Silahları dünyadan silebilseydik dünya çok daha güzel bir yer olurdu. Hatta yalnızca gerçek silahları değil daha küçük yaşlarda silahlanmaya özendiren oyuncak ve sanal silahları da. Öte yandan insanlığın bunu başaramadığı böylesi ilkel bir dünyada, silah konseptini ya da silahları kullanarak sözünü söyleyen sanat ve tasarım işlerinin ortaya çıkması şaşırtıcı değil. Pedro Reyes’ın işlevini kaybetmiş silahları müzik aletlerine dönüştürdüğü Disarm projesi bu anlamda unutulmaz sanat çalışmalarından biriydi. Tadas Maksimovas’ın Emotigun adlı motorlu emoji silahı ise sosyal medyanın ruh sağlığımız üzerindeki etkisini fiziksel darbelerle görünür kılan renkli bir çalışmaydı. Yi-Fei Chen’in görsel bir metafor olarak orataya koyduğu Tear Gun da son zamanlarda dikkat çeken işlerden.
Tear Gun’ın ortaya çıkış hikayesi
Tasarım Akademisi Eindhoven mezunu Yi-Fei Chen için akademideki öğretim görevlileriyle karşılaştığı sırada kendini ve çalışmalarını konuşarak savunamaması içsel bir hayal kırıklığıyla sonuçlanmış. Dışarı vurabildiği tek şey gözyaşları olmuş. Bu olayın ardından tasarımcı, fikrini söyleme konusundaki kişisel mücadelesini göstermek için bu gözyaşı tabancasını tasarlamış. Bu aslında Chen’in 2016 yılında yaptığı ve o zaman da ses getirmiş olan mezuniyet projesi. O dönem Hollanda Tasarım Haftası’nda da sergilenmiş. Ancak son zamanlarda içerik sitelerinde sıkça yer bularak yeniden popüler hale geldi.
Tayvanlı tasarımcı, güçlü bir otorite duygusuyla büyüdüğünü ve onun yetiştirilme tarzına göre öğretmenlerle aynı fikirde olmamanın kabalık olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, yüksek lisans eğitimi almak için Hollanda’ya geldiğinde öğretim görevlilerini sorgulamakta zorlanmış. Üstelik bunun Tasarım Akademisi Eindhoven’ın sık sık teşvik ettiği bir şey olmasına rağmen.
Tasarımcıya göre başka bir ülkede yabancı olarak yaşamanın zorlukları, çalışma ortamında da yüksek baskılara neden oluyor. Bu baskılar, ara dönem sunumlarından birinde nihayet bir kriz noktasına ulaşmadan önce 18 ay boyunca artmaktaymış. Sunum sırasında, bir eğitmen Chen’den kısa bir zaman diliminde daha fazla çalışma hazırlamasını istemiş ki bu onun için imkansız bir şeymiş. Ancak, bunu yüksek sesle söyleme cesaretini toplayamamış ve işi yapmaya çalışmış. Kısa süre sonra, okul dekanının ona hazırlıksız olduğunu söylediği başka bir sunumda daha hayal kırıklığı yaşamış. Bir sınıf arkadaşının Chen’i savunmak için ayağa kalkıp konuşmasıyla Chen nezaket sandığı şeyin zayıflığı haline geldiğini düşünmüş; “Kendimi kontrol edemeyecek kadar duygusaldım, gözyaşlarımı tutamadım bu yüzden ağladım. Diğerlerine sırtımı döndüm, çünkü insanların beni ağlarken görmesini istemedim.”
Gelelim tasarımın çalışma mantığına… İşlevini yapabilmesi üç aşamada gerçekleşiyor. Kullanıcının önce silikon haznesinde gözyaşlarını biriktirebilen maske benzeri bir aksesuarı takması gerekiyor. Biriken gözyaşları bu düzenekte anında donduruluyor ve böylece tabancaya yüklenebilir hale geliyor. Sonunda da donmuş gözyaşları tabancayla ateşlenebiliyor. Aslında tasarımcının bu derece hassas ve duygusal bir hikayeden aniden tabanca ve ateş etmek gibi şiddetle bağlantılı metaforlara geçmesi ne derece sağlıklı olmuş bilemiyorum. O konuda kararı ve yorumu sizlere bırakıyorum.
Yi-Fei Chen bu tasarım kadar ses getirmiş olmasa da başka çarpıcı işleri de var. Örneğin bir sosyal kaçış aracı olarak nitelendirdiği Excuse Me bunlardan biri. Yine salgınla birlikte başladığı ve hala üzerinde çalışmaya devam ettiği CoV19 adlı projesi de ilgi çekenlerden. Bu proje kapsamında tasarımcı koruma amaçlı yüksek moda aksesuarları üretiyor.