“Interact with the TV: Say it, Wave it, Take it 3D” oturumunun konusu insanlar ve ekranlar arasındaki etkileşimin geleceği idi. Ses tanıma, mimik-hareket tanıma gibi ileri kullanıcı arayüzü teknolojileri ve 3 boyutlu sensor gibi teknoljiler içeriğin ulaşımı konusunda yeni fırsatlar sunuyor ve eğlence sektöründe yeni deneyimleri düşündürüyor. Bunun televizyona yansıması nasıl olacak merak konusu, başka bir tarafta da SIRI örneği var.
Konuşmacılar Nuance Communications‘in genel müdür yardımcısı Gary Clayton; 3 boyutlu sensor teknoloiisi şirketi PrimeSense‘in genel müdürü Ohad Shvueli ve dijital eğlence teknolojisi şirketi Rovi‘nin kulanıcı deneyimi genel müdürü Tom Woods idi. Oturumundaki tüm konuşmacılar hemfikir olduğu nokta geleceğin televizyonu artık oturma odanızda duran bir şey değil, her nerede iseniz oradaki ekran olacak. Geleneksel anlamda televizyon kelimesi artık orta çağdan kalmış hissi veriyor.
İnteraktif ekranlara güzel bir örnek:
https://www.youtube.com/watch?v=gLReKrEAczE
Eskiden hatta yakın geçmişte bir şirketi eve çağırırdınız ve kablolu televizyonunuzun ya da bağlattığınız kutunun sağladığı kadar filmi takip edebilir, onların sunduğu kadar içeriğe çok muhtemelen geç kalarak ulaşırdınız. Daha sonra da Netflix gibi servisler geldi. Şimdi ise teknoloji değil, deneyim önemli. Ne teknolojiyi ne deneyimi gözeten eski televizyon anlayışı da ortadan kalkmaya mahkum.
İnteraktif televizyon artık doğal arayüz deneyimine dönüşüyor. Oyunlar için hareketlerinizi tanıyıp komut gönderebildiğiniz teknolojiler var, Xbox içerikle etikeşime girilmesini sağlayan ilk örneklerdendi, Leap Motion’la ilgili SXSW’te de konuşulan son gelişmeler burada. Ama mesele yalnızca oyunlar için değil hayatın her alanında geleceğin televizyonu ekranlarda yüzde yüz mükemmel bir kullanıcı deneyiminin ihtimali.
İçerik her zamanki gibi yine kral ve insanların içeriği nereden aldığının artık hiçbir önemi yok. Oturma odasındaki TV, bilgisayar, internet, cep telefonu ekranı ya da Apple TV; dağıtım kanalının değeri bitti, şimdi değerli olan içerikle etkileşime girip girmeyeceğin. Etkileşim ve kullanıcı deneyimi için seçenekler konuşma (ses), dokunma, mimik-hareketler ve doğal dil.
Kullanıcı deneyimi tasarımcısı için en büyük zorluk tüketici alışkanlıklarını değiştirebilmek; teknolojiyi yaratmaktan çok, doğru çalışıyor olması önemli. Araştırmalar gösteriyor ki insanlar doğal olarak çok fazla efor sarfetmeden sessiz komutlar vermek istiyor. Doğal komutlarla uzaktan çalışacak bir teknolojiden insanların beklentisi elini-kolunu kaldırıp indirmem zorunda olmamak, küçük hareketlerinin de tanınması. Doğal etkileşim bu konudaki kilit nokta.
Gelecek 3-5 yılın deneyimlerini yarattıklarını söyleyen Tom Woods’a göre eğlence sektöründe kullanıcı deneyiminin gittiği yeri dokunma, mimik ve sesin tümü belirliyor. Önemli olan hangisinin hangi uygulamada, ne zaman, nasıl kullanacağı; yoksa bir tuşa basmak artık çok kolay.
Henüz dünya üzerinde olmayan gerçek bir kullanıcıyı deneyiminde olması gerekenler yani tamamen doğal bir insan-televizyon etkileşiminden beklenenler insanın en ufak hareketlerini, sesini kusursuz bir şekilde tanıyıp komut olarak alması ve tepki vermesi. Bunun gerçekçi olup olmadığında ve geleceğin neresinde hayatımıza girebileceğinde birkaç nokta var; doğal vücut dili ile hareketlerin evrenselliği ve akustik sorunlar. Bu konuda konuşmacılara göre teknolojinin bir sözlük icat etmesi, bunu tanımlaması, anlaşılır şekilde evrensel bir eğitimle desteklemesi gerekiyor. Bunun kolay olmasa da teknik olarak mümkün olduğunda hemfikirler, sıradaki soru teknik olarak mümkünse bile kullanışlı olacak mı? Örneğin Apple cihazlarda parmak hareketleri ile sayfayı büyültüp küçültebiliyorsunuz ve bu evrensel bir hareket. Her ülkenin işaret dili farklılık gösterse de evrensel işaret dilinin de varlığı konuşuldu. Bu anlamda beklenen şey bir teknoloji olmaktan çıkıyor ve çözüme dönüyor. Ortak bir fikir daha teknolojinin iki insanın birebir konuşmasındaki gibi bir sonucun alınamayacağı düşünülse de beklentilerin nerede olduğunun önemi. Oturumun bitişinde seyircilere şu soru yöneltildi: “Teknoloji mükemmel bir şekilde çalışırsa oturma odanıza girer mi?”
Güvenlik ve kişisel yaşam alanına girilmesi tehlikesi üzerine gelen sorular konuşmacıların net cevap veremediği konular oldu.