Yağmur Altan’ın New York’ta, School of Visual Arts’ta yüksek lisans tezi olarak hazırladığı kısa animasyonu Tavşan Kanı / Rabbit Blood, hem yurt dışında hem de Türkiye’de yoğun ilgi gördü. Tavşan Kanı’nın ardından yeni bir animasyon için de kolları sıvayan Altan, kişisel projelerini profesyonel iş yaşamıyla birlikte yürüterek yorucu bir temponun üstesinden geliyor. Bu anlamda, kariyerini sürdürürken kendi hayallerini de gerçekleştirmek isteyen pek çok yaratıcı insana ilham verebilecek bir isim. Şu anda Tumblr’da animatör ve sanat yönetmeni olarak kariyerini sürdüren Altan, Londra’da yaşıyor.
Altan, Tavşan Kanı‘nı 2016’da tamamlamış. Film, iki yıl boyunca dünyada 200’e yakın film festivali gezmiş ve 20’den fazla ödül almış. Montreal ve New Orleans film festivallerinin yanı sıra KuanDu, Be There!, CutOut gibi büyük animasyon festivallerinde de gösterilmiş. Türkiye’de de !f İstanbul, Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali, Uluslararası Adana Film Festivali, Ankara Uluslararası Film Festivali gibi festivallerde izleyiciyle buluşmuş ve ödüller almış.
Yağmur Altan’ın çalışmalarını Vimeo kanalı, Instagram’ı, Behance ve dribbble portfolyosu aracılığıyla takip edebilirsiniz. Şimdi sizi kendisiyle yaptığımız röportajla baş başa bırakıyoruz ve sorularımızı cevapladığı için kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Biraz kendinden bahsedebilir misin? Nerede ve ne zaman doğdun, animasyon dışında ilgi alanların neler? Eğitim sürecin ve kariyerin nasıl ilerledi? Hep yurt dışında mı çalıştın? New York’a ve ardından da Londra’ya yerleşme sürecin nasıl gelişti?
Yağmur Altan: 1985 İstanbul doğumluyum, liseyi ve üniversiteyi İstanbul’da okudum. Sabancı Üniversitesi, Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı mezunuyum. Mezuniyet sonrası bir sene Türkiye’de çalışıp New York School of Visual Arts’da 3D Animasyon yüksek lisansı yaptım.
Kariyerim biraz kendi kendine şekillendi diyebilirim. School of Visual Arts sonrası New York’ta kendi face & facial features tracking (yüz ve mimik tanıma) teknolojisini geliştiren bir start-up’ta orjinal karakter tasarımları ve patentli teknolojimizi kullanarak bu karakterlere çeşitli animasyonlar yaptım. Kendi uygulamamızı geliştirirken bir yandan da Nickelodeon, Mattel, Swyft Media gibi şirketlere bir takım projeler yaptık. 2 seneye yakın oradaydım. İlk girdiğimde işin henüz çok başındaydık, start-up’ların doğası gereği şirketle birlikte büyüdük gibi oldu.
2 sene sonunda start-up’ı AOL (America Online) satın aldı. Kendi sosyal medya app’leri Kanvas’la birleştik. Orada tasarım müdürü olarak çalıştım ve biraz daha sosyal medya işlerine kaymış oldum. Yüz takibi ile kullanılan sticker’lar yaptık, Snapchat maskeleri tarzında işler ve biraz da artırılmış gerçeklik projeleri hazırladık.
Amerika’da çalışma vizesi piyango ile belirleniyor, belki biliyorsunuzdur. 2016’da başvurdular benim için, ama çıkmadı. Bunun üzerine AOL’ın Londra ofisine transfer oldum, oradan NY ekibiyle çalışmaya devam ettim ve hala Londra’da yaşıyorum.
