LeWeb’in kurucu ortağı Loic Le Meur’un açılış konuşmasıyla başlayan oturumun ilk konuşmacısı yoga uzmanı Irene Au (Operating Partner, Khosla Ventures) oldu. Etkinlikte yer alan meditasyon odasına atıfta bulunarak tüm salonu basit bir yoga egzersizi yapmaya davet etti. Katılımcılar; pantolon, gömlek, elbise gibi konferansa uygun kıyafetlerle geldiği için yoga yapmanın ne kadar elverişliği olduğunu düşünüyordu. Fakat Irene Au, “Ben de sizler gibi giyiniyorum. Bu nedenle basit bir esneme egzersizi yapacağız sadece.” diyerek yüreklere su serpti.
Etkinliğin ilk günündeki egzersize benzer bir uygulama sunan, Sierra Campbell sahneye çıkarak nefes alıp verme ritmimizi kontrol edip sadece nefesimizin akışını dinlememizi teşvik ederek bilgilendirmelerde bulundu. Beş saniye nefes alıp beş saniye tuttuk. Ardından yine aynı ritim ile geri verdik. Böylece nefesin akışı ile onun üzerinde ne kadar baskı yarattığımızı görme şansı bulduk.
Meditasyon deneyi ile konuşmasına son veren Sierra Campbell, sahneyedeki yerini Judson Brewer’a (M.D. Ph.D. Director of Research Center for Mindfulness, UMass Medical School) bıraktı. Günlük hayat içerisindeki alışkanlıklarımızın ve bağımlılıklarımızın aslında beynimizin çalışma mekanikleri üzerinde büyük önem taşıdığına dikkat çeken konuşmacı, Facebook kullanımının kokain kadar bağımlılık yarattığının altını çizdi. Yaşadığımız olayları ve başımızdan geçen durumları insanlarla paylaşma hevesimiz ve onların gönderdiği bildirimlerin modern bağımlılıklar arasında yer aldığına dikkat çekti. Sigara kullanımının da aynı noktalara dokunduğunu ve bu tip alışkanlıkların insanın kendini iyi hissetmesine sebep olduğu için beyinde hasret duygusunu öne çıkardığını söyledi. Bu nedenle sosyal medya ve sigara gibi alışkanlıkların fizyolojik ihtiyaçlardan ziyade beynin yönetimi altında kullanıldığının altını çizdi.
Meditasyon sırasında beynimizin yaşadığı süreci beyin dalgalarıyla açıklayan Judson Brewer, rahatladığımızı düşündüğümüz anda “Evet sanırım rahatladım, şu anda rahatlıyorum.” diyerek aslında süreci böldüğünü gösterdi. Bu hamleden sonra beyin sırasıyla “Tamam şimdi bunu düşünmeyip rahatlamalıyım.” ve “İnanılmaz! Şu anda gerçekten zihnimi boşalttım ve ilerleme kaydediyorum!” cümlelerini sıralıyor. Böyle olunca da her kontrol ve teyit aşamaları yaşamak istediğimiz anı baltalayan aksiyonlar haline geliyor. Hayatımıza kontrol edip düzenlemeye çalıştığımız tüm değişkenlere rağmen beynimizi kontrol etmeyip ona yapacağı işi bitirmesi için müsade etmek gerekiyor. Ancak bu sayede ortaya çıkacak sonucu azami noktaya taşıyabiliriz.
Beyni kontrol etmemizin üretkenliğimize yapacağı etkiyi vurgulayan Judson Brewer’dan sonra Christopher deCharms (Kurucu ve CEO, Omneuron ve Brainful) beynin hissettiği ve vücuda verdiği en büyük tepkinin acı olduğunu anlatan konuşmasına başladı. Acı, her insanın bireysel olarak yaşadığı ve ölçümlenemeyen bir parametre olarak hayatımızda yer alıyor. Acının kişiselliği ve her seferinde farklılaşması ile bunu ölçmek ve birime tabii tutmak bilimi ilerletecek bir metodoloji olmaktan çok uzak.
Gelecekten varsayımlar veya kehanetlerde bulunamayacağı belirten konuşmacı, sadece öğrendiği bilgilerin nasıl kullanılabileceğini anlatabileceğinin altını çizdi. Beyin, göz sayesinde aldığı bir veriyi çok farklı şekillerde işleyerek alternatif tüm sonuçları gözden geçiriyor. Ve bu sonuçların tamamını değerlendiriyor. Çünkü beyin kusursuz bir ürün değildir. Bu organ da tıpkı ortaya çıkardığı ürünler gibi hata payını bünyesinde barındırır. Otomobil ve uçaklar optimize tasarımlarına rağmen kaza yapabiliyor. Bilgisayarlar geldiği nokta ile bizi büyülese de her an kilitlenip bozulabiliyor. Tıpkı bu kusurlu tasarımlar gibi beynin kusuru da kronik ağrı, acı, depresyon, endişe ve bağımlılıktır.
Beyin dinamiklerini kontrol etmek ve çalışma mekanizması üzerinde hakimiyet kurmak yarattığı tasarım hatalarını giderme konusunda sıçrama noktası niteliğindedir. Brainful projesi ile bu konuda bireylerin kendini gelişmesini amaçlayan profesör, vücuttaki acıyı beyin denetimi ile çözerek sunduğu tedavi yönteminin etkisini irdeledi. Kronik hastalığı olan bireylerin bu acıdan sadece o acının varlığını beyinden çıkararak kurtulduğunu gösterdi.
Balta girmemiş bir ormanda var gücünüzle kaplan tarafından kovalandığınızı düşünün. Tüm odağınız oradayken ayağınıztakıldı ve bir anlığına düştünüz. O an, bileğinizdeki acıyı mı düşünürsünüz yoksa koşmaya devam etmeyi mi?
Görsel; LeWeb