Henüz yapay zeka hayatlarımıza tamamen nüfuz etmemiş olsa bile, medyada sürekli manşetlerde gördüğümüz kesin: Yapay zeka en iyi insan oyuncuları yeniyor, sınavları geçiyor, ve bilimsel keşiflere imza atıyor, peki bu ne kadar devam edecek? Yapay zeka, insan işlerinden kaç tanesini devralacak? Yoksa yapay zeka ve insan birbirleriyle simbiyotik olarak mı çalışacaklar? Bu sorular ve daha fazlası, SXSW 2021’de, Sinovation Ventures’ın Kai-Fu Lee’si tarafından ele alındılar.
Lee ilk önce yapay zekanın insan ellerini ve ayaklarını nasıl kopyalayabileceğine değindi. Örneğin, şimdi bile yumurtanın sarısını insanlardan daha iyi ayırabilen robot eller var, ve her geçen gün, robotik teknolojisi hızla gelişiyor.
İkinci olarak ise yapay zekanın insan gözlerinin yerini, kamera ve sensörlerle alabileceği alanlar var. Lee burada örnek olarak, bedenlerin doğru olduğundan emin olmak için yapılan tüm gömlekleri kontrol etmekte yapay zeka kullanan bir giyim fabrikasını verdi. Söylediğine bu fabrika, insan maliyetlerinden yaklaşık yüzde 80 ila yüzde 90 arası bir tasarruf sağlamış.
Üçüncü olarak insan beyninin yerine yapay zeka kullanmaktan bahsetti. Bunun işinizi çalacağından endişe edebilirsiniz ama Lee bu görevlerin, insan beyninin sadece küçük bir kısmını kapsayan, tekrarlayan rutin görevlerde ileri çıkacağını söylüyor.
Tüm bu bilgiler ışığında, yapay zekanın dört dalgasını anlattı Lee.
Bu dört dalga ona göre şu şekilde:
- İlk dalga bir internet dalgası. Amazon, Google, Alibaba gibi kurumlar yapay zekayı, müşterilerin tıklamalarını kullanarak veri toplamada ve tıkladığınız şeylere göre size neyi göstereceklerini anlamada kullanıyorlar. Yapay zekanın gelişmesiyle, bu süreç çok daha verimli bir hale gelecek.
- İkinci dalga, çok fazla veriye sahip olan işletmelerle ilgili. Örneğin, bankalar yapay zekayı kredi kartı dolandırıcılık tespiti için kullanabilirler. Temel olarak bakıldığında, hemen hemen her sektör, yapay zekayı, verileri bir araya getirmede ve akıllı tahminler yapmada kullanabilir.
- Üçüncü dalgayı algı olarak adlandırıyor. Bunu bilgisayar görüşü ve bilgisayar konuşması olarak düşünebilirsiniz. Yapay zeka etrafını duyabiliyor, tanıyabiliyor, ve bir seviyeye kadar anlayabiliyor. Sensörler her yere yayıldıkça şehirlerimiz akıllı hale gelecek ve yapay zeka akıllı, karmaşık kararlar vermede kullanılıyor olacak.
- Son alan olarak ise otonom yapay zeka. Bunun örneklerini robotlarda, otonom araçlarda ve bazı silahlarda görebiliyoruz. Bu alan genişlemeye devam edecek ve birçok mavi yakalının işini devralmaya başlayacak diyor Lee.
Bu dört dalganın, belirli endüstrileri kökten değiştireceği bariz bir şekilde görünüyor. Lee bu dört dalganın, önümüzdeki on veya iki yıl içinde gelişecek ve hayatlarımızı kökten değiştireceğini söylüyor. Bu da zor bir soruyu doğuruyor: Yapay zeka işlerimizi devralacak ve işsiz mi kalacağız?
Lee, yapay zekanın önce tekrar eden işlerin yerini alacağının altını çiziyor. Bu muhtemelen önümüzdeki beş yıl içinde olacak diyor. Rutin işlerin de başına geçtikten sonra, bu sefer birinin kanser olup olmadığını belirleme gibi optimizasyon işlerinin peşinden gidecek. Yani sadece mavi yakalılar değil, beyaz yakalılar da tehlikede.
Peki ya güvende olan işler? Karmaşık olan meslekler. Strateji, akıl yürütme, sağduyu ve analitik düşünme gerektiren, bir nevi yaratıcı işler güvende olacaklar diyor Lee.
Tabii ki bunlar hemen olmayacaklar. Yapay zekanın şirketlere girmesi zaman alacak ama bir kez girdikten sonra kademeli bir şekilde yayılmaya başlayacak. Gelecek nesiller, şu an insan gücüyle yapılan çoğu mesleğin yapay zeka tarafından yapıldığını görecekler. Bu da bizi son konumuza getiriyor:
Yapay zekanın işlerimizi devralması sonrası, işsizlikle nasıl başa çıkacağız?
Öncelikle bilmemiz gereken şey yapay zekanın da yapamayacağı şeylerin olması. Yapay zeka, kendi hedeflerini belirleyemez veya yaratıcı düşünemez. Ayrıca, empati ve şefkat hissedemediği için, insanlarla etkileşime girmekte de genellikle başarısız olacaktır. Bu sebeple de Lee, insanların ve yapay zekanın birlikte çalışmasının kilit nokta olacağını düşünüyor.
Yapay zekanın en iyi yaptığı şeyleri yapması ve insanların yalnızca insanların yapabildiği şeyleri yaptığı bir ortak yaşama ulaşabiliriz diyor. Bu süreçte, yapay zeka ekonomisinde hayatta kalmak için, insanlar olarak yeni bir Rönesans inşa etmemiz gerekeceğinin altını çiziyor.
Örneğin, kalan mesleklere göre yeni müfredatlar tasarlanması gerekecek. Aynı zamanda, insanların sadece işlerini yapmakla kalmayıp, yapay zeka tabanlı araçları hayatlarına entegre etmeleri çok önemli olacak diyor.
Son olarak ise, tıpkı tüccarların Rönesans’ı finanse ettiği İtalyan şehirlerinde olduğu gibi; yapay zekanın yeni bir Rönesans’ı finanse edebilecek, olağanüstü bir servet yaratacağını söylüyor. Böylece insanlar daha az çalışabilecekler ve tutkularını takip edip, yeteneklerini geliştirebilecekler. “Olmak istediğimiz insanlar olabilmek için vaktimiz olacak,” diyor Lee.
Yani ilk başta, yapay zeka işlerimizi çalacak gibi görünse de, esasen sadece rutin işleri ortadan kaldırıp, aslında çok da ihtiyacımız olan bir şeyi, yani “zaman”ı bize veriyor olacak. “Yapay zeka bizi rutin işlerin pençesinden kurtaracak ve heyecan verici, eğlenceli ve tutkulu şeylere odaklanabilmemizi sağlayacak. Sonuçta, bu Dünya’ya gelmemizin nedenleri de aslında bunlar.”