Sonra AOL ve Yahoo “Verizon Media” adı altında birleşti, çalıştığımız uygulamayı da Tumblr’a bağladılar. Ben de aynı ekiple Tumblr’a geçmiş oldum. Şimdi Tumblr’da hem sanat yönetmeni hem animatör olarak çalışıyorum. Aynı zamanda kendi projelerimi hazırlayıp sunuyorum. Örneğin AR Emoji keyboard ve 360° 3D sticker’lar tasarladım geçen sene. Bunları araştırma ve geliştirme ekibiyle beraber hazırlıyorum.
Teknik kısımlar dışında Tumblr’ın farklı departmanlarıyla daha klasik animasyon işleri de yapıyorum. Şu an Tumblr’ın kamerasındaki bütün sticker’ları yeniliyoruz. Kendi kullanıcılarımıza yönelik farklı “animated sticker” setleri tasarlıyorum. Ayrıca gerektiğinde sosyal medya paylaşımları, bazen kendi sayfalarına içerikler gibi kısa animasyon işleri de yapabiliyorum.
Hobim açıkçası klasik sosyal aktiviteler dışında yine animasyon. 2. kısa filmime başladım geçen sene. Tabii biraz yavaş ilerliyor full-time çalıştığım için. Ilk filmimi yaparken daha fazla zaman ayırabiliyordum start-up’ta çalışıyor olmamdan dolayı.
“CV’nin sanıldığı kadar önemi yok, iyi bir portfolyo en önemlisi.”
Kariyerini yurt dışında sürdürmek isteyen animatörlere ve sanat yönetmenlerine ne tavsiye edersin?
Yağmur Altan: Uzunca bir cevaba gerek yok aslında. CV’nin sanıldığı kadar önemi yok, iyi bir portfolyo en önemlisi. Biraz klasik olacak ama, portfolyolarda da her zaman “quality over quantity”.
Bunun yanı sıra sosyal medyada dünyadan farklı stüdyoları ve sanatçıları, günlük modern sanat sayfalarını, esinlenebilecekleri her türlü hesabı (mimari, moda, endüstriyel, botanik vb artık neyi ilginç buluyorlarsa) takip etmelerini öneririm. Story’lerde arkadaşlardan ziyade sanatçıların öne çıkmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Artık stüdyoların yaptıkları işler çok hızlı değişiyor ve ne tarz işler yapıldığına hakim olunması gerektiğine inanıyorum. Zaten portfolyonun biraz girilmek istenen endüstriye odaklı (oyun, reklam veya film vb) hazırlanması da yardımcı olacaktır.
Tabii en büyük sorun vize. Örneğin İngiltere’ye son zamanlarda Ankara Antlaşması’yla gelen çok sayıda kamera yönetmeni, fotoğrafçı ve grafik tasarımcı tanıdığım var Türkiye’den. Almanya’ya giden tanıdıklarım var iş başvurusu yoluyla. Yani bir şekilde araştırılıp yapılıyor, sadece uzun ve stresli bir süreç maalesef.
Tavşan Kanı, fikir ve hikaye olarak nasıl doğdu?
Yağmur Altan: “Bazı Türkçe deyimlerin ve söylemlerin kelime karşılığı olsaydı nasıl olurdu?” sorusuyla çıktı fikir. Tabii deyimlerimiz de bu fikir için çok müsait. Daha ilk animasyon programlarını öğrenip kendimce bir şeyler yapmaya çalıştığım sahne parkta bir karganın kendisini besleyen adamın gözünü oymasıydı. O sadece basit bir denemeydi, ama yani o zamandan beri aklımdaymış sanırım.
Öncelikle tavşan kanı deyiminin tarihini araştırdım. Hangi tarihte çıktığı, o zamanlar nasıl ve hangi sebeplerden kullanıldığı vs. Tabii gerçeği yansıtmıyor film fakat çıkmış olduğu dönemi ele almaya karar vermeme yardımcı oldu. Hikaye ve karakterleri o döneme göre oluşturdum.
