük hayatlarımızda baki ve aynı zamanda taze kalıyorlar.
Her ne kadar kent mimarisinde yansımalar görece daha ağırbaşlı ve yavaş vuku bulsa da, ideolojilerin doğası gereği değişen denklemler kente de yansımakta. Fiziksel alanlar kolay eğilip bükülemese de aynı yapılara farklı anlamlar yükleniyor, öznelerin algıda seçiciliği değişiyor veya bazı yapılar basitçe terk edilebiliyor. Aynı zamanda yeni sembolik alanlar bir o kadar kolaylıkla inşa edilip yeni anlam bütünlüklerinin tanımı olarak yükselebiliyor.
Bu bağlamda İslam Cumhuriyet Neoliberalizm günümüz Türkiye’sinin en dirençli ve iktidarlı üç ana ideolojisini hedef almakta. Bu fiziksel yapıların kapsama alanları üzerinden birbiriyle kurduğu fiziksel ilişkileri bir ağ diyagramı üzerinde göstermek basitçe birer coğrafi haritasını çıkartmaktan çok daha kuvvetli bir argüman ortaya koyuyor. Sadece ne kadar çok sayıda ve sıklıkla kentin öznesini selamladıklarından öte, bu ideolojilerin sahip olduğu mekansal güçlerini ve sahip oldukları ağ örgüsünü analize açık hale getiriyor. Bu çalışma ile karşı karşıya kalan kentin öznesi, kendi yaşam alanı hakkında kritik bir görme ve anlama eylemi içerisine girebiliyor ve ideolojinin coğrafi haritasını görmenin çok ötesinde bu mekanların ilişkisel mantığının büyük resmi ile karşılaşıyor.