74 yıl önce İsveç’in Västerås kasabasında küçük bir mağaza ile sektöre adımını atan ve şu anda uluslararası mağazalar zinciri olan H&M, sürdürülebilirliği şirket politikası olarak ön plana koyan moda markalarından biri. H&M Group CEO’su Helena Helmersson geçtiğimiz yıl tasarım şirketi IDEO’dan Sandy Speicher ile birlikte katıldığı Web Summit oturumunda tasarım, sürdürülebilirlik, sistem değişimi ve döngüsel iş modelleri üzerine neler yaptıklarını örneklerle açıklamıştı.
Bu yıl yine Web Summit’te yer alan markalar arasında bulunan H&M Group’un küresel CTO’su Alan Boehme; moda ve perakende sektörlerinin içinde bulunduğu dönüşümü, sürdürülebilir modanın geleceği için teknolojinin gücünden yararlanmak önemini çeşitli örneklerle anlattı.
Gezegen için pozitif bir adım atmak teknolojiyi kullanmaktan geçiyor
Teknoloji sürdürülebilir modanın geleceği için çeşitli çözümler sunuyor. Tekstil sektöründeki yenilikler son teknolojiyle bir araya geldiğinde daha yaratıcı ve çevreci çözümler üretmek için yol gösterici oluyor. Birkaç yıl önce tüketici için mükemmel uyum sağlayacak bir kot pantolon elde etmek, fosil bazlı polyestere alternatif olarak karbon negatif sentetik elyaf üretmek ya da eski giysileri parçalara ayırarak eski ipliklerden su ve boya kullanmadan yeni ürünler elde etmek mümkün değildi ama artık mümkün.
H&M, farklı programlar, kampanyalar ve yenilikçi yaklaşımlarla sürdürülebilir modanın geleceğini şekillendiriyor.
Gezegen için pozitif yönde bir adım atmak isteyen H&M Berlin merkezli Made of Air ile bir ortaklık gerçekleştirmişti. Made of Air atıkları kullanarak karbon depolayan malzemeler üretiyor. Plastik ile benzer teknik özelliklere sahip ürün karbonu çok uzun bir süre atmosfere geri sarmadan tutabiliyor. Bu malzeme H&M’in Conscious Exclusive AW20 koleksiyonunda güneş gözlükleri yapmak için kullanılmıştı.
Vücut tarama yöntemiyle kullanıcına mükemmel şekilde uyan kot pantolonları (Body Scan Jeans) da yine aşırı tüketimi engellemek, israfı azaltmak ve şirketin iklim pozitif hedeflerine ulaşmak için kullandığı bir çözümdü. Stockholm’deki bir H&M mağazasındaki kabinlerde yer alan kızılötesi vücut tarayıcısı müşterilerin ölçülerini çıkarttıktan sonra onlara özel ürün sunuyordu. Tüketici bu ürünü mağazadan çıkarken anında alamıyor olsa da hem fiyatı gereği hem de özelleştirilmiş olması nedeniyle daha çok kullanıyor ve modadaki hızlı tüketim çılgınlığından uzak durabiliyordu.
Eski giysileri yenilerine dönüştüren Looop ise üretim sırasında kullanılan su ve boya miktarını sıfıra indirerek gezegen için çevreci bir seçenek yaratıyordu. Bu üretim sürecinde parçalanan eski giysilerin ipliklerini güçlendirmek için sadece sürüdrülebilir kaynaklı bazı materyaller ekleniyor. Bunun dışında herhangi bir malzeme kullanılmıyor. 2013’ten bu yana küresel bir giysi toplama programı bulunana H&M Looop’u geri dönüşüm programında bir sonraki adım olarak konumlandırıyor.
“Değişikliği sağlamak için teknolojiyi kullanmak istiyoruz, ancak bunu tek başımıza yapamayız”
Alan Boehme oturumda bu örnekleri verdikten sonra sosyal, çevresel ve ticari anlamda olumlu bir etki yaratmak için çalışmaya devam edeceklerini ama bu dönüşüm için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini vurguluyor.
Moda konusunda sürdürülebilirlik odaklı teknolojik girişimlerin her ülkenin koşullarına ve altyapısına bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini söyleyen CTO yine de bu dönüşümün kaçınılmaz olarak her yerde gerçekleşeceğini savunuyor. Yarının endüstrisini inşa ederken yapay zeka ve tekstil sektöründeki tüm diğer teknolojik gelişmelere açık olmak gerektiğini vurguluyor. Web Summit’te bu yılın girişimcilik yarışması PITCH’i kazanan Smartex de Alan Boehme’nin söylediği gibi tekstil sektöründeki atık sorununa ve sürdürülebilirliğe odaklanıyordu. Makine öğrenimi, yapay zeka, kamera ve sensörlerle üretim aşamasında atığı sıfıra yakın bir noktaya çekiyordu.