Son yıllarda dijital dönüşüme ağırlık veren The Guardian bu değişimin meyvelerini de topluyor. 2018 yılında standart gazete formatını bırakıp tabloid format ile yayına hayatına devam edeceğini duyuran gazete, 1998 yılından bu yana ilk defa ilk defa bu sene kâr etti. Dijital dönüşümle birlikte mobil uygulama, bilgisayar ve benzeri cihazlardan gazeteyi takip edenler için yeni tasarımlar hazırladı ve yepyeni bir yüze kavuştu. Aboneleri sayesinde çalışmalarını sürdüren The Guardian yedi yıl sonra küresel bir kampanya başlattı.
“Hope is Power” kampanyasında odadan dışarı çıkmaya çalışan kelebek bulunuyor
Uncommon Creative Studio tarafından kampanya umudun gücünü gösteriyor. “Hope is Power” isimli kampanya The Guardian’ın neredeyse 200 yıla yaklaşan geçmişinde benimsediği duyguyu eyleme dönüştürüyor. 2008 yapımı Oscar Ödüllü Thoery of Everything filminin yönetmeni James Marsh tarafından yönetilen film boş ve kasvetli bir odadan çıkmaya çalışan kelebeği merkezine alıyor.
Basit ama akılda kalıcı bir simgenin seçildiği Hope is Power kampanyasında umudun sembolü olarak kelebek tercih edilmiş. Uncommon kurucu ortağı Nils Leonard, kelebeğin yumuşak ve kırılgan imajını yeniden tanımlayarak değişime inanan bir simge haline getirdiklerini söylüyor. Odadan çıkmaya çalışırken defalarca cama çarpan kelebek umudunu yitirmeden tekrar tekrar cama yöneliyor. Kelebeğin boşuna uğraştığını derinden hissettiren müzik ise Hadestown müzikaline ait “Nothing Changes” parçası. Hiçbir şeyin değişmediğini söyleyen parçaya inat umutla camı zorlayan kelebek bir anda camı kırıyor ve özgürlüğüne kavuşuyor. Kelebeğin uçup gitmesi ile birlikte kampanyanın da sloganı beliriyor: “Change is possible. Hope is power.” ( Değişim mümkün. Umut Güçtür.)
Kampanyanın fikri The Guardian makalesine dayanıyor
Uncommon Creative Studio, 2017 yılında The Guardian’ın baş editörü Katharine Viner tarafından araştırmacı raporlamamanın önemi ve haber kuruluşlarının iktidara gerçeği dile getirme konusundaki isteğini anlatan makaleden esinlenmiş. “A mission for journalism in a time of crisis” (Kriz Zamanında Gazeteciliğin Misyonu) başlıklı yazıdan ortaya çıkan kampanya gazetecileri desteklerken okuyucuları da gazeteye destek olmaya davet ediyor. Müşteri sorumlusu Anna Bateson The Guardian’ın 200 seneye yakın umut veren ilham verici bir gazetecilik yaptığını söylerken okuyucuların gazeteye destek vermesini umarak cesur ve yaratıcı bir yaklaşım tercih ettiklerini ifade ediyor.
The Guardian’ın 2022 hedefi 2 milyon üye
Okuyucularının desteği ile çalışmayı sürdüren The Guardian, mevcut ve potansiyel okuyucularını hedef alan kampanyası ile üye sayısını ikiye katlamayı ve 2022 yılında 2 milyon üyeye ulaşmayı hedefliyor. New York Times’ın aksine haberlerini herkesin okumasına olanak sağlayan The Guardian üye olmak isteyen okurlarından bağış topluyor.
Bunula birlikte The New York Times da gazeteciliğin ve gerçek habere ulaşmanın zorluğunu anlattığı kampanyalarla ilgi çekiyor. 2017 yılında Trump ve karşıtlarının söylemleri üzerinden gerçeği bulmanın ne kadar zor olduğunu vurgularken aynı kampanya ile gerçeği arayan gazetecilerin arayışının zorluklarına değiniyor.
The Guardian herkesin erişebileceği bir site olması sayesinde reklam gelirlerini de arttırırken üyelik gelirleri sayesinde gazetesini geliştirmeye devam etmek istiyor. Reklam filmi dünyanın dört bir yanında televizyon kanallarında ve sinema salonlarında gösterilmeye başlandı. Reklam filmi ile birlikte çeşitli afişler de hazırlandı.
Künye
Müşteri: The Guardian
Ajans: Uncommon Creative Studio
Prodüksiyon Şirketi: Pulse Films
Yönetmen: James Marsh
Genel Müdür: James Sorton
İdari Yapımcı: Lucy Kelly
Yapımcı: David French
DoP: Rob Hardy
SFX: Machine Shop
Editör: Jinx Godfrey
Post Prodüksiyon: Freefolk
VFX: Jason Watts
Renklendirme: Paul Harrison
Ses: Soundtree Music Ltd
Müzik: Nothing Changes
Görsel: Youtube, The Guardian, adsoftheworld