Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
SXSW 2013: Kalbim GIF GIF atıyor

SXSW 2013: Kalbim GIF GIF atıyor

GIF formatını; sanatsal, ticari, sosyal ve kültürel olarak kullanan 4 deneyimli konuşmacıdan dinliyoruz.

“The Economy of the GIF” oturumunda; Mark Portillo, Jimmy Repeat, Fernando Alfonso III, Lindsey Weber ile beraberiz. Çok duyduğumuz, çok sevdiğimiz, hep konuştuğumuz GIF hakkında, yeni şeyler dinlemeye hazırız.



Önce panelistleri kısaca tanıyalım:
Mark Portillo ve Jimmy Repeat, aslında New York çıkışlı Mr. GIF sanat girişimini oluşturan, üniversiteden arkadaş iki kafadar. American Apparel, New York Fashion Week, Forbes ve Vice Magazine gibi markaların yanı sıra, Jimmy Fallon ve ünlü şef Anthony Bourdain için GIF çalışmaları gerçekleştirmişler. GIF sanatını ekonomiye dönüştürmeyi başarmışlar açıkçası.
Fernando Alfonso III ise, özünde Polaroid aşığı olan bir Daily Dot muhabiri. Bu mecrada, özellikle Tumblr, Reddit, Twitter ve GIF cemaati hakkında yazılar yazmak gibi mükemmel bir iş tanımı var. Aynı zamanda bu oturumun temeli olanThe Economy of the GIF makalesinin yazarı ve muhtemelen küçükken öğretmen bakmadığında yandaki elemanlara tebeşir atanlardan.
Lindsey Weberise, başta Daily Dot ve Buzzfeed olmak üzere çeşitli web sitelerinde yazıyor. Aynı zamanda Tumblr’ın GIF etiketi editörü. Oxford Amerikan Sözlüğü GIF’i 2012 yılının kelimesi seçerken, “Neden GIF, neden YOLO değil Tanrım! GIF bir kelime bile değil, bir akronim! Hem nasıl telaffuz ettireceksiniz? -ci ay ef mi, -cif mi, -gif mi…Ödülü geri alın, YOLO’ya verin!” diye yazmış bir yazar hem de. Bense onu şöyle tanıyorum. Bugünkü oturumda benim en önde ciddi ciddi oturduğum kareyi çeken insan. (Bakınız insanlar ne kadar da şehrin mottosu olan “Keep Austin Weird” tanımına uygun, bense ne kadar bir inek öğrenci portresi çiziyorum. Alacağın olsun Lindsey.)
Oturum başlar başlamaz panelistlerin kendi aralarında -gif ve -cif telaffuzlarını art arda kullanmalarının üzerine, Weber ilginç bir yönteme başvurdu. Bütün salona “Siz -gif mi diyorsunuz yoksa -cif mi?” şeklinde yaptırdığı oylamanın sonucunda, -gif telaffuzu alkışlarla oylamayı kazandı.
GIF bir heves mi?
Dörtlünün sohbetinde, bazı beklenen tespitler bir bir ortaya çıkıyor. GIF’in fotoğrafla video arasındaki boşluğu doldurduğu, günümüzde azalan dikkat süremize en uygun hikâye anlatım biçimini ifade ettiği, gibi. GIF, Flash’ın gelmesiyle sönen, sonra da Tumblr’ın yükselişiyle tekrar parlayan bir moda olmadığını üstüne basa basa söylüyorlar. Onlara göre GIF, insanlar için bir heves olmaktan öte, duygulara tercüman olan bir iletişim aracı.
Bu sözlerin üzerine kafamda bazı imgeler beliriyor. Bilgisayarımdaki dosya uzantılarına gidiyor aklım. Derdimi yazıyla anlatmaya karşılık gelen dosya uzantısı nasıl .doc ise, hesabımı sayıyla anlatmanın uzantısı da nasıl .xls ise, internette de duyguları anlatmanın uzantısı .gif olmalı, diye düşünüyorum.
GIF sosyoekonomisi
Tumblr GIF’in anavatanı haline gelmişken, Facebook’un hâlâ GIF desteklememesi düşündürücü.
Tumblr’ı Facebook’a yeğleyen gençlere şaşırmamalı.
Gençlerin alışkanlıklarından sonra, konu biraz daha GIF’in ekonomik boyutuna doğru geliyor. GIF ekonomisinin temel taşları olarak Cinegif, Gifboom ve Cinemagram gösteriliyor. Bazı dijital ajans toplantılarındaki “artık reklam amaçlı flash banner’ları GIF olarak mı yapsak?” konulu sohbetlere cuk oturan Cinegif çok dikkatimi çekiyor. Austin, Texas menşeli bu yazılım şirketi, “Dijital pazarlama iletişiminizde jpeg kullandığınız her yerde GIF kullansanız ne kadar güzel olur?” düşüncesini iş modeline dönüştürmüş. Web sitenizdeki, kurumsal e-postalarınızdaki görsellerde… gözü var! Onları hareketlendirmek istiyor. Sadece onları değil, sosyal medya hesaplarınızdaki (Google+ ve Twitter) görselleri de. İnanmayacaksınız ama, Powerpoint’lerinizdekileri bile! Sizi bilmiyorum ama ben ilk fırsatta, GIF formatında reklam banner’ı yaptıracağım. Cinegif bununla da kalmıyor. Bir işbirliğiyle, dünyanın ilk ticari GIF kütüphanesini -Gettyimages’ın GIF’lisi, diyelim- oluşturuyor.

GIF’i neden bu kadar seviyoruz?
GIF’i Vine’la karşılaştırmasını isteyen ve hangisini daha çok sevdiğini soran bir katılımcıyı Weber şöyle yanıt veriyor: “Vine için ‘Twitter’ın GIF’e cevabı’ diyorlar ama ben katılmıyorum. Bir Vine akışına bakmak bile zor iş. Görüntü çok daha yorucu. Hele o sesler, o kakafoni…” Ablamızın gerçek bir GIFsever olduğu buradan belli oluyor.
Oturumun sonlarına doğru GIF’e olan sevgi salonda kabarıyor. Topluluk, “GIF’i neden bu kadar seviyoruz?” diye sorunca Jimmy Repeat neşeyle atlıyor: “Çünkü izlerken hiçbir düğmeye basmanız gerekmiyor!” “GIF, artık yeni videodur.”
Buna karşın Mark Portillo, bu sanata adeta bir saygı duruşunda bulunuyor: “Bir format olarak GIF her zaman var olacak. Hatta tıpkı bir çift Converse ayakkabı gibi, klasik olacak.”
Ben de içimden yanıtlıyorum: “Aslında kalbimiz bile gif şeklinde atıyor.”
PS: Oturum bitince Mark Portillo’nun yanına sohbete damlıyorum. “GIF sanatıyla ticareti baya birleştirmişsiniz, peki hiç bir marka için GIF formatında logo yaptınız mı?” diye soruyorum. Kankası Jimmy Repeat zaten MTV için bu şekilde çok iş yapmış, logo dahil. Bir süre, hangi markalara GIF logo yaraşır, sohbet ediyoruz. Bildiği bir örnek var mı diye sorunca, Mark bana bilgisayarından, moda ağırlıklı yaşam tarzı bloğu Milk Made‘i ve siteyi F5’ledikçe değişen GIF logosunu gösteriyor.