Mural çalışmalarında OSMAN takma adını kullanan Ari Alpert’in Bossa Collective’in şehir güzelleştirme projesi kapsamında İbiza’dan davet alarak orada gerçekleştirdiği muralı daha önceden yazmıştık. Cihangir’de oturanların ya da semti ziyaret edenlerin köşede bir duvarda ya da bir elektrik kutusunda görebileceği serseri kedi imajının da (iCat) sahibi kendisi.
1975 yılında ABD’de doğan Ari, çocukluğunun bir bölümünü Londra’da da geçirdikten sonra yolu ailesiyle birlikte 1985’te İstanbul’a düşüyor. İlerleyen dönemde Boston Museum School of Fine Arts Üniversitesi’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra 2000 yılında yeniden İstanbul’a taşınıyor. Bir süre dj’lik ve serigrafi tişört baskıları yaparak geçimini sağlıyor. Ardından kendini reklam sektöründe buluyor.
Cihangir’deki Osman Amca için çok boyutlu bir proje
Fotoğraf, seramik, heykel ve takı tasarımı üzerine de çalışan sanatçı; sonraki dönemlerinde gravür, oyma, litografi ve baskı üzerine yoğunlaşarak kendini bu alanlarda geliştiriyor. Baskı, stencil, gravür ve duvar resmi çalışmalarıyla İstanbul’dan Bombay’a, New York’tan İbiza’ya kadar yurt içinde yurt dışında pek çok sergi, müze, bienal ve sanatsal projeye katkıda bulunan Ari; stencil ve gravür eğitim atölyeleri düzenleyerek bilgisini diğer insanlarla paylaşıyor. Cihangir’deki Osman Amca projesi de Ari’nin artık ustalaştığı gravür alanında çok boyutlu bir üretimin sonucunda ortaya çıkıyor.
Cihangir’e yolu düşenlerin görebileceği birisi Osman Amca. Etrafından kediler ve köpekler hiç eksik olmaz. Gücü yettiğince bölgedeki tüm hayvanları beslemeye çalışır. İnsanlara elindeki çiçekleri dağıtır. Son 10 senedir Cihangir’deki Osman Amca’yı belgeleyen Ari de linol baskı gravür portre serisi, iki kısa belgesel ve son olarak QR kodlu sokak sanatıyla hem Osman Amca’nın hayatına dokunuyor hem de sokak hayvanlarına bakan evsiz bir insana destek oluyor.
Bu projeyi kendisinden dinleme ve onunla konuşma fırsatı yakaladık. Keyifli okumalar!
Osman Amca sokak hayvanlarını ve insanları seven çok naif bir kişi
Osman Amca ile tanışıklığınız ne kadar eskiye dayanıyor. Hikayeniz nasıl gelişti ve bugünlere geldi?
Ari Alpert: Ben 1985 yılından bu yana Cihangir’de yaşıyorum. New York’ta doğdum, Londra’da yaşadım akabinde Türkiye’ye yerleştik. İlk geldiğim zamanlar Türkçe bile bilmiyordum. Cihangir o zamanlar biraz serseri bir yerdi, şimdi gördüğümüz Cihangir değildi. Ben bir yabancı olarak İstanbul’a özellikle Cihangir’e hayran kalmıştım. Özellikte sokakta yürüyüp geçen insanlar, esnaf, eskiciler, evsiz insanlar, sokak hayvanları hep ilgimi çekiyordu. Sokaktaki insanlar çoğumuzun dikkatini çekmiyor. Küçük tezgahıyla meyve ya da sebze atan insanlardan ürünümüzü alıp geçiyoruz. Oysa ki hepsi hikayesi olan insanlar. Osman Amca da onlardan biri. İnsanlara ve hayvanlara çok güzel davranan naif bir insan.
Son 10 küsür senedir Cihangir’de yaşayan Osman Amca’yı belgeliyorum. Kendisi sokak hayvanlarına bakıyor. Kendisinin ilk olarak linol baskı gravür portresini yapmıştım. Buradan elde ettiğim kazancın yüzde 10’unu ona veriyorum. Bu sayede ona destek olmuş oluyorum. Son olarak yaptığım sokak sanatında ise onun daha önceden çektiğim bir fotoğrafını sulu boya ile boyayıp wheatpaste tutkalla (ana maddesi su ve nişasta olan yapıştırıcı karışım) onun sokakta yaşadığı yerlere yapıştırdım.
Ari Alpert tekniği bir yana daha çevre dostu bir uygulama olduğu için projeyi bu yönde ilerletmiş
Osman Amca’yı merkeze alan bir proje yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Ari Alpert: Osman Amca ile her gün neredeyse karşılaştığımız için artık onun hikâyesini öğrenmek üzere telefonumda kısa bir kaç video çekmeye karar verdim. Pandemi daha yeni başlamıştı ve kendisini çok üzgün olduğunu görmüştüm. Birisi ile konuşmaya dertleşmeye ihtiyacı olduğunu fark ettim ve o an plansız bir şeklide çekmeye karar verdim.
Yanımda mikrofon olsaydı daha iyi olurdu ama sonuç itibarıyla spontane bir girişim olmuştu. Bu görüntülerden kısa bir video hazırlayıp YouTube hesabıma yükledim. Yakın bir zamanda annesini ve birkaç yakınını kaybetmişti Osman Amca. Videoda sık sık “o da öldü gitti” diyordu. Bu yüzden videonun başlığını öyle yaptım. Bu projeyi sonra Osman Amca’nın wheatpaste graffitisine entegre ederim diye cebime koydum.
