Volvo Ocean Race’in yaklaşık 9 ay sürecek 2014-2015 ayağı, yarışmacı teknelerin İspanya, Alicante’den denize açılmalarıyla geçtiğimiz hafta başladı. Dünyanın en çok izlenen spor organizasyonların birisi de olan yarışın startında Alicante’deydim. Formula 1’i yakından izleyen, Türkiye’de yarış düzenlenen yıllarda Paddock etkinliklerinin organizasyonlarında yer almış birisi olarak büyük spor etkinliklerine aşinayım denilebilir. Ancak Volvo Ocean Race’in bu yılki bazı detayları, beni gerçekten çok etkiledi.
İşin yelken ve spor boyutunu kısaca aktarmak gerekirse; Volvo Ocean Race dünyanın en zorlu ve uzun yelken yarışı. 25-30 günlük seferlerle çeşitli limanlarda durup dinlenerek tüm dünya dolaşılıyor. Hem fiziksel, hem de psikolojik olarak inanılmaz bir süreklilik ve denge gerekiyor yarışmayı tamamlamak için. Bu da izleyenler için müthiş bir heyecan demek.
Fotoğraf: David Ramos/Volvo Ocean Race
Daha önce hiç bir yelken yarışını takip ettiniz mi bilmiyorum ama TV’de spor kanallarında bu tip etkinlikleri yakalayınca izlemek kolay değildir. Yelken dünyasının içine öyle hop diye dalınamıyor. Asgari düzeyde bir teknik bilgi, spordan alınan keyfi 2’ye katlayabiliyor. Yelkeni deniz kenarından izlemek de zor. Denizde uzaklıklar için kerteriz noktaları bulunmadığından boyut kavramı kayboluyor ve yarışan teknelerin hızları ve pozisyonları kolay kolay algılanamıyor.
Volvo Ocean Race tüm bunları dikkatlice analiz etmiş ve -benim yorumum- incelikli bir içerik planı hazırlamış. Soru basit: Bu kadar heyecanlı bir yarışa izleyici nasıl dahil edilir? Benim tespit edebildiğim ve hayran kaldığım yanıtlar şöyle:
1- Teknelere değil, yarışmacı mürettebata, insana odaklan.
Yat yarışlarında kocaman ve üstü logolu tekne görüntüleri görmeye çok alışkınızdır. Volvo Ocean Race’in start aldığı Alicante Limanı’nda ilk dikkat çeken şey, teknelerin yarış öncesi sıralandıkları iskelenin önünde her takım için dikilen dev panolarda, takım kaptanlarının yakın çekim fotoğrafları. Yarışanların tekne değil, o teknelerde görev yapan insanlar olduklarını hatırlatmak açısından çok önemli bir davranış bu.
Fotoğraf: Ainhoa Sánchez/Volvo Ocean Race
Bu yıl start seromonisinde takım üyelerinin aileleriyle vedalaşmaları da denize açılmadan önceki son etkinlik olarak planlanmıştı. Tüm dünyaya canlı yayınlanan bu bölümde bir aya yakın bir zaman okyanusta çok zorlu hava şartlarında yelken yapacak insanların çocuklarından, sevgililerinden ayrılırken yaşadıklarını görmek, yarışmanın fiziksel olmayan bambaşka zorluklarına da odaklanabilmemizi sağladı.
Simon Fisher ve ailesi
2- Teknelerden kaliteli içerik üret.
Volvo Ocean Race Museum’da en etkileyici bölüm, bu yarışın geçmişinde yaşanan dramatik anların fotoğraflarının olduğu bölümdü. Teknede yaralanan birine yine teknede müdehale edilirken çekilmiş bir fotoğraf, yarışmanın zorluğuyla ilgili sayfalarca metinden çok daha etkili olabiliyor. Volvo Ocean Race’te tüm yarışmacı teknelerde bir de muhabir bulunuyor. Bu muhabirler tüm o zorlu koşulları birebir yaşarken, bir yandan da teknelerde yaşananları gün gün bize aktarıyor ve yarışmacıları birer zaman derecesi olarak değil, hikayeleriyle de izlememize olanak tanıyor.
Fotoğraf: Brian Carlin/Team Vestas Wind/Volvo Ocean Race
3- Dijital dünyanın nimetlerini yarışmaya entegrasyon için kullan.
Kulağa kolay geliyor ama 9 aylık bir yat yarışının takip edileceği internet sitesi ve mobil uygulamayı başarılı bir şekilde tasarlamak aslında çok zor bir iş. Yarışmanın internet sitesi volvooceanrace.com‘da hem sık sık güncellenen anlık verileri, hem de günlük güncellenen blog yazılarıyla yarışmacıların hikayelerini kendi ritminizde takip etmek çok kolay ve keyifli. Her şeyin tv’den izlendiği zamanlardan, talep ettiğimiz an içeriğe ulaştığımız bu zamana geçişte bir spor etkinliğinin internet sitesi tam olarak da böyle olmalıydı.
Uygulamada son güncellenen pozisyonları 3 boyutlu olarak izlemek mümkün
Volvo Ocean Race iOS ve Android uygulamalarında da yarışmacıların son güncellenen pozisyonlarını 3D olarak görmek de dahil olmak üzere tüm içeriklere erişim mümkün. Buradan yarışı takip etmeyle ilgili tv yayınlarını ve sosyal medya kanallarını da içeren tüm opsiyonları inceleyebilirsiniz.
Fotoğraf: Marc Bow/Volvo Ocean Race
Aşağıda tüm yolculuğun rotasını görebilirsiniz. Bu rotayı interaktif bir haritada detaylı inceleme imkanı da var.
Bu yılki yarışla, daha doğrusu katılımcı takımlarla ilgili ilgi çekici iki önemli konu daha var. Birincisi, Team SCA adlı takımın tamamı kadınlardan oluşan bir mürettebatla yarışması. Bu kadar zorlu ve fiziksel dayanıklılık gerektiren bir açık deniz yarışında kadınların takımı tahmin edebileceğiniz gibi büyük ilgi görüyor.
İkinci dikkat çekici takım da -bizim için elbette- Team Alvimedica. Türk sağlık şirketi Alvimedica’nın takımı olan Team Alvimedica, Volvo Ocean Race tarihinin de ilk Türk takımı olma özelliğine sahip. Mürettebat seçmelerinde Türk yelkencilerle de görüşen Alvimedica takımında ne yazık ki bu yıl Türk bir sporcu bulunmuyor, ancak Türkiye’de yelken sporunun gelişmesi adına devasa bi adım olarak değerlendirebiliriz Alvimedica’nın Volvo Ocean Race’e katılımını.
Alvimedica CEO’su Cem Bozkurt’un bize verdiği bilgiye göre uluslararası pazarda müthiş bir hızla büyüyerek sağlık sektöründe bir dünya markası olan Alvimedica için tüm dünyada en hızlı bilinirliğe ulaşmak için seçilmiş bu yarışma. Takımı kurmak ve yarışmaya katılmak, toplamda 20 milyon dolar gibi bir bütçeye mal olmuş Alvimedica için. Küresel olarak bakınca bu rakamın gayet makul olduğunu ve Alvimedica’nın Volvo Ocean Race’le yaptığı iletişim yatırımını fazlasıyla geri alacağını düşünüyorum.
Team Alvimedica, her ayak sonrası yanaşılan limanlarda bir de açık artırma düzenliyor. bu açık artırmada tekneye çıkıp ekiple birlikte denize açılma fırsatı kazanılabiliyor. Kalp sağlığı alanında uzmanlaşmış bir şirket olan Alvimedica, bu açık artırmadan kazanacağı parayı da yanaşılan limanın bağlı olduğu ülkede bir kalp vakfına bağışlayacak.
Yarışı 9 ay boyunca kendi heves ve zamanınıza göre izlemek için tüm olanaklar burada. Ben günlük olarak takibe başladım bile.
Manşet görseli: Ainhoa Sanchez/Volvo Ocean Race
