Austin’de ikinci gün oldukça erken ve çalışarak başladı. 10 Mart sabahı (muhtemelen bu yazı yayınlandığında 11 Mart akşamı olmuş olacak :)) hala öncesindeki uzuuun yolculuğun etkisini atlatamamış olmasın etkisiyle sabahın 5’inde birden uyandık.
Başladık sizin için gözlemleri yazmaya ve şu yazılar çıktı.
- Austin GP ve Prius'tan İlham Alan Bisiklet
- Brands as Patterns' – Dijital, markaların başına ne işler açıyor?
- Neden Mutluluk Yeni Geçer Akçedir?
Yazıları yazalım derken otelden çıkmamız 08:30 olmuştu. Aceleyle programa bakıp, Aygül’den ve sizlerden gelen isteklere göre revizyonlar yaparak , Yalçın ile oturum paylaştık. Mümkün olduğunca farklı programlara giderek daha çok içerik yakalamayı hedefledik.
2. gün artık herkesin şehre ulaşması ile kalabalık artmış ve sokakta karşınıza çıkan 2 kişiden biri SXSW badge taşır haldeydi.
Bu kalabalık'ın etkisi panellerde kendini göstermiş ve Integrating Brands into Social Television paneline girmeye çalışan ben, kapıda kalmıştım. Panel notlarını ayrıca paylaşacağım.
İçerideki koltuklar doldukta ve yere oturmak isteyenler de belirli sayıda içeri alındıktan sonra “çıkan olursa girebilirsin” (1in1out) sistemine geçiliyor. Ben de tam 09:30 da kapıda olmama rağmen bu sırayla karşılaştım.
the topic is hot! #socialtv 1in1out hall is packed. 50more people in the line #sxsw @sxsw u must have predicted this pic.twitter.com/r6yfDXFa
— Omer DIRI (@omerldiri) March 10, 2012
Önümdeki katılımcı gelmemin en önemli nedeni bu paneldi nasıl kaçırıım diye dövünürken. İçeri giremeyince de oturumun etiketi olan #socialtv takip ederek içeriği izledim ve ona da önerdim. Biz de dışarıda tartışarak, tweetleri yorumlayarak kendi çapımızda bir oturum yaparak, TVleri ve markaları kurtardık. Yaklaşık 40 dk sonra içeri girdiğimde ise karşılaştığım manzara içeri almamalarına hak vermeme neden olmuştu ve SXSW gerçekten başlamıştı.
That's why we were out #1in1out #socialtv #sxswi cc @burcusensoy @alemsah twitter.com/omerldiri/stat…
— Ömer Lütfi DIRI (@omerldiri) March 10, 2012
Sonrasında başka bir oteldeki diğer oturumda tekrar kapıda kalmamak için aynı otelde yan salondaki How Your Data Can Predict the Future oturumuna katıldım. Bu oturumda Saatchi&Saatchi NY’dan BWang “big data” kavramının pazarlamayı nasıl şekillendireceğini anlattı.
Özetle;
Artık yaptığımız her online hareket, evrenin akıllı sinir sistemi tarafından kaydediliyor ve bu bizim hayatı daha iyi anlamamız için devasa veri yığınları yartıyor. İçinizden o hayat başladığı günden itibaren kayıtta zaten ve beynimiz kullanamadığımız düşünüdüğümüz %90’ neyi sakladığını sanıyordun diye mi geçti? O başka bir sohbetin ve tartışmanın konusu.
Bu oturumdan sonra FourSquare Lounge'a bir selam verip ayaküstü sohbetle kahvelerini içerek Hilton’daki oturumlara yetiştim.
MIT Media Lab’in Investigating Social Mechanisms with Mobile Phones oturumunda mobil cihazlar kullanım davranışı ve offline sosyal hatıralarımız üzerine bir araştırma sunumu izledim. Mobil davranışlar üzerine araştırmalar yapmak isteyenler Open API'a sahip Funf kullanarak çok hızlı ve kolay bir şekilde araştırmalar modelleyebilirler.
Çok renkli bir panelist listesine bağlı olan Coolhunting and Coolfarming with Social Media oturumunda “Nasıl oluyor da bazı uygulamalar bize çok cool geliyor?” sorusunun cevabını aradık.
İnsanlari yere oturmaya ikna edecek kadar guzel iceriginiz var mi? Hall is packed #collfarming #sxsw #coolhunting twitter.com/omerldiri/stat…
— Ömer Lütfi DIRI (@omerldiri) March 10, 2012
90-9-1 kuralı günün tekrar hatırlatılan başlıklarından biri oldu.
Konu ile okumalar yapmak isteyenler için birkaç okuma linki;
Sonrasında günün yorgunluğu atmak için otele kaçış, hızla notları bir daha okumayla geçen saatler ve Istanbul’da buluşamayıp Austin’de keyifli bir sohbetle gün sona erdi. Gün İstanbul’un şehir olarak bizi yormasının gelişimimize çok zarar verdiği kararıyla sona erdi. Memleketi kurtarmıştık ve artık rahatça uyuyabilirdik.
ve kaleme aldığı tüm oturumları okumak için tık tık.