Sprey boyadan ziyade wheatpaste yapmamım tekniği dışında bir başka sebebi ise malzemenin yaptığım duvarlara zarar vermemesi ve zamanla yok olması. Oldukça çevre dostu bir uygulama olduğunu düşünüyorum. İşi yaptığım videolara entegre etmek adına bir QR kod ekledim. Böylece sokaktan geçen insanlar Osman Amca’nın hikayesini de dinleme ve öğrenme şansı yakaladı. (Ari Alpert’in Osman Amca’yı konu edinen belgesellerinden ilkini aşağıdan ikincisini bu bağlantı üzerinden izleyebilirsiniz)
Linol gravür baskı tekniğinden bahsedebilir misin?
Ari Alpert: Fransızca’daki “gravure” sözcüğünden dilimize geçen ve matbaacılıkta da kullanılan bir teknik olarak gravür, sanatsal anlamda kazıma resim sanatını ifade eder ve “oyma baskı” olarak da adlandırılır. Linolyum; beziryağı, doğal reçine, mantar tozu, talaş, kalker ile sıvanmış, kendir dokumasından yapılan bir çeşit taban malzemesidir. Linol baskı tekniğinde, seçilen görsel materyal kesme bıçağı yardımıyla linol üzerine oyulur ve ardından matbaa mürekkebi ve merdaneler aracılığı ile boyanır.
Baskı işlemi sırasında oyulan yerler değil, yüksek kısımlar kâğıda geçer. Bu anlamda, oyma işlemini kâğıda geçmesini istediğimiz görselin negatifini esas alarak yapmak gerekir.
Projede bu tekniği tercih etme sebebin nelerdir?
Ari Alpert: Genellikle hep kullandığım bir teknik. Hem bir işi çoğaltma fikir hoşuma gidiyor hem de bu işleri daha uygun bir fiyata satabiliyorum. Sonuçta zengin olmayanların da sanatı elde etmesi ve bütçesini zorlamadan bir sanat eserini alması mümkün olmalı.
“Sokak sanatını ve teknolojiyi harmanlayarak günümüze uygun hale getirmek önemli”
Üzerine QR kod entegre ettiğin sokak sanatında uyguladığın teknikleri bizimle paylaşır mısın? Bu projeyi hazırlama aşamaları nasıl gelişti? Bu tekniği neden tercih ettin?
Ari Alpert: Yukarıda da bahsettiğim gibi Osman Amca’nın fotoğrafını önce resim haline getirip sulu boya ile boyadım. Osman Amca’nın her zaman oturduğu iki yer var. Ben de bu oturduğu yerde fotoğrafını çekmiştim. Bu görseli bilgisayarımda düzenledim ve çıktısını aldım. Bu çıktıyı sulu boya ile boyadım ve onun oturduğu yere tutkalla yapıştırdım. QR kod ile proje çok boyutlu bi noktaya evrildi. Bence sokak sanatını ve teknolojiyi harmanlayarak günümüze uygun hale getirmek önemli bir şey. Sonuç itibariyle yeni bir çağda yaşıyoruz. Ben 46 yaşındayım, benim zamanımda internet bile yoktu neredeyse.
Şimdi tekrardan yeni ozalitler yapmaya devam ediyorum. Bunların üzerinde QR kod değil de graffitiyi telefonla çektiğinde direkt olarak algılayıp videoyu kişiye gösteriyor. Bunu aslında yeni tip bir QR kod olarak düşünebiliriz. Eserlerine dijital bir boyut katmak isteyen sanatçılara artırılmış gerçeklik uygulaması sunan Artivive sayesinde görseli okutan kullanıcı videoya ulaşabiliyor. Siz de uygulamayı indirdikten sonra Osman Amca’nın siyah beyaz olan graffiti görselini tarayıp (aşağıdaki görsel) bu deneyimi bilgisayar başında da yaşayabilirsiniz.
Son yaptığın sokak sanatı hakkında onun fikirlerini alma imkanın oldu mu? Kendisi bu konuda ne düşünüyor bizimle paylaşabilir misin?
Osman Amca’ya yaptığım gravürü gösterme şansım oldu. Çok fazla reaksiyon alamadım ama bu durum benim için önemli değil. Onun başka dertleri var. Benim için önemli olan nokta şu ki sokakta yaşayan insanları fark etmemiz lazım. Onlara değer vermemiz gerekiyor ve bu değeri onlar öldükten sonra değil hayattayken vermemiz, onları anmamız gerek.
Bu arada benim de Osman adı ile yakın bir bağım var. Osman, Osman’ı çekti diyebiliriz. 2000’li yılların başında temeli atılan Osman Productions bir takma isimden ortaya çıktı. Her yerde duyabileceğiniz bir isim. Aslında bir yeraltı organizasyonu olan bu oluşumla birçok etkinlik gerçekleştirdik. Detayları burada bulabilirsiniz.
Uluslararası Sanal Engravist Baskıresim Bienali’ne de Osman Amca’nın baskı gravür işiyle katıldım. Yeni kendisi aslında dünyaca biliniyor diyebiliriz.
Bence özellikle pandemi döneminde sokakta yaşayan insanları desteklememiz gerekiyor. Osman Amca gibi hayvanlara da bakan evsiz insanları desteklemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Projemi bu bakış açısıyla da ele alıyorum.
Görsel: Ari Alpert