Reklamcıların hayatı bir noktada hep gözlemle alakalı oluyor. Arkadaşını, her zaman gittiği kahvecideki yan masasına oturan çifti, yolda sürekli gözüne çarpan yaşlı amcayı hep izliyor reklamcı. Bilinçli ya da bilinçsiz bu onun hayatının bir parçası oluyor. Kimileri meslek hastalığı der kimileri merak buna. Sahadaki gözlem yeteneğiyle masa başındaki yaratıcılık birleşince de markaların istediği şey oluyor zaten: güzel iş. Bazı reklamcılar sadece reklamla yetinmiyor. Reklamcıların kariyer planlarını değiştirerek yeni sektörlerdeki yolculuklarını eski reklamcı serimizde de inceliyoruz. Şimdi de yeni bir seriyle karşınızdayız: Reklamcı mı Influencer mi? Biz ikisini de yapma demiyoruz ama reklamcılara hangisini hobi olarak yaptıklarını soruyoruz.
Erhan Çırak da o tiplerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Sadece reklam yazarı olarak dijitalde bir şeyler yapmakla kalmayıp, aynı zamanda Twitter bir gaz ve toz bulutu olduğu zamanlardan bu yana sarkastik içerikleriyle akışlara düşüyor. Diğer yandan abisi ile birlikte endüstriyel mobilyalar ürettiği Kıymık adında bir markası var. Hatta yakın zamanda kendisi ve abisinin gençlere ilham veren hikayesini sizlerle paylaşmıştık. Şimdi de Erhan’ın karanlık mizahi tarafını sizlerle paylaşıyoruz. Markalardan bağımsız, sosyal medyadaki Erhan’ı. Yani @ortadunyasakini’ni. Twitter’da henüz RT hesapları ve botların olmadığı tarihlerden bu yana içerik üretiyor. 14.2 bin takipçisi var onlarla sarkastik espri ve tespitlerini paylaşıyor. Çok da uzatmadan internette ünlü olmak ve reklamcı olmak arasındaki farklar ve benzerlikler üzerine yaptığımız sohbetimize geçelim en iyisi.
Hobicilerde İkinci Durak: Erhan Çırak
Hangi markalarla çalıştın ve bu markalara hiç çalışmadığın ya da çalıştığın dönemde kendi hesabından bir paylaşım yaptın mı?
Nescafé, Akbank, Magnum, IKEA, Sabancı Holding, Nutella, Pınar, McVitie’s… diye gidiyor. Epey var. Zaman zaman olmadı değil. Arada kafama eserse yapıyorum. O işin içinde yer aldığım için memur zihniyetine bağlı olarak gelişen bir refleksle değil.
Troll dahi olsa internette takipçi sayısı yüksek hesapların markalara artısı ya da etkisi reklamlara göre nasıl oluyor?
Değişkenler söz konusu. Markanızın hedef kitlesi internette çılgın atan gençler ise, iletişim stratejiniz de örtüşüyorsa troller üzerinden gerçekleştirilen kurgular tüketicilerinizle duygusal bağ kurmanıza yardımcı olabilir. Ya da tam aksi… Influencerlar’a gelecek olursak çoğu organik açık hava panosundan farksız. Hayat tarzları ve personaları marka ile uyumluysa, üzerlerinde sırıtmıyorsa faydalı olma şansları var. Siz yine de gres yağ üreten bir markaysanız Burcu Esmersoy’a kişisel profilinden ürününüzü elinde tuttuğu ve sizi övdüğü bir Instagram post’u attırmayın. Paranızı çöpe atmanın daha saçma ve fantastik yolları mevcut.
Hiç senin geliştirdiğin bir projede influencer kullanıldı mı?
Evet ama Burcu Esmersoy’u kullanmamıştık.
Bir markaya yazar olmayı mı yoksa influencer olarak paylaşım yapmayı mı tercih edersin?
Az revizyon yiyeceğim seçenek hangisi ise ok’im ama markaların beni influencer olarak görebileceğini pek sanmıyorum. Hoş, kendim de görmüyorum ya, neyse. Yazar diyelim.
Türkiye’de takipçi sayısı yüksek bir reklamcıdan ajans tarafında beklentiler ne oluyor ya da beklenti olmuyorsa bu iyi bir şey mi?
Arada şakayla karışık “şunu RT’ler misin Erhancım ^^” monologları yaşanıyor ama nadiren. Beklentiler insanları hüzne boğuyor… Gerek yok sanki? Beklentisizlik iyi her halükarda.
Chanel için "kerane tatlısı"sından hazırladığım minimalist logo tasarımı. pic.twitter.com/mVxCQlnHFF
— Erhan Çırak (@ortadunyasakini) December 23, 2013
Hangisi daha kolay internette takipçi yükseltmek mi yoksa reklam izletmek mi?
Gün içinde 5754382 uyarana maruz kalan günümüz insanının 30 saniyesini ayırıp, tüm dikkatini yarattığınız reklama vermesi elbette daha zor. Markalar insanların eşi, dostu, kankası ya da tavlamak istediği bir karşı cins değil. Acı ama gerçek. Ha, bir de 20 liraya Instagram’da yüz binlerce Somalili takipçi satın alıp, Twiter Trending Topics’te akrostiş yazabiliyorsunuz.
Şaka yapmayan fenomen olmak zor. Ama markalar için de şaka yapmak kolay değil. Fenomen olarak bu konudaki görüşlerin ne?
Evet, Ortadoğu’da hayata gözlerimizi açtığımız için otomatik olarak komedyen ya da Ortadoğu Stratejisti olarak yaşamaya devam ediyoruz. Dolayısıyla mizahşörlük kaçınılmaz. Fenomen olarak bu konuda herhangi bir görüşüm yok ama. Fenomen değilim çünkü. Eski Twitter kullanıcılarından biri olarak ise şunu söyleyebilirim; Şaka mevzusu zor. Şaka yaparak insanlara bir şeyler satmak ise baya baya zor. Hele ki e-ticarate falan yönlendirmeli komikse.
Takipçi yükseldikçe kendine koyduğun sansürler oluyor mu? Otosansür mekanizman varsa nedir?
Takipçi sayım son 5-6 yıldır aynı olabilir, otosansür için yükselmesini beklemiyorum o yüzden. Kötü etkilenmemek için iç sesime dahi otosansür koyabiliyorum. Mekanizma şöyle;
– Bunu ifade etmem bana nasıl bir fayda sağlıyor mu?
– %98,7 oranında herhangi bir fayda sağlamıyor.
– Yan sekmeye geç.
– Oksijen kaynağı ve yatarlı testere fiyatlarına bak.
Erhan Çırak’tan Küçük Bir Seçki
Müşteriye ödüllük real time iş sunarken. pic.twitter.com/9JPTJSryVg
— Erhan Çırak (@ortadunyasakini) October 4, 2017
Sunumdan önce gidiş yolu ile ilgili müşteriden feedback alınan konkur sunumu .ppt'sini bu şekil açıyorum. pic.twitter.com/VKB7H80iOU
— Erhan Çırak (@ortadunyasakini) November 1, 2017
Hedef kitlemiz Afyonlu gay katolik taş fırın ustaları ama drag queenlere de seslenmek istiyoruz.
— Erhan Çırak (@ortadunyasakini) November 7, 2017
Yüzük tayfları ruh avında. pic.twitter.com/kK39GTaGUa
— Erhan Çırak (@ortadunyasakini) June 25, 2016
Bugün kendimi NOKIA Ceo'su gibi hissediyorum. pic.twitter.com/Opaz6e4g9P
— Erhan Çırak (@ortadunyasakini) November 4, 2016
Erhan’ı Linkedin, Facebook ve Twitter‘da takip edebilirsiniz. Ya da internette orta dunya sakini diye aratırsanız direkt bulabilirsiniz.