Her şey bu kadar endüstriyelleşmeden evvel spor daha serbest ve politikti. Özellikle 1960’larda dünya çapında büyük devrimci ayaklanmalar, kitlesel grevler, boykotlar ve sokak eylemleri oluyorken Olimpiyat Oyunları da protest duruşuyla adını 1968 tarihine yazdırmıştı. 1960’lar ABD’de siyah vatandaşların ırkçılığa ve baskıya karşı verdikleri hak mücadelesinin en ateşli zamanlarından. Malcolm X, 1965’te New York’ta toplantı salonunda kurşunlanarak öldürülüyor. 1968’de bir başla önemli kişilik Martin Luther King suikaste kurban gidiyor. Bu iki cinayetin dışında çok sayıda siyah Amerikan vatandaşı ya hayatını kaybetti ya da hapse atıldı. Geri kalanlarsa çok ciddi maddi sıkıntılar çekti. Günümüzde bu durum değişiyor olsa da yakın tarihte durum böyleydi.
Hal böyle olunca bundan tam 51 yıl önce Meksika’da gerçekleşen Olimpiyat Oyunları’nda Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumruklu pozları da akıllara ve tarihe kazındı. ABD hükümetinin o dönem en çok önemsediği atletizm dalında madalya beklediği sporcularının iki siyah atletleri olması bu protestoyu daha da anlamlı kılmıştı. Bu çelişki siyahileri sefalete mahkum eden o dönem Amerikasının suratına atılan çok sert bir tokattı.
Siyah Eldivenler, Çıplak Ayaklar
Hikayesi ise şöyle gerçekleşiyor. Yarışı ABD adına Tommie Smith kazanıyor, John Carlos’sa üçüncü oluyor. İkincilik kürsüsünde de Avustralya adına yarışan Peter Norman var. Tommie’yle John protestoyu yapmaya kazar veriyorlar ve Peter’a onları destekleyip desteklemeyeceğini soruyorlar. Peter hemen kabul ediyor ve üçlü protesto fikrini geliştiriyor. Ödül töreni başladığında birincilik ve üçüncülük kürsülerine Tommie’yle John yoksulluğu sembolize etmek için yalın ayak çıkıyor. ABD ulusal marşı çalmaya başlandığında da biri sağ, biri sol eline siyah deri eldiven geçirmiş bir vaziyette yumruklarını yukarı kaldırıyorlar. Peter Norman yumruğunu kaldırmıyor ama göğsüne “İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi” yazısını iğneliyor. Üç atletin de spor kariyeri o günden sonra zorlu bir şekilde bitiyor ama onlar tarih için insanlık adına ölümsüzleşiyorlar.
Los Angeleslı sanatçı Glenn Kaino, bu olayın ilerili nesiller için de ölümsüzleşmesini arzuluyor. Kendisi 2013 yılında ona ilham veren bir adamla tanımış ve protesto kavramı sanatçının hayatına girmiş. Bridge isimli çalışma, Tommie Smith’in tüm 1960 ırkçılığını selamlayan yumruğunu 100 metre büyüklüğünde bir alanda ölümsüzleştiriyor. Eser, cam elyafı ve çelik üzerine altın boya kaplama şekilde yapılıyor ve çelik iplerle tavana asılıyor. Altın madalya kazanan eşitliğe inanan bir sporcu için altın yumruğun değeri kim bilir ne kadardır. Kaino’nun çalışmaları, 2018 sonbaharında Atlanta’da bulunan High Museum’da sergilenecek.
Kaino bu unutulmaz kareyle bir arkadaşı vasıtasıyla tanışıyor. Arkadaşı ona Tommie’den bahsedip ikisini bir araya getirebileceğini söylüyor ve Kaino kendini bir anda Tommie’nin Atlanta’daki evinde buluyor. Tommie’nin evinde başlangıçta pek bilgi alamayan sanatçı ama gözlem yapma şansı yakalıyor. Tommie’nin evinin içerisindeki nesnelerle adeta bir zaman yolculuğu gibi olduğunu hisseden sanatçı buradan yola çıkarak Bridge’i yaratıyor. O yumruk anı her ne kadar dünya için sembolik olsa da aslında Tommie ve ailesi için çok kişisel de bir an.
Altın Madalya’dan Altın Yumruklar
Tommie ile görüşmeleri sonrası Kaino onu birlikte bir projeye ikna ediyor. Sanatçı Tommie ile birlikte uzunca bir süre yumruk şeklinin düzgün bir kalıbını çıkarmak için çalıştı. Defalarca yumruk anını canlandıran Tommie’yi kaydeden Kaino, bu çekimlerin sonucunda altın madalyadan yaratılmış bu yolu altın yumruklu bir yola dönüştürdü. Daha sonrasında kolları çoğaltmayı ve yolu uzatmayı hedefleyen sanatçı 100 metrelik bir alan yarattı kendine. Ve bu 100 metrelik alanda tekrar ve tekrar yumruğunu havaya kaldırdı. Glenn Kaino’nun eserinin de bulunduğu sergi 29 Eylül’de Atlanta High Museum’da açılıyor.
Günümüzde ırkçılık azaltılmaya çalışılıyor ama yine de dünyada kendine yer buluyor. Beyonce ve Jay-Z daha geçtiğimiz günlerde beyaz tarihine kara elmas olarak kendilerini ve duruşlarını not düşmüşlerdi. Sanatçılar ürettikleri müddetçe eleştirecek ve bizden eserlerinin karşısında düşünmemizi bekleyecek. Özellikle merak ediyorum, herkes toplulukları empatiye ve bilinçli olmaya yönlendirmeye çalışıyorken acaba ne zaman ırkçılık bitecek? Ya da ırkçılık hep var olacak ve teknolojinin gelişmesiyle türcülüğe mi evrilecek?
Görsel: Glenn Kaino, Wikipedia