Kristal Elma 2015’in konusu “şöhret” olunca konuya yakışır oturumlar da üç gün boyunca birbirini izledi. Bu oturumlardan biri de üçüncü günde The Hub salonunda düzenlenen “Uluslararası Pazarlarda Türk Markalarının Tanıtımına TV Dizilerinin Katkısı” paneliydi. Yönetmen Osman Sınav ve oyuncular Açelya Topaloğlu ve Can Yaman’ın katılımı ile gerçekleşen panele ilgi yoğun oldu.
Osman Sınav, “Size bir hikaye anlatacağım.” diye söze başladı ve panel süresince dizilerin yurt dışı pazarlarına satışı ile ilgili kendi yaşadıklarını, sektörde yaşananları, 10 yıl öncesini ve şimdiyi, kimisini “vay be” diyerek dinlediğimiz hikayeler eşliğinde anlattı. Dizilerin uluslararası pazarlarda varlık göstermesi ile ilgili bugün az çok hepimizin bir fikri var ama çoğumuz ilk olarak hangi dizinin satıldığını, hangi ülkeye satıldığını ve nasıl geri dönüşler alındığını bilmiyoruz.
Uluslararası pazara adımını ilk atan dizinin hikayesini Osman Sınav’dan dinleyelim: “Bir gün ofisimde otururken Fırat Gülgen tarafından bir randevu talebi geldi ve ben de kabul ettim. Fırat, gelince önce kısaca kendisini tanıttı ve sonrasında yapmak istediği işleri anlattı. Ben de ona 10 yıldır beklediğim kişinin kendisi olduğunu söyledim ve hoşgeldin dedim. 10 yıldır Amerika’da işletme okumuş, sinemaya da yabancı olmayan birinin gelip bizim işlerimizi önce başka ülkelere ardından da tüm dünyaya satmaya çalışmasının hayalini kurduğumu anlattım. O da çok mutlu oldu ve hakikaten de Fırat, Amerika’da işletme yüksek lisansı yapmış, eski bir sinemacı olan Melih Gülgen’in oğlu. Dolayısıyla sinema kültürüne de hakim birisiydi. Bir Türk dizisini Kazakistan’da bir kanala satmak istediğini söyledi. Ben de o zamanlar Deli Yürek dizisini yapıyordum ve kabul ettim.”
Gülgen’in kendisine satış yapacağı kanalın çok fazla paraları olmadığını ve büyük bir beklenti içerisine girmemesini söylediğini belirten Sınav, sadece ham bantın parasını, çalışan bir elemanının parasını ve 1 Dolar istediğini söyledi. Bunun nedenini ise Sınav şöyle açıkladı: “Bu istediklerim karşısında Fırat şaşırdı ve nedenini sordu. Ben de ona bugün böyle bir pazarın olmadığını ve bugün 1 Dolar ile başlarsak 5 yıl sonra buralarda pazar oluşmaya başlayacağını, 10 yıl sonra da büyük bir pazarımızın olacağını söyledim. Nitekim bugün bu konuşmalar olalı 12 yıl oldu ve dediklerim oldu.”
“İçerik (Content) her şeyin kralıdır”
Son 2 yıldır bu pazarı kaybettiklerini ifade eden Sınav: “Bu pazarı vizyonumuz küçük olduğu için daha fazla büyütemedik. Türkiye’de telif haklarını çalıştıramadığımız için büyütemedik. Televizyon sektörü maalesef ki yeniden format satın almaya başladı. Bunun nedeni telif haklarının doğru çalışmamasıdır. Bizim format satıyor olmamız lazım ama yapımcıları ve yayıncıları ortak içerik üretmeye zorlamak ile zamanımız geçiyor. İçerik her şeyin kralıdır. Bizim artık ülkeler ile ortak hikayeler yaratmamız, ortak çalışmalar yapmamız lazım” dedi.
Reklam verenlerin artık farklı farklı ölçümler istemeye başladığı dönemde Show TV’nin kendisinden bir dizi istediğini söyleyen Sınav: “Ben de çantamdaki hikayelerden birini anlattım ve bu dizi için birkaç şart sundum. İlk olarak no name (ismi pek duyulmamış) bir oyuncu kadrosu kuracağımı, sonra Pazartesi günü PT1’de yayın yapmak istediğimi ve son olarak da dizinin yurt içi haklarını istedim. ‘5 kuruş etmiyor zaten ne yapacaksın?’ dediler. ‘Bunu benim bir sanatçı kaprisim olarak say, çocuklarıma bırakacak bir şeyim olsun’ diyerek kabul ettirdim. Bu işin bir star çıkaracağını söyledim. O star Kenan İmirzalıoğlu, iş de Deli Yürek’ti.”
Bu hikayenin devamında neler mi olmuş? Osman Sınav’a hiç para etmez denilen iş, Türkiye’den yurt dışına giden ilk dizi olmuş. Türkiye’de 4 yılda toplam 112 bölüm yayınlanan dizi, Kazakistan’da 6 yılda 12 kez baştan sona tekrar gösterilmiş. Doğan çocukların erkek olanlarına Yusuf, kadın olanlarına Zeynep adı verilmiş. Öyle ki bu durum birçok makaleye de konu olmuş.
Sınav yeni dizisi İnadına Aşk’ın reytinglerde Kurtlar Vadisi’ni geçmesi ile ilgili olarak, “Bana bir gün ‘Osman Sınav, romantik komedi yapacaksın ve kendi yarattığın diziyi geçeceksin’ deseler inanmazdım ama oldu, olabiliyormuş.” dedi.
Görsel; Bigumigu