Karakterlerin toplum içindeki pozisyonlarını ve hangi durumda nasıl davranacaklarını düşününce de karakterler biraz da kendilerini yazmış oldular, filmin senaryosu da bu şekilde oturdu. Aklımda en başından filmi bir döngü olarak anlatmak vardı zaten, bir ona sadık kaldım. Onun dışında ilk yazdığımla son hali birbirinden bayağı farklı.
“Yurt dışında da yurt içinde de filmin, Türkiye’nin güncel politikası hakkında bir yorum olup olmadığı soruldu.”
Filmi tam anlamıyla kavrayabilmek için 2 kez izledim. Bende eş zamanlı olarak karmaşık hisler yaratı. Hikayede; zorbalık, çaresizlik, iyi niyet ve vahşet bir arada. Ki bu tür duygusal zıtlıklar da sanat eserlerinin ilgi görmesini ve başarılı olmasını sağlıyor genellikle. İzleyici üzerinde bırakmak istediğin etki bu muydu? Değilse neydi?
Yağmur Altan: Filme başlarken herhangi bir etki amaçlayarak başlamadım, izleyicinin nasıl etkilendiği kendi kendine oluşan bir sonuç bana göre. Her izleyen farklı anlamlar çıkarabiliyor dolayısıyla da her izleyende farklı hisler uyandırabiliyor. Zaten hoşuma giden (veya amaçladığım) şey de herkes “ne hissediyorsa onu hissetsin.”
Yapmaya çalıştığım başka bir şey de dediğiniz gibi hikayede 2 farklı türü birleştirmekti. Kısaca drama/gerilim başlayıp kara mizaha dönmesi. Bunları sabit tutmaya ve karakterlerin tutarlı olmalarına çalıştım, gerisi kendiliğinden geldi.
Birçok festivalde değişik yorumlar geldi, ama en çok duyduğum filmin “politik” oluşu. Yurt dışında da yurt içinde de filmin “Türkiye’nin güncel politikası hakkında bir yorum” olup olmadığı soruldu. Osmanlı’daki sınıf farklılıklarını hikayeye yedirmek zaten ilk amaçlarımdan biriydi ama bunu “politik” olarak adlandırmak pek de aklımdan geçmemişti. Daha çok sosyolojik demeyi tercih edebilirim.
“İşe, ‘tavşan kanı’ söyleminin tarihçesini araştırarak başladım.”
Animasyonların hazırlık ve yapım aşamasını biraz anlatır mısın? Örneğin eskiz defterine çizim yaparak mı başlıyorsun yoksa direkt dijital ortamda mı? Önce senaryoya mı karar veriyorsun yoksa görüntülerle eş zamanlı olarak mı yön veriyorsun?
Yağmur Altan: Dediğim gibi ilk tavşan kanı söyleminin tarihçesini araştırarak ve o dönemden bir çok referans toplayarak başladım. Karakterler ve hikaye kabaca aklımda belirdikten sonra biraz klasik, biraz dijital eskiz çalıştım. Normal bir prodüksiyonda aslında ilk bütün karakter ve mekan tasarımları çizilir fakat zaten filmin bütün departmanlarını ben yönettiğim için o kısım eş zamanlı ilerledi.
Senaryo da eş zamanlı ilerledi. Yine ilk çizdiğim storyboard ile filmin son sahneleri arasında çok fark var. Genelde storyboard’a göre kameraları ve filmin genel akışı için bir pre visualization (pre-vis) yapılır. Animatic de deniliyor kimi zaman, yani filmin kaba kurgusu. Bu işlem filmin bütün yapım süresince devam ediyor aslında, prodüksiyon ilerledikçe ara sıra pre-vis’e dönüp kamera ve kurgu değişikliklerini devamlı yapıyorsunuz. Kısaca örnek vermek gerekirse ilk pre-vis’imde karakterler yerine küpler, prizmalar kullanarak kabaca bir kurgu çıkardım. Prodüksiyon ilerledikçe de basit objelerin yerlerini karakterler, nesneler ve final kamera açıları aldı.
Bunun dışında genel prodüksiyon aşaması karakter ve mekan tasarımları ve onların dokularını hazırlamak -bu filmdeki dokuların hepsini Photoshop’ta boyadım, sahne ve karakterlerin ışıklarını ayarlamak, istediğiniz görsele getirmek için bir çok testler yapmak (look development) ve eş zamanda karakterlerin ve hareket edecek bütün nesnelerin iskeletlerini (rigging) oluşturmak olarak ilerliyor. Sonra karakter ve nesne animasyonları geliyor. Animasyonla beraber final sahne testleri yapılıyor ve en sonunda da her bir sahne post prodüksiyona hazırlanıp “render” alınıyor.
After Effects, Nuke gibi programlarda film birleştirilip renk ayarları yapılıyor ve sonra da filmin final kurgusu. Bu esnada müzik ve ses tasarımı da var. Tavşan Kanı’nın müzik ve seslerini müzisyen bir arkadaşım hazırladı.
Fikir aşamasından itibaren son aşamaya kadar Tavşan Kanı’nı tamamlamak ne kadar sürdü?
Yağmur Altan: Toplam 3 sene. 1.5 senesi yüksek lisanstayken, diğer 1.5 senesi start-up’ta çalışırken hafta sonları ve akşamları.
Hayvan haklarına duyarlı kesimden tepki gösteren oldu mu? Ne de olsa yurt dışında “tavşan kanı” kavram olarak bilinmiyor. Açıklama kısmını okumayıp bu tavşan kanı içme hikayesini gerçek zannedenlerle karşılaştın mı?
Yağmur Altan: Hayır pek karşılaşmadım, açıklamayı okumasalar bile herkes filmin kurgu olduğunu rahatlıkla anladı. O konuda hiç bir yorum almadım. Sadece filmin yapımının henüz başlarında o konuya da dikkat etmem gerektiğini hatırlatanlar oldu.
“Her gün yeni bir hayalim oluyor.”
Şu anda neler yapıyorsun? Biraz anlatabilir misin yeni projelerini? Animasyon dalında yeni hedeflerin, hayallerin var mı?
Yağmur Altan: Yakın zamanda yeni bi kısa filme başladım. Tumblr’daki işim önceki yıllara göre biraz daha fazla zamanımı alıyor, bu sebeple şu anki çalıştığım film biraz daha yavaş ilerliyor. Şimdilik senaryo ve kaba pre-vis hazır. Karakter tasarımları da oturmak üzere. Filmin konusundan pek bahsetmeyelim şimdilik, zaten anlatsam da sonunda bambaşka bir iş çıkabilir; ama yine Tavşan Kanı gibi 2 farklı türü birleştirmeyi planlıyorum, bu sefer hem görsel tarz olarak hem film türü olarak.
Bu sefer biraz daha geniş bir prodüksiyon düşünüyorum. Hem Türkiye’den hem yurtdışından bulabilirsem sponsorluk ve devlet yardımları bulmayı planlıyorum. Belki bir Kickstarter da açabilirim, henüz tam belli değil. Beraber çalışacağım müzisyen ve animatörlerle de yavaş yavaş iletişim halindeyim.
Hayaller tabii bitmiyor, her gün yeni bir hayalim oluyor. Son zamanlarda uzun ve kısa kurgusal senaryo yazabilme düşüncem var. O yönde yakın zamanda kendimi geliştirmeyi düşünüyorum. 2. filmi tamamladıktan sonra birkaç animasyon dizisi veya uzun metraj senaryo fikirlerim var, onları yazabilirim. Tabii şimdilik sadece plan ama o yönde ilerlemeye çalışıyorum. Aklım sinemada 🙂
Görsel: Yağmur